Ardan Zentürk
0 0 0000
Ortadoğu’ya hoş bulduk!
Bizim Ortadoğu’da ne işimiz var?” sorusunu sorması için, bir insanın IQ seviyesinin ne düzeyde olması gerekiyor? Moron?.. Bu konunun uzmanlarının Türkiye’nin dünya haritasındaki yerine bakıp, soruyu soranın IQ’sunu uzaktan da olsa tespit etme şansları olduğuna inanıyorum...
Türkiye zaten Ortadoğu’da...
Geçiyorum, Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran, Mercidabık ve Ridaniye zaferleriyle başlayan ve ancak Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda biten Osmanlı dönemini... Cumhuriyet’in sınırlarına bakıyorum: İran-Irak-Suriye işte orada!..
Bu üç komşuda cehennem ateşi yaşanacak ve biz burada “hiç” etkilenmeden yaşayıp gideceğiz, öyle mi?..
Geçiniz...
Siyasi Alzheimer
Gördüğüm kadarıyla bir tür “siyasi Alzheimer” ile karşı karşıyayız...
1979 Humeyni Devrimi’nin bu topraklara taşıdığı ağır yükü...
Irak topraklarında yaşanılan Birinci ve İkinci Körfez Savaşı istikrarsızlığını...
Bütün bu gelişmelere bağlı olarak 1983 yılında kendini gösteren “PKK terörü” gerçeğini unutmuş, şimdi Suriye’de yaşanılanlara dönük iç tartışmalarda saf tutmaya çalışıyoruz...
Akıl nerede?...
Suriye’deki Baas rejiminin Türkiye’ye dönük “Kürt kartı” stratejik hamlesinin “baba”Hafız Esad yönetimi boyunca taşeronu olduğunu unutmak, “bunama” ötesi hafıza kaybıdır... Bugün İmralı’da yaşayan şahıs yıllarca neredeydi, nereden çıkıp geldi buralara?..
Gaziantep’te bomba patladığı gün, “Ortadoğu’ya hoş geldiniz” dediğiniz an, sormak gerek, son 30 yılı nerede yaşadın diye...
Sanki...
PKK sorunu hiç yoktu... Bu ülkede memleket evlatlarını hiç şehit vermedik... Bombalar hiç patlamadı... Suriye karıştı, Türkiye bu ülkedeki iç gelişmede taraf oldu, şimdi ateşin sıcaklığını yeni yaşamaya başladı!.. Böyle bir mantık olabilir mi?..
Siz Ortadoğu’daki gelişmelere aktif müdahalede bulunsanız da, bulunmasanız da, Ortadoğu size geliyor zaten...
PKK Kürt’ü kaybediyor
Benim gözüm, Şemdinli’den çok, ülkemde aynı sokağı aynı kaderi paylaştığım Kürt dostlarımda... Örgütün, İran-Suriye ittifakının taşeronu olarak hizmet verdiği ortaya çıktıkça, Diyarbakır sessizliğe bürünüyor... Siirt, Batman, Van, İstanbul, İzmir, Konya veya Tekirdağ ile aynı soru işaretinde birleşiyor: Bu ne biçim bir oyundur?..
PKK, küresel-bölgesel güçlerin talimatıyla hareket eden örgüt görüntüsünü sağlamlaştırırken, bu memleketin onurlu Kürt vatandaşı sessiz bir duruşla, örgütle arasına kolay yıkılmayacak duvar örüyor. PKK kendi yaptığı vahşi eylemi üstlenmeye cesaret edemediği anda bitti zaten!.. Bu ülkenin hangi aklı başında Kürt vatandaşı, bir yaşındaki bebeğin kanına elini bulaştırır?
PKK Şemdinli coğrafyasında başlamıştı, komşu devletlerinin istihbarat servisleriyle çalışan lider kadrosu sayesinde (sağolsunlar) aynı yerde bitiyor...
MI6 Davutoğlu’nu sevmiyor mu?
Bir “genel hata”yı düzeltelim: Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılması, her yorumda belirtildiğinin aksine Amerika ve onun ünlü CIA’sının kontrolünde yürümüyor. Batı’nın bölgedeki operasyonunun karargahı İngiliz istihbarat servisi MI6!..
Amerika, Irak serüveninden sonra bir adım geride durmayı, bölgede derin ilişkilere sahip ve çok deneyimli İngiliz istihbaratının öne çıkmasını kabul etmiş durumda. “ÇölTilkisi”Lawrence’ın torunları, bir kez daha bölgeyi “tanzim etmenin” operasyonlarını sürdürüyorlar.
Amerikan Başkanlık seçiminin Cumhuriyetçi adayı Mitt Romney uçağa atladı, Londra’ya gitti, 25 Temmuz günü, MI6 Başkanı Sir John Sawers’tan tam üç saat Suriye brifingi aldı. Dikkat edin, CIA’dan değil! Bu brifing, MI6’in tarihinde resmi sıfat taşımayan bir yabancı politikacıya verdiği ilk brifing olarak da kaydedildi.
Çeşitli “mahfellerden”“Davutoğlu gitmeli” kampanyasını izledikçe benim gözüm-kulağım Londra’ya dönmüş durumda: Acaba Türkiye, MI6’in yeni Ortadoğu yapılanma planının neresinde zorluk çıkartıyor?
İngiltere’nin himayesindeki Ürdün, Suriye’deki ateşi nasıl oluyor da bizden daha az hissediyor, Batılı dostların Türkiye’yi Suriye ile biraz baş başa bırakma eğilimlerinin temelinde ne tür bir hesap yatıyor?
Sahi, Türkiye, 1 Mart Tezkeresi pazarlık sürecinde neden, İngiliz askerinin ülke topraklarına gelmesini ve “kuzey cephesi”nden Amerikalılar ile birlikte Musul-Kerkük’e girmesini veto etmişti?
Ne bileyim, Davutoğlu’nu gördüğüm yerde soracağım...
star
Bu yazı 1,424 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
6 Eylül 2012
Bir garip Türkiye portresi
-
27 Ağustos 2012
Ortadoğu’ya hoş bulduk!
-
26 Temmuz 2012
Rusya-Suriye-Almanya Kimyasal silah
-
23 Temmuz 2012
AB’nin ''gerçek'' yolu...
-
7 Haziran 2012
Clinton ile buluşma ve terör
-
30 Nisan 2012
Öldürülecekler listesi...
-
5 Nisan 2012
Sürgündeki milletin acısı
-
29 Mart 2012
Suriye-Lübnan: Her şey yeni başlıyor...
-
26 Mart 2012
İran katliama katıldı!..
-
19 Mart 2012
Türkler Arap öldüremez!..
-
12 Mart 2012
Yarı-başkanlık sistemine doğru...
-
1 Mart 2012
Esas mesaj ‘diaspora’ya
-
30 Ocak 2012
SURİYE: Savaş yeni başlıyor...
-
23 Ocak 2012
Sarkozy’nin işi bitti...
-
5 Ocak 2012
İran’la dans
-
29 Aralık 2011
2012: Savaş yılı
-
8 Aralık 2011
İsrail’in Türkiye’ye ihtiyacı var
-
5 Aralık 2011
Araplar ‘Türk modeli’ne soğuk!..
-
28 Kasım 2011
‘Felaket senaryosunu önlemeye çalışıyoruz...’
-
17 Kasım 2011
SURİYE: Yüksek risk!..
Yorumlar
+ Yorum Ekle