Fikret Ertan
0 0 0000
Amerika'nın Irak'taki nüfuzu ne kadar?
Amerika'nın Irak'tan askeri olarak tamamen geri çekilmesinin üzerinden yaklaşık 8 ay geçmiş bulunuyor.
31 Aralık 2011'de son askerini geri çeken ve Irak'taki askeri varlığına son veren Amerika ile Irak arasındaki ilişkiler acaba bugün nasıl seyrediyor, hangi konularda, neler oluyor, ilişkiler iyi mi, yoksa kötü mü gidiyor? Bu ve bununla ilgili diğer sorulara verilebilecek cevaplar şüphesiz bölgenin bugünü ve geleceği konusunda ipuçlarını ortaya koyabilecek mahiyet taşıyor.
Bugüne baktığımızda bu ilişkilerin öncelikle askeri işbirliği alanında yürüdüğü, diğer alanlarda ise durumun pek bilinmediği anlaşılıyor. Birinci konuda işbirliğinin devam ettiğini gösteren son gelişme de Amerikan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey'in Afganistan dönüşü Bağdat'a yaptığı önemli ziyaretle ortaya çıkmış bulunuyor. Haberlere göre, Dempsey başta Irak Başbakanı Nuri Maliki olmak üzere diğer yetkililerle bir araya gelmiş ve olumlu görüşmeler yapmış. Nitekim, Maliki'nin medya danışmanı Ali Musavi de görüşmeleri olumlu olarak niteliyor.
Amerika ile Irak arasındaki askeri konular bu iki ülkenin imzaladığı güvenlik-askeri işbirliği anlaşmaları uyarınca yürütülüyor. Bunlara göre, Amerika Irak'a muhtelif silahlar satıyor, askeri eğitim faaliyetleri yürütüyor. Sattığı ve satmakta olduğu silahlar arasında başta ağır silahlar olarak nitelenen M1A1 Abrams tankları, zırhlı araçlar, cephane nakil araçları, Howitzer denen ağır toplar, havanlar ve F-16 savaş uçakları geliyor. Bunların yanı sıra miğferler, vücut zırhları ve çeşitli tip motorlu araçlar da satıyor. Bu satışlarda Amerika'nın dev savunma ve silah şirketleri olan Lockheed Martin, Raytheon gibileri öne çıkıyor.
Satışların 2012 mali portresi de 12 milyar dolar civarında bulunuyor. Daha sonraki yılların miktarları ise şimdiden bilinmiyor.
Amerika bu silahları Irak ordusunun ülkenin güvenliğini sağlaması, sınırlarını koruma gücüne erişmesi ve herhangi bir dış saldırıya karşı koyabilmesi amacıyla sağladığını öteden beri söylüyor. Başlangıçta söylenmeyen bir amaç da herhalde Irak ordusunu güçlendirerek İran'a karşı askeri dengeyi de bir şekilde kurmaktı. Ancak, Maliki hükümetinin İran'a meyletmesi, bu ülkeyle güçlü ilişkiler arzusu şüphesiz bu ikinci amacı anlamsız kılıyor. İran ile sıkı ve yakın ilişkilere sahip ayrıca Irak'ta büyük nüfuz sahibi olmaya başlayan İran'a karşı bugünkü Maliki hükümetinin herhangi bir harekette bulunması söz konusu olamaz. Bu da Amerika'nın İran'ı Irak'la dengeleme politikası bundan böyle söz konusu olamayacağını anlayan herkese gösteriyor.
Nitekim, Dempsey de Bağdat yolunda haber ajanslarına konuşurken Irak ile ilişkilerinin artık 'sahiplik değil, ortaklık' esasına dayandığını, kendilerinin hâlâ Irak'ta önemli yatırım ve nüfuzlarının olduğunu söylemiş bulunuyor. Dempsey, bu sözleriyle ve 'ortaklık' doğrultusundaki işbirliğine vurgu yaparak Amerika'nın Irak'ta artık sadece Irak hükümetinin izin vereceği kadar bir nüfuzu olabileceğini de zımnen kabul etmiş görünüyor. Ortaklık denen ilişki biçimi zaten bir tarafın birine hükmettiği bir ilişki tarzı değil. Diğer yandan, bu ortaklığın devamı da Irak'tan çok Amerika'nın işine geliyor; zira Irak silah alımlarıyla ve bununla ilgili anlaşmalarla Amerika'ya, şirketlerine para kazandırıyor. Bu yüzden Amerika'nın şu saatten sonra bu satışlardan, anlaşmalardan vazgeçmesi, ya da bunları askıya alması düşünülemez.
Diğer taraftan, Irak hükümetinin de Amerika ile imzaladığı güvenlik ve askeri anlaşmalardan vazgeçeceği söylenemez. Bunun için ortada zaten sebep yok. Irak, bu konuda işine geldiği ölçüde ve diğer gelişmelere göre davranacaktır. Bu zaten aşikar bir husus. Ancak avami tabirle 'bugün düdüğü Maliki ve hükümeti çalıyor; Amerika da dinliyor.
Esasen, hatırlatalım, anlaşmalar söz konusu olduğunda Amerika Maliki'ye silah alımlarının devamını istiyorsa 2010 yılındaki bir anlaşmaya göre parlamentodaki Sünni grubun da içişleri ve savunma bakanlıklarının tespiti konusunda söz sahibi olduklarını hatırlatmış, buna göre davranılmasını istemiş; ancak bu isteği kabul görmemişti. Nitekim, bunun sonucunda bugün de bu bakanlıklar bizzat Maliki'nin uhdesinde bulunuyor. Kısacası Amerika o zaman Maliki'ye söz geçirememişti; bugün de geçirmesi söz konusu değil.
Amerika-Irak ilişkileri anlattığımız gibi bugün sadece askeri işbirliği alanında yürüyor; başka alanlarda ise dikkate değer bir gelişme görünmüyor. Maliki hükümetinin İran ve Suriye ile iyi ilişkileri göz önüne alındığında ve Maliki'nin bunları iktidarda olduğu müddetçe asla feda etmeyeceği de aşikâr olduğuna göre Amerika'nın Irak'taki nüfuzunun ne kadar sınırlı olduğu kendiliğinden anlaşılıyor.
8 yıl Irak'ı işgal ve kontrol eden Amerika bugün Irak'ta işte bu kadar etkili, bu kadar nüfuz sahibi. Bu yüzden, Irak'la ilgili konularda Amerika'dan medet ummanın fazla anlamı bulunmuyor.
zaman
Bu yazı 1,111 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
27 Eylül 2012
Bingazi saldırısının mahiyeti seçim sonrasına kaldı
-
20 Eylül 2012
Filistin'e acil para lazım
-
17 Eylül 2012
Bingazi saldırısı ve ötesi
-
10 Eylül 2012
Rusya, Suriye rejiminden kolay kolay vazgeçmez...
-
6 Eylül 2012
Trans Hazar hattı bir gün hayata geçecek
-
3 Eylül 2012
Amerika ve İsrail: Pekişen, derinleşen ayrılık
-
30 Ağustos 2012
Bosna ve Suriye...
-
27 Ağustos 2012
Bağlantısızlar Zirvesi'nden ne çıkacak?
-
23 Ağustos 2012
Amerika'nın Irak'taki nüfuzu ne kadar?
-
13 Ağustos 2012
İran'a saldırının önünü açabilecek rapor
-
9 Ağustos 2012
İranlı yetkililerin nankörlüğü
-
6 Ağustos 2012
Rejimin helikopterleri ve mücadelenin seyri
-
2 Ağustos 2012
İsrail Suriye'yi nasıl dinliyor, nasıl gözetliyor?
-
30 Temmuz 2012
Eski dostlar buluştu: Romney-Netanyahu
-
23 Temmuz 2012
Suriye'nin kimyasal silahlarının akıbeti ne olacak?
-
19 Temmuz 2012
Rum Kesimi, İsrail, yeni jeopolitik ve ötesi
-
16 Temmuz 2012
Rum Kesimi ve Rusya ilişkileri
-
9 Temmuz 2012
İsrail donanması ve yeni görevi
-
5 Temmuz 2012
El-Kibar muammasını hatırlarken...
-
2 Temmuz 2012
Rusya'nın rolü
Yorumlar
+ Yorum Ekle