En Sıcak Konular

Bilal Kemikli



Bilal Kemikli
0 0 0000

Belkıs'ın tahtı



Nereye bassam diken…

Haritada hangi noktaya elimi koysam, gözyaşı nehri; analar ve çocuklar, şu kutlu gufran ayında hep ağlaşmaktalar. Erkekler dünyayı omuzlamışlar; habire yük taşıyorlar.

Bu kadar yükle nereye uçacaksın?

İslam âleminin ayağında pranga… Dubai’de gökdelenler yapmakla huzura mı erecek bütün bu coğrafya? Fakat belki o gökdelenler de bir kaçış.

Nereden kaçış? Aynaya bakmaktan.

Aynaya bakmaktan imtina eden bu mantık, kendi sorunlarını hangi dille konuşacak? Varlığı tabeladan ibaret olan anlı şanlı işbirliği teşkilatları ve birliklerle mi? Sahi ne yapar, Genel Sekreterleri Türk olan o büyük kuruluşlar? Bir beyanatları mı var? Bir çözümleri mi durdurmak için Halep’teki kanı?

Kimseye etmem şikâyet…

Maksadım kimseyi tezyif ve tahkir de değil. Lakin İslam âleminin kurum ve kuruluşları, sadece yardım kuruluşu gibi çalıştıkça kalıcı çözümler üretemeyecektir. Dün Serebrenica’da olan, bugün bilâd-ı Şam’da oluyorsa… Sadece ağıt mı yakalım?

İnsanlık adına, barış adına ve huzur adına çareler aramak…

Benim meselem bu: Belki o çareleri bulamamın feryadıdır bu sesim.

Arakan da öyle… Afganistan da.

Dedim ya, haritada nereye dokunsam, diken.

Dikensiz olmaz… Eyvallah. Fakat güller nerede? Bana güller gösterin, gül… Elbette kendi halinde huzurlu gül bahçeleri vardır. Mesela ülkemiz; şu terör belasından kurtulur, insan hak ve hukukuna saygılı anlayışını geliştirirse, o güllere namzettir. Ama bakın, şart cümlesi kuruyoruz, “… se, sa” kalıbına sığınıyoruz.

Çoğu yer böyle… O, “..se ve sa”lı cümlelerin çevrelediği bir dünya.



Kadir gecesinde… Affı seven Rabbıma iltica ederken, “ne yüzle af diliyorum ki diyorum.” Affedilsen ne olacak, insanlığın yararına bir şeyler dilemedikten sonra. Basit, küçük hesaplarla yükünü artıran insan, af dilekçesi yaza dursun Kadir gecesinde; ama asıl ilticanın bir daha “o basitliklere takılmayacağım” noktasında istiğfarla buluşmadıktan sonra… Sahip olduğumuz makam ve mevki ile etrafımıza çaka satmanın, büyük küçük tanımadan, İslam’ın öngördüğü nezaket ve letafete ulaşmadan kırıp geçirmenin, kinle ve hesapçılıkla davranıp sonra da suret-i haktan görünme çabası içinde olmanın hesabını vermedikçe… Gönül almadıkça. Kendi küçük hesaplarını bir kenara bırakıp, bu millet için niyaza kalkmadıkça… Velhasıl dua ederken o prangalardan ve yüklerden kurtulmadıkça huzura ermemiz mümkün mü?



Harita dedimse, insanın içinde de nice ülkeler vardır… Şam da Halep de Arakan da içinde yahut yanı başında. Hindikuş Dağları da, Musa’nın vuslat dağı Tur da sende. Efsane Kaf da…

Dağlardan ibaret değilsin, nehirleri, ovaları saymadım; onları sen sayadur.

Sen huzuru önce içinde ara.

İçindeki ülkeyi huzura erdirmen, dışından kopman anlamına gelmez. Varlığı parçalama!

Huzuru içinde ara… Ama ne olur, bırak şu bencilliği biraz da şu âleme bak ve akan gözyaşı ırmağının rahmete tebdil etmesi için niyaz et. Dünyanın neresinde olursa olsun, akan insan kanının durması için bir hayal kur… Ne olur, bir hayal!

Hayal deyip geçme; hele bir dur… Bir bekle. Dertlen biraz. Seyret tecellileri.

Olmadı aç Erzurum Radyosu’nu Alvarlı Efe’nin “Seyreyle güzel”’ini dinle. Dur, hele Raci Alkır’dan dinle.

Bu ne telaş böyle… Hep kendi affın için el açıyorsun. Biraz da huzur için, neşe için el aç.



Velhasıl nereye bassam diken…

Haritada hangi noktaya elimi koysam, gözyaşı nehri; analar ve çocuklar, şu kutlu gufran ayında hep ağlaşmaktalar. Erkekler dünyayı omuzlamışlar; habire yük taşıyorlar.

Ben ise, Süleyman’ın izinde Belkıs’ın tahtını arıyorum. Sahi, nerede?

Bu yazı 2,161 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Nisan 2016 Öğrencime Mektup
    • 5 Şubat 2016 Sahici Büyük Kimdir?
    • 24 Ocak 2016 Aşkın Yolcuğu'na Dair
    • 1 Ocak 2016 Kar taneleri: Semada raks eden dervişler
    • 21 Aralık 2015 Eksik Gören Eksiktir
    • 10 Ağustos 2015 Çeşm-i Cihân'a Ağıt
    • 9 Temmuz 2015 Tevazu: İnsan toprağını işlemek
    • 28 Haziran 2015 Ses vermek?
    • 24 Haziran 2015 Bu kitap neden yazıldı?
    • 4 Haziran 2015 Muhalefeti mi seçeceğiz?
    • 10 Mayıs 2015 Ruhuma Sükünet Veren Şehir
    • 20 Nisan 2015 Sevgili kızım, beklemeyi bilmeliyiz
    • 5 Nisan 2015 Bedhah tuzaklara karşı
    • 9 Mart 2015 Bu iyi bir zamandır
    • 12 Şubat 2015 Oğluma birkaç not
    • 27 Ocak 2015 Öğüt Almak: Nasihatname geleneğimize dair
    • 19 Ocak 2015 Son hadiselere ve tartışmalara dair
    • 29 Ekim 2014 Dostun Bahçesinde Teferrüç Etmek
    • 14 Ekim 2014 Camide buluşalım…
    • 9 Eylül 2014 Bir Gönül Köprüsü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,543 µs