Ahmet Taşgetiren
0 0 0000
''Güvenlikçi politika''
"İktidar güvenlik politikalarına yöneldi" teması, epeyce bir zamandır medyada tüketilen bir söylem.
Bu tema, medyanın özellikle liberal kesimi tarafından tüketiliyor ve BDP tarafından Kürtler'e taşınıyor.
Bu temanın en ekstrem boyutunda Tayyip Erdoğan için "Kürt düşmanı" ifadesi bile kullanılıyor.
Bu temanın bir ucunda iktidarın eski çizgisinden uzaklaştığı ve MHP ile aynı söylemi tutturduğu ifadesi var.
Bu temanın bir boyutunda, AK Parti'nin artık "devlet olduğu", "Kemalist yöntemler uyguladığı" malzemesi de kullanılıyor.
Bu temanın hedefinin, Kürtler nezdindeki AK Parti ve özellikle Tayyip Erdoğan itibarını sarsmak, yok etmek olduğu açık.
BDP'nin en büyük düşmanlığı MHP'ye, CHP'ye değil, AK Parti'ye ve Tayyip Erdoğan'a yönelttiği de açık. Çünkü bölgede muhtemel PKK-KCK-BDP hegemonyasının önünü hâlâ Kürtler'in bir "Kürt partisi" görünümünde olmayan AK Parti ve onun lideri ile gönül bağının bulunması kesiyor.
Belli ki, Kürtler'in Tayyip Erdoğan'la gönül bağı kesilirse, Türkiye ile irtibatta epeyce bir şey kesilmiş olacak.
Soru şu:
-Peki bu tema, sokaktaki Kürtler'i, bölgenin sade insanlarını etkiliyor mu? BDP-PKK-KCK cenahının iktidara ve Erdoğan'a yönelmesini istediği öfke oluşuyor mu?
Politize olmuş ve etnik siyaset yürüten kesimler için bu soruyu sormak gereksiz çünkü onlar zaten bir "dava"nın içinde ve "taraf"larını belirlemiş durumdalar. Sokaktaki insan, yani BDP-PKK-KCK çizgisine mesafeli, en azından kuşkulu, hatta o yapının muhtemel iktidarından korkan, oyunu AK Parti'ye vermiş veya verebilir olan, Kürtler'in mağduriyetine inanan, problemler için çözüm isteyen ama çözümün Türkiye bütünlüğü içinde gerçekleşmesini isteyen, Türkler'le hiçbir sorunu olmayan toplum kesimi... Acaba onlar ne düşünüyor?
Bölgedeki temaslarımda gördüğüm şu:
Bölgenin dindar insanları bile, yer yer bu temayı tüketmeye başlamış. Hükümetin, operasyon ve güvenlik eksenli bir mecraya girdiği söylemlerine her ortamda tanık olunabiliyor.
Bu söylemin hemen yanında çözüm, açılım ikliminden uzaklaşıldığı izlenimi seslendiriliyor.
Bir soru daha:
-Sade insanlarda Tayyip Erdoğan'a ilişkin BDP'nin keskin ve düşmanca söylemi etkili oluyor mu?
Bence hayır. Henüz böyle bir şey yok. Bölgede AK Parti'den ziyade Tayyip Erdoğan muhabbeti var. Bölgeye yapılan hizmetler göz ardı edilmiyor.
Hatta şu söylenebilir:
Bölgenin sade insanı, Tayyip Erdoğan'ın ve hükümetin, AK Parti'nin yıpranmasından ve bölgede oy tabanının azalmasından tedirgin. Bu kesim, BDP-PKK-KCK'yı çok iyi tanıyor ve onların eline kalmak istemiyor.
Peki çare?
Çare, bu "güvenlikçi politika" söyleminin derinleşmemesi, AK Parti hükümetlerinin klasik "devletçi" çizgiden farklı yanının korunması, bunun için de, dağda-ovada silahlı terör grupları bulunduğu sürece kaçınılmaz olan güvenlik harekatlarının yanında, sorunun çözülmesine yönelik kararlılığın çok net olarak ortaya konması...
"Terörü bitirip çözüme geçelim" yaklaşımı değil, yer yer teröre de kaynaklık eden sorunların bir an önce çözülmesi ve halktaki mağduriyet duygusunun ortadan kaldırılması...
Hükümetin bölgede, insanların hayatının iyileştirilmesi noktasında çok şey yaptığı açık. Bunu bölge insanı da görüyor.
Deniyor ki: PKK'nın elinde istismar edilecek en küçük bir şey bırakılmamalı. Halk "Daha ne istiyorsunuz" diyecek noktaya gelmeli.
Kimliğe ilişkin problemli alanlar...
Terörle mücadele ile eş zamanlı olarak, hatta önceliğin sorunların çözümüne verildiğini göstererek süratli adımlar atmak. Bölgenin sade insanının beklediği bu.
Bölge insanı Türkiye'nin başının derde girmesini istemiyor ve Tayyip Erdoğan fırsatının kaçmasına gönlü razı olmayacak.
bugün
Bu yazı 1,193 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
25 Eylül 2012
Vesayet tortusunu silmek...
-
20 Eylül 2012
Ana gündem: Terörü yok etmek
-
12 Eylül 2012
Gültan Kışanak kaçırılsa...
-
11 Eylül 2012
AK Parti formatının önemi
-
9 Eylül 2012
Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz
-
7 Eylül 2012
''Akil adam'' enstrümanı
-
28 Ağustos 2012
MGK ne yapacak?
-
26 Ağustos 2012
Düşme, düşersen üzerine çullanırlar
-
19 Ağustos 2012
Bayram nostaljisi
-
14 Ağustos 2012
Aygün ve bölgenin çıplak gerçeği
-
12 Ağustos 2012
115 asker ölseydi...
-
9 Ağustos 2012
''Güvenlikçi politika''
-
7 Ağustos 2012
Şemdinlili bir ananın Karayılan'a mektubu
-
2 Ağustos 2012
''Daha büyük harita''
-
27 Temmuz 2012
Ortak mutluluğu planlamak
-
26 Temmuz 2012
Ortadoğu'da ne oluyor?
-
24 Temmuz 2012
Bölgesel Kürt yapılanması
-
19 Temmuz 2012
Erdoğan'ın kurgusu ne?
-
18 Temmuz 2012
Kılıçdaroğlu için son raunt
-
27 Haziran 2012
Türkiye sınanıyor
Yorumlar
+ Yorum Ekle