En Sıcak Konular

Nasuhi Güngör


Nasuhi Güngör
0 0 0000

PKK’nın intiharı



Terör örgütünün başlattığı yeni saldırı ve izlediği strateji, kuşkusuz hem Suriye, hem de bölge politikalarıyla doğrudan ilgili.
 
PKK’nın bu yeni saldırı yöntemi, kelimenin tam anlamıyla intihar. Bölge sahnesinde kendi varlığını göstermek ve ‘Kürt Baharı’ parantezine girebilmek adına geri dönüşü olmayan biçimde saldırıyor.

PKK açısından durum bu. Yani yıllar yılı ‘Kürt halkının özgürlüğü’ için mücadele eden (!) bu kanlı şebeke, şimdi de bölgedeki gelişmeler üzerinden kendisine yeni bir tanım getirmeye çabalıyor ve bunun için ‘toplu intihar’ saldırıları düzenlemeyi göze alıyor.

Peki ya gerçek? Kafasını biraz kaldırıp bölgedeki gelişmelerin dinamiklerine bakan herkes, örgütün çok daha kullanışlı hale geldiğini, hatta deyim yerindeyse kendisine ‘yeni patronlar’ edindiğini görebilir. İran, Suriye, İsrail gibi bölgesel aktörlerin yanı sıra, Ankara’ya ‘nein’ demeye çalışanları görebiliriz bu listede.
 
***
 
 
 
Türkiye’yle Suriye konusunda hesaplaşmak isteyen herkes için en uygun taşeron PKK. Daha düne kadar Şam yönetiminin uzantısı ve beslemesi olmaktan zerre kadar çekinmeyen, hatta bunun üzerinden ‘bayrak dikme’ye kadar uzanan bir yapının, başka türlü davranmasını beklemek de akıllara ziyan.

Daha vahim olan şu ki, örgütün yeni dönemde kendisine böyle bir strateji çizmesinin faturasını tamamen Türkiye’ye ve mevcut iktidara çıkarmaya çalışanlar, bu tabloyu okumaya yanaşmıyor bir türlü.

Gerçeği görmek bu kadar mı zor. Hatırlayalım. Şimdi köşesinden ‘vezir düşürme’ye soyunan darbe şakşakçıları Suriye’de Kürtlerin yaşadığından bile haberdar değilken, Türkiye bu ülkede yaşayan Kürtlerin vatandaşlık haklarını alabilmesi için Şam’a müzakere yürütüyordu.

Suriye Kürtleri şimdi mi ortaya çıktı? PYD bugün mü kuruldu? Dün Kuzey Irak’ta tekrarlanan yanlışları bir kez de Suriye üzerinden yapmamızı önerenlerin gerçek niyeti nedir? ‘Kuzey Suriye’de Kürt devleti kuruluyor’ diye feryat eden çakma Kraliyet çocuklarının söyledikleri bize neden samimi görünmüyor!

Başka sorular da var elbette. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu düşürmek için ihale alanların niyeti gerçekten olup biteni anlamak mı? Türkiye’ye doğru yolu göstermek mi? Yoksa Mavi Marmara’dan beri öfkeyle ellerini ısıranların, ‘Vakit intikam vaktidir’ diye yola çıkışı mı?

Dün Mesut Yılmaz’dan, bugün Kemal Kılıçdaroğlu’ndan hız alıp memleketimizde ‘Almanya Almanya’ diye yatıp kalkanlar, bu ittifakı görmemek için elbette direnecektir. Mesela şu soruyu kendisine sormayacaktır: Neden durduk yerde Dortmund’da üç Türk çocuğu yandı? Aile kavgası öyle mi! Tüm bunların Türkiye’nin bölgedeki duruşuyla ilgisi yok öyle mi?

Geçiniz...

***
 
 
 
PKK, Türkiye’nin bölgedeki Kürtlerle yeni bir ilişkiye girmesini ve önce Irak, ardından Suriye’de kazanacağı etkinliği ne yazık ki bizdeki bazı çevrelerden çok daha iyi okuyor. Bunun için bir yandan Türkiye karşıtı aktörlerle pazarlık ediyor, onlar adına bizi hedef alıyor. Diğer yandan Arap Baharı parantezinde ben de varım demeye çalışıyor. İşte bunun için de canhıraş biçimde saldırılar düzenliyor.
 
Şu sıralarda ortaya çıkan ve kafasını sağa sola vuran yarasa tayfasına aldırış etmeyin. Türkiye bu zorlu virajı geçecek, geçmek zorunda. Ne Şemdinli’ye, Çukurca’ya saldıranlara göz açtıracak, ne de doğru biçimde yürüttüğü yeni Kürt hamlesinden vazgeçecek.

Daha düne kadar ‘Türkiye niye Suriye girmiyor, bir an önce Şam’a kadar gidelim’ diyen koronun, bugün ulusalcılarla kol kola girip ‘Türkiye’nin Suriye politikası yanlış olduğu için bu duruma geldik’ demesi de pek manidar.

Daha neler göreceğiz yaşadıkça kimbilir.

star


Bu yazı 1,416 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Nisan 2013 Kraliyet patron, biz taşeron muyuz?
    • 27 Eylül 2012 Ordu neden değişmek zorunda
    • 21 Eylül 2012 Eylül ayının kara listesi
    • 14 Eylül 2012 Yeni Türkiye ve yeni ekonomik model
    • 13 Eylül 2012 Libya saldırısı ve Türkiye’nin kodları
    • 3 Eylül 2012 Türkiye’nin yalnızlığı ve Mısır
    • 30 Ağustos 2012 Ankara-Paris rekabeti
    • 24 Ağustos 2012 İstihbarat zaafı var mı?
    • 23 Ağustos 2012 BDP niçin çıldırdı?
    • 17 Ağustos 2012 Fırsat treni telaşı
    • 16 Ağustos 2012 Yola nasıl devam edeceğiz?
    • 10 Ağustos 2012 ‘Gergin Barış’ın sonu mu?
    • 6 Ağustos 2012 PKK’nın intiharı
    • 27 Temmuz 2012 Henüz vakit varken
    • 20 Temmuz 2012 Suriye sorunu ve Türkiye’nin özgüveni
    • 19 Temmuz 2012 Şam’daki patlama ve Moskova’daki Türkiye
    • 28 Haziran 2012 Türkiye itibar mı kaybediyor?
    • 22 Haziran 2012 Mısır, Suriye ve derin iktidarlar
    • 21 Haziran 2012 Müzakere akıldır, güçtür
    • 14 Haziran 2012 Beka endişesinin dayanılmaz cazibesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,703 µs