En Sıcak Konular

Deniz Ülke Arıboğan


Deniz Ülke Arıboğan
0 0 0000

Dünya nereye gidiyor?



Dünyada olup biteni anlamanın yolu çok boyutlu ve çok esnek düşünmekten geçiyor. İnançlara, ideolojilere, geçmişe ya da tek bir disiplinin çerçevesine takılıp kalmak konuları daha da karmaşık ve içinden çıkılamaz bir hale getiriyor. Oysa göz önünde tutulması gereken en önemli detay belli. Tıpkı fizik kanunları gibi her şeyin arasında bir çekim var; her durumun bir nedeni olduğu gibi, her neden de aslında birbirine bağlı. Ekonomik krizleri politik gelişmelerden, politik gelişmeleri sosyal değişimlerden, sosyal değişimleri teknolojik sıçramalardan bağımsız olarak anlamak mümkün değil.
Bir gün birileri sosyal medyanın dünyanın bütün siyasi haritalarını değiştirme gücüne sahip olabileceğinden bahsetse muhtemelen pek kimse inanmaz. Ya da dünyanın en büyük ekonomik krizinin, bilgisayara meraklı 18 yaşındaki genç bir hacker tarafından başlatılacağına ihtimal verilmeyebilir. Birisi bir gün laboratuvardan salınabilecek basit ama öldürücü bir virüsün dünyanın bütün tarihini değiştirebileceğini, sıradan bir grip salgınının ciddi politik sonuçlar yaratabileceğini, hatta gerçekte olmayan bir mikrobun varlığına ikna edilmiş bir insan topluluklarının büyük bir göç dalgasına girebileceğini söylese ciddiye alınmayabilir. Ama gelecek tam da böyle gelmektedir. Bunu göremeyenlerin ise ne Kürt meselesini, ne Suriye'yi, ne Arap Baharı'nı ne de Avrupa'yı sarsan ekonomik krizi gerçekten anlama becerisi olamaz.
Bunları söylerken dünyayı anlama kılavuzu üretme iddiasında değilim. Lakin ekonomiyi sosyolojiye, uluslararası ilişkileri mühendisliğe, sağlık bilimlerini politikaya, tarihi geleceğe bağlamadan, yani disiplinler arası okuma yapmayı öğrenmeden birçok sorunun içinden çıkılamayacağını belirtmek derdindeyim.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ifadelerinden yola çıkarsak varsayımımız belli: Tüm dünyada belki de son 100 yılın en ciddi tasfiyesi ve değişimi yaşanıyor. Bu dönem içerisinde küresel çapta iki sıcak, bir de soğuk savaş görmüş olan gezegenimiz son 10 yıldır büyük bir türbülans içerisinde. Başlangıcı 11 Eylül'e tekabül eden bu büyük değişim sürecinin tamamlayıcı unsuru ise ekonomik kriz olmuştu. Arap Baharı denilen dönüşümün ancak bir detay olarak algılanabileceği bu transformasyon döneminde nelerin değiştiğini ve daha da fazla değişeceğini görmek çok önemli.
Her şeyden önce insan değişiyor. Zira birey bugüne kadar hiç olmadığı ölçüde verili zihin havuzunu doldurma kabiliyetine sahip. O, artık çok merkezden akan bilgi ve birbirinden tamamen farklı içerikte gelen enformasyon bombardımanı altında yaşayan bir varlık. En büyük sorun artık şüphe duyuyor olması. Bu bir 'Kuşku Çağı'. Güvensizlik ve belirsizlik büyük bir kayboluş yaşamasına yol açıyor. En çok inandığı, savunduğu, hatta tüm yaşamını üzerine kurguladığı değerlerin bir yalan bulutundan ibaret olabileceği endişesi içerisinde. Devletiyle, inancıyla, ideolojisiyle, milliyeti ile arasındaki ilişkisi sarsılmış durumda. Artık onu ve düşüncelerini zaptedebilmek için rasyonel açıklamalar yapmak zorunda yüce otoriteler.
  Haklarından mahrum iseler, neden öyle? Kimlikleri yok sayılıyorsa, inançlar aşağılanıyorsa, niye? Başkaları zenginken kendisi yoksulluk içerisinde ise, sebebi ne? Vergi veriyorsa, vatanı için hayatını kaybediyorsa, oy vermediği birileri tarafından yönetiliyorsa ya da siyasi görüşleri nedeniyle yargılanıyor, eziyet çekiyorsa tek bir soru var izaha muhtaç olan. 'Neden?'
İnsan artık soru soran bir varlık. Başkalarının yaşamlarının, haklarının refahlarının farkında. Bunun bilgisinin ona akmasına engel olabilecek bir güç yok. Mutlaka bir tünel açılıyor ve herkes o bilgi havuzuna ulaşıyor. Bu da rasyonel olmayan her şeyin sorgulanabilir hale gelmesi anlamını taşıyor. Kısaca eğer yönetecekseniz izahat vermelisiniz.
Arap Baharı'na twitter devrimleri denmesinin sebebi de bu. Bir tek insanın, bir tek sözünün tıpkı bir kelebek etkisi yaratabildiği, yani bir kanat çırpışın bir fırtınaya dönüşebildiği bir çevrede yaşıyoruz. Yeni düzen, yeni devlet anlayışlarının, yeni toplumsal dinamiklerin, yeni ideolojilerin ortaya çıktığı dönemin ürünü olacak. Kürt'ü, Türk'ü, Alevi'si, Sünni'si, dindarı, laiki, komünisti, milliyetçisi ayrıt etmeksizin her birinin talepleri karşısında bir izahati olmayan siyasetler tarihe karışacaklar. 1900'ler bitti ve geri dönmeyecek.
  21. yüzyılın Türkiye'si ise yeni seslerin, yeni sözlerin etkisiyle şekillenmeli. Belirsizlikten korkmak yerine üstüne gitmek, kontrolsüz gelişmeleri kendi ellerimizle şekillendirmek zorundayız. İktidarıyla muhalefetiyle siyasetin sorumluluğu artık yeni cevaplar, izahatler bulabilmek. 'Neden' sorusunun cevabını veremeyenlere arkalarından el sallayacağız bundan böyle.

akşam

Bu yazı 1,598 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 21 Eylül 2012 Düşünce ve ifade özgürlüğünden nefret söylemine
    • 17 Eylül 2012 Ciddi bir temizlik harekatı yapılıyor
    • 31 Ağustos 2012 Terörle mücadele meselesi!
    • 29 Ağustos 2012 Neymiş bu sıfır sorun?
    • 27 Ağustos 2012 Suriyeli mülteciler ve tampon bölge
    • 17 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün'ün kaçırılması konusu
    • 13 Ağustos 2012 Türkiye'de iç siyasetin dönüşümü
    • 3 Ağustos 2012 Dünya nereye gidiyor?
    • 4 Temmuz 2012 Kürt sorunu mu?
    • 8 Haziran 2012 Kılıçdaroğlu-Erdoğan görüşmesi
    • 6 Haziran 2012 Suriye'de son tango!
    • 2 Mayıs 2012 Yeni Ortadoğu'nun İsrail'i
    • 20 Nisan 2012 Dış politikada ilkeler
    • 28 Mart 2012 Nükleer Güvenlik Zirvesi ve Suriye
    • 23 Mart 2012 Ekonomik kriz milliyetçiliği besleyecek mi?
    • 21 Mart 2012 Afganistan ne için?
    • 7 Mart 2012 Putin'in üçüncü dönemi
    • 22 Şubat 2012 Xi Jinping Türkiye'de!
    • 10 Şubat 2012 Devlet devletin kurdu mu?
    • 8 Şubat 2012 Suriye sadece iç meselemiz mi?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,991 µs