Engin Ardıç
0 0 0000
Akşam diyordun Abbas
Tahmin ettiğimiz gibi, faşistler "Türklük elden gidiyor" şeklinde tepki gösterdiler, yeni anayasa taslağında Türklük tanımının yer almayacak olmasına...
Liberallerden ila maşallah tık yok. Onlar, sekiz yüz kırk üçüncü kere Uludere ağıdı yazma derdindeler. Öyle de devam etsinler.
Bu arada bakın bir gelişme daha oldu:
Üniversitelerin öğrenci disiplin yönetmeliğinde devrim yapılıyor. (Aynı kafayla "devrim yapılacaksa biz yaparız, hükümet yapamaz" diyenler de çıkacaktır.
Hani nasıl "başkanlık sistemi iyidir ama Tayyip kazanacaksa kötüdür" diyenler çıkıyorsa...) YÖK, pankart asmayı ya da bildiri dağıtmayı ya da şarkı söylemeyi ya da çalgı çalmayı "suç olmaktan" çıkarıyor... Bundan böyle hiçbir öğrenci bu gerekçelerle okuldan atılamayacak.
Buna da reform denilmiyorsa herhalde bana da Napoleon denir. İşte Abbas, vakit tamam.
Çünkü bu saçmalıklar 12 Eylül rejiminin marifetleridir. "Bizim zamanımızda" pankart da serbestti gösteri de, polis rektörün onayı olmadan üniversite sınırlarından içeri bile giremezdi.
Elbette bu bir tepkiydi, 1961 Anayasası'nı hazırlayan bürokrasinin, 28 Nisan 1960 olaylarında Rektör Sıddık Sami'nin polis tarafından yerlerde sürüklenmiş olmasına tepkisi...
Eh, şimdiki baskılar da 1982 Anayasası'nı hazırlayan bürokratların, 12 Eylül öncesi üniversitelerde esen havaya tepkisi.
Eleşirilmesi gereken, YÖK'ün aklının başına niçin ancak bugün geldiğidir.
Belki de hükümet, YÖK ve benzeri kurumları kıskıvrak sarmaya almış olan Kemalist bürokrasiye ancak şimdi güç yetirebiliyor! Demokratikleşme mücadelesinin uzun ve sancılı olacağını defalarca söylemiştik. (Liberal aydınlar siyasetin s'sinden, politikanın p'sinden anlamadıkları için aculluk ediyorlar, herşeyi hemen istiyorlar, olmayınca da huysuzlanıyorlar, küsüyorlar.) Şimdi bundan sonra atılacak adım, YÖK denilen ucubenin tamamen ortadan kaldırılması olmalıdır.
Nasıl mı? Yeni anayasaya koymayarak!
Böylece, "anayasada yeri olmayan" bir kurumu da ilga etmek kolaylaşır. Bir tek kanuna bakar.
Lakin, YÖK'ü kaldırmadan önce, Kemalist bürokrasinin üniversiteleri yeniden ele geçirmesini ve gerek hocalar gerekse öğrenciler üzerinde demirden kasnaklarını kurmasını önleyecek tedbirleri almak da şarttır.
Yani bir daha hiçbir rektör başı örtülü kız öğrenciyi kapıdan çeviremesin...
Bunun da çaresi, birçok belayı defetmenin yolu gibi, gene anayasadır.
Anayasada bir tek madde yetecektir: "Hiç kimsenin öğrenim görme hakkı, dil, din, ırk, cinsiyet, kılık kıyafet, siyasi görüş gibi nedenlerle engellenemez ve sınırlanamaz." Bitti. Yorgan da gider, kavga da biter.
Ondan sonra isteyen din okulu açsın, dileyen komünist eğitim merkezi.
Hemen hoplamayınız, Belçika'da da katolik üniversiteleri var (Louvain), Fransa'da da (Lille ve Lyon)... Hele Paris'te bir College Stanislas var ki...
Biz Belçika ve Fransa'dan daha Batılı olduğumuz için bizde yoktur!
Koyun şu maddeyi anayasaya, kaldırın şu YÖK'ü, ortada ne türban sorunu kalacaktır ne de Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılma kapanma meselesi...
sabah
Bu yazı 1,427 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
26 Eylül 2012
Tayyip gitsin de Hitler mi gelsin?
-
15 Ağustos 2012
Atraksiyon
-
29 Temmuz 2012
Akşam diyordun Abbas
-
23 Temmuz 2012
Özeleştirini yap Kemal arkadaş!
-
16 Temmuz 2012
Fransa'nın Kılıçdaroğlu'su
-
15 Temmuz 2012
Onları geri kazanalım
-
4 Haziran 2012
Ay birbirinizden farkınız mı vardı?
-
26 Mayıs 2012
İç savaş istediklerini söylemiştim
-
29 Nisan 2012
Coşku duyulacaaak... Duy!
-
13 Nisan 2012
Osmanlıca dersi de konulsun
-
8 Nisan 2012
Osmanlı'da garaj mes'elesi
-
23 Mart 2012
Hatırlayalım hatırlatalım
-
7 Mart 2012
''Haybeden Şef Gezisi''
-
29 Şubat 2012
Senin de adın Kemal
-
12 Şubat 2012
Lafının ardında dur
-
19 Ocak 2012
Aman oğlum, vururlar ha
-
6 Ocak 2012
Zurnanın zırt dediği yere henüz gelmedik
-
5 Ocak 2012
İlker Paşa bize de ifade versin
-
2 Ocak 2012
CHP'yi destekliyorum
-
19 Aralık 2011
Olmayanı olduramazsınız
Yorumlar
+ Yorum Ekle