En Sıcak Konular

Yiğit Bulut


Yiğit Bulut
0 0 0000

Tarihi adım ne anlama geliyor?



Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in Fener Rum Patriği Bartholomeos’u ziyaret etmesini “kuru bir iade” olarak algılayanlar ve düşünenler bence “arkasına” iyi bakmayı denesinler...

Sevgili dostlar, bu “tarihi adımı” kısaca sorgulamadan Görmez’in açıklamasından kısa bir alıntı yapmak istiyorum, bakın ne diyor Başkan; “...muadelet esasının ahlaki olmadığını düşünüyorum. Herhangi bir ülkeye, büyük bir ülkenin ‘sen oradaki Müslümanlara yahut dindarlara ne kadar hak verirsen ben o kadar hak veririm. Yahut, ne kadar haksızlık yaparsan be de o kadar haksızlık yaparım’ demesini büyük bir ülkeye büyük bir kültüre büyük bir medeniyete şahsen hiç yakıştırmıyorum...”
 
Bu noktada soralım; “BÜYÜK CİHANŞÜMUL TÜRKİYE” nasıl bir adım atıyor? Bildiğiniz gibi Osmanlı’nın yıkılma sürecine girmesi 1854 Osmanlı-Rus savaşı ile başlıyor ve “BİRLEŞMESİ gerekenler” Avrupa’nın oyunları ile kapışınca, savaşı finanse etmek için Londra-Paris hattında borçlanan Osmanlı sonunda iflas noktasına gidiyor. Bir soru soralım; savaşmak yerine Avrupa’ya karşı Osmanlı-Rus birleşmesi tarihi nasıl değiştirirdi?

Sevgili dostlar, Ortodokslar geçmişten yakın tarihe kadar Vatikan’a karşı her zaman bu topraklardaki “Türk-İslam” otoritesi ile “birlikte” olmaya çalıştılar ve bu topraklarda kendilerini “iyi hissettiler”! Dün gerçekleşen ziyaret 1946 sonrası “bozulan” İnönü anlayışıyla “küçülen” ilişki dinamiğini yeniden “tarihi boyutuna” çekmenin, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin “kucaklayıcı-kapsayıcı-CİHANŞÜMUL” olmasının adımlarından biri...

Sonuç: Türk-İslam tarihine dikkatli bakanlar bize saldırının her zaman “TAPINAK-TEŞKİLAT” kutuplaşmasında “Vatikan’dan kaynaklandığını” gösteriyor! Şimdi soralım; Ortodoksları “kucaklayan” bir Türkiye, Almanya’dan başlayarak Avrupa’da sünnetin mahkeme kararıyla “yaralama” kabul edilip yasaklandığı bir dönemde Vatikan’a nasıl bir mesaj veriyor? KONU çok çok önemli! Sorgulayın, devam edeceğiz...

Nasıl hastalık pazarlanıyor?

Sevgili dostlar, konuyu yıllar önce ortaya tüm detaylarıyla çok net olarak koyan bu kitabın adı “Satılık Hastalıklar”, yazarları Ray Moynihan ve Alan Cassels... Çalışma “nasıl hasta edildiğimizi ve sonrasında nasıl pazarlamanın ana maddesi” olduğumuzu çok açık şekilde detaylandırırken, bu “iğrenç oyunu oynayanların da” korkunç denebilecek açıklamalarını aktarıyor...

Peki ne diyor “insan sağlığını banka hesaplarına tahvil etmeye çalışanlar?
 
Kitaptan bir alıntıyı paylaşarak başlayalım; “...30 yıl önceydi. Dünyanın en tanınmış ilaç şirketlerinden Merck’in genel müdürü Henry Gadsden, Fortune Dergisi’ne sıkıntılarını anlatıyordu. Çok samimiydi. Emekliliği yaklaşmakta olan Gadsden ‘İlaç pazarının hasta insanlarla sınırlı olmasının sıkıntı yarattığını’ söyledi. Hayali gerçekten büyüktü; ‘sağlıklı insanlara yönelik ilaç üretmek’. Bu demeçten 30 yıl sonra hayalleri gerçek oldu”... Okuduğunuz bölüm 30 yıl önce yapılan bir röportajda, bir ilaç firmasının yöneticisinin hayali ve sonrasında bu hayale yönelik ortaya çıkanları net olarak ortaya koyuyor! O gün için bir “hayaldi”, günümüz dünyasında bundan fazlası GERÇEK oldu!

Sevgili dostlar, kitaptaki korkunç detaylar bu kadar da değil, alıntı yapmaya devam edelim: “...Dünyanın en büyük ilaç şirketlerinin pazarlama stratejileri saldırgan bir biçimde sağlıklı ve iyi durumdaki insanları hedefliyor. Günlük hayatın iniş-çıkışları sinir hastalıkları haline getirildi, genel şikâyetler korkunç hastalıklara dönüştürüldü. İçimizdeki yaşlanma, ölüm ve hastalık korkularını kaşıyan yüz milyarlarca dolarlık ilaç endüstrisi, yaptığı promosyon kampanyalarıyla insan olmanın anlamını değiştiriyor. ABD’de ilaç harcamaları sadece 6 yıl içinde %100 artış gösterdi. Kalp ilaçları ve antidepresanlar gibi reklamı en fazla yapılan ilaçların reçetelenmesinde patlama var... “
 
Sonuç: 2004 yılında sadece Amerika’da 40 milyon kişi “statin” yani antikolesterol ilacı kullanırken bu sayı 2012’de Amerikan halkının üçte birini geçmiş durumda! Bu örneği dünya geneline yayar ve Türkiye gibi nüfusu yüksek ülkelerdeki artışı da eklerseniz; antidepresan, statin ve antiromatizmal ilaçlarda gelinen sayı dünya için tek kelimeyle, korkunç! Türkiye’de de özellikle antidepresan ve antikolesterol haplarının kullanımında inanılmaz noktalara ulaşılmış durumda! Yolda gördüğünüz her 30-70 arası 4 vatandaşımızdan biri kolesterol hapı kıskacında, gördüğünüz her 3 genç insanımızdan biri de antidepresan tuzağına düşmüş veya düşmek üzere! Konu çok önemli, DEVAM EDECEĞİZ!

star


Bu yazı 1,610 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 12 Eylül 2012 Kılıçdaroğlu ''ne yaptığının farkında mı''?
    • 10 Eylül 2012 Recep Tayyip Erdoğan ''BAŞKAN'' olmalı!
    • 5 Eylül 2012 28 Şubat süreci ve ‘BÜYÜK PARA’
    • 22 Ağustos 2012 Türkiye’ye karşı ‘şer ittifakı’ iş başında
    • 13 Ağustos 2012 Türkiye’nin kredi notu artacak mı?
    • 29 Temmuz 2012 Başbakan Erdoğan’ı biraz tanıdıysam
    • 22 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu gerçekten dümeni kırdı mı?
    • 9 Temmuz 2012 Keşke olmasaydı ama OLDU!
    • 6 Temmuz 2012 Tarihi adım ne anlama geliyor?
    • 4 Temmuz 2012 Tehlikenin farkındamısınız ?
    • 29 Haziran 2012 Medyamızın bir bölümü neden savaş istiyor?
    • 13 Haziran 2012 ‘İmralı’da hayatta mı’ sorusunu hiç sorulmadı varsaymak istiyorum
    • 1 Haziran 2012 Bu toprakların hakkı ancak Başkanlık Sistemi ile verilebilir
    • 20 Nisan 2009 Sayın Başkanım ben anlayamadım!
    • 5 Mayıs 2006 Bugün gazetesi haklı mı?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,291 µs