Gülay Göktürk
0 0 0000
Zana kimi, neyi temsil ediyor?
Leyla Zana'nın Başbakan'la buluşmasından sonra yaptığı açıklama beklendiği gibi, dikkatli, kısa ve son derece ölçülü bir açıklamaydı.
Zaten beklenen de buydu. Kimse bu buluşmada Zana'nın hiç bilinmedik taleplerde bulunmasını, Erdoğan'ın da sürpriz vaatlerde bulunmasını beklemiyordu.
Zana-Erdoğan görüşmesinin önemi, Zana gibi hem BDP'li ama hem de BDP'den farklı; hem PPK savunucusu ama hem de PKK'ya ciddi eleştiriler yöneltebilen; hem Kürt halkı hem de PKK liderleri nezdinde saygı duyulan ve sözü dinlenen bir figür olarak ön plana çıkması ve müzakerelerin yeniden başlaması için aktif rol oynamaya karar vermesiydi.
Onun kendine biçtiği bu misyon, AK Parti tarafından da önemsenmiş olmalı ki, söz konusu buluşma gerçekleşti.
Peki Zana kimi ya da neyi temsil ediyor?
Çözüm isteğini temsil ediyor
Zana her şeyden önce samimi çözüm isteğini temsil ediyor.
Bana kalırsa onu birçok BDP yöneticisinden ve PKK yönetiminden ayıran temel fark da bu... Çünkü o, PKK yönetimi gibi, savaşmayı meslek edinmiş, silahlar duvara asıldığında ne yapacağını, nasıl yaşayacağını şaşıracak bir insan değil. Kandil'dekilerin çoğu için silahlı mücadele artık bir araç olmaktan çıkıp bizatihi amaca dönüşmüşken, Zana için şiddet her şeye rağmen sadece bir araç ve bu aracın da artık miadını doldurduğuna inanıyor. Çözüm isteğinde samimi olduğunu AK Parti ile siyasi rekabete girmeksizin, onun yaptığı olumlu işleri takdir ederken hiçbir komplekse kapılmaksızın; hiçbir kariyer hesabı yapmaksınız hedefine sadece ve sadece Kürt sorununun çözülmesini ve barışın sağlanmasını koyarak da ortaya koyuyor. Ve bu konudaki samimiyetine Kürt-Türk bütün kamuoyunu inandırabiliyor.
Vesayeti sorgulayan çizgiyi temsil ediyor
İkinci olarak Zana, Kürt siyaseti üzerindeki PKK-BDP vesayetini "içeriden" sorgulayan çizgiyi temsil ediyor.
Şimdiye kadarki çizgisine baktığımızda onun BDP'den ve PKK'dan kopmadan, "içeriden bir ses" olmaya devam ettiğini, ama bu örgütlere eleştirel tavrını da sürdürdüğünü ve her dönemde bağımsız kişisel tavrını ortaya koyduğunu görüyoruz.
Bu özelliği Zana'yı ister BDP'ye, ister AK Parti'ye oy versin; PKK'ya az ya da çok sempati duysun ya da duymasın; ama Kürt kimliği konusunda duyarlı olan geniş Kürt kesimlerin sağduyusu haline getiriyor. Zira bu çizgisiyle o, hem halkın bu örgütlere karşı duyduğu minnet ve vefa borcunu hem de endişeleri ve eleştirileri temsil etmiş oluyor. Ve bu pozisyon onu milletvekilliğinden öte, güçlü bir kitle desteği olan doğal bir lider yapıyor.
Statüko pazarlığı yapmıyor
Zana'nın Başbakan'a ilettiği taleplere baktığımızda, onun bu pozisyonunu daha açık bir biçimde görebiliyoruz. Talepler konusundaki en dikkati çeken nokta Leyla Hanım'ın müzakere edilebilir bir zeminde kalmaya gösterdiği dikkat. Gerçekçi olmayan talepler öne sürerek iletişimi koparma gibi bir niyeti olmadığını için, "statü" konusuna hiç girmiyor. Demokratik özerklikten ya da federasyondan bahsetmiyor. (Nitekim, Hürriyet'e verdiği söyleşide de özerkleşme yerine yerel yönetim reformuyla yerel yönetimin yetkilerinin artırılması vurgusu yaparak, "mümkün olan"ı hedeflediğini ortaya koymuştu.) Statüye ilişkin talepler yerine anadilde eğitim, sürdürülebilir müzakerenin başlaması, Uludere için özür ve KCK davalarında kitlesel tutuklamalara son verilmesi gibi erişilebilir hedefler koyuyor. Ama öte yandan, listesine Öcalan'a ev hapsi talebini de katarak, PKK'ya ve liderine karşı da kadir bilmezlik etmediğini de gösteriyor. Zira, Kürtler'in büyük çoğunluğunun, bugüne gelinmesinde önemli payı olduğunu düşündükleri (aslında sandıkları) Öcalan'ın hapiste unutulmasını hoş karşılamayacaklarını biliyor.
Zana'yı güçlendirmek
Zana'nın, yazımın başından beri tanımlamaya çalıştığım pozisyonu, onun güçlenmesinin çözüm ihtimalinin güçlenmesine büyük katkı yapacağını da ortaya koyuyor. Zana'yı güçlendirmenin tek yolu ise, reformlara devam etmek... Zira, Kürt meselesinde atılan her yeni adım, "tek yol şiddet" diyenlerin elinden bir silahı daha alırken, şiddet çizgisini "içeriden eleştirenlerin" haklılığını da ispatlıyor ve güçlerini yaygınlaştırıyor.
bugün
Bu yazı 1,506 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
28 Eylül 2012
Susmak için artık çok geç
-
24 Eylül 2012
Darbecilik mahkûm oldu
-
21 Eylül 2012
7 adımda çözüm planı
-
14 Eylül 2012
Libya
-
25 Ağustos 2012
Kürtler'i PKK'dan korumak
-
8 Ağustos 2012
Tehditle canlı kalkan olunur mu?
-
30 Temmuz 2012
Suriye Kürdistanı
-
2 Temmuz 2012
Zana kimi, neyi temsil ediyor?
-
18 Haziran 2012
Kılıçdaroğlu Bahçeli'nin arkasına saklanıyor
-
15 Haziran 2012
Olmayacak duaya amin
-
11 Haziran 2012
Oslo süreci yeniden mi?
-
8 Haziran 2012
Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesi
-
4 Haziran 2012
Ses kayıtları
-
30 Mayıs 2012
Parti kongreleri neden yapılır?
-
21 Mayıs 2012
Sivil bayramlar dönemi
-
11 Mayıs 2012
Yine mi?
-
9 Mayıs 2012
Solun resmi tarihi
-
25 Nisan 2012
Keşke CHP bölünse
-
11 Nisan 2012
Kafası karışık bir Demirtaş
-
9 Nisan 2012
Nizam-ı alem
Yorumlar
+ Yorum Ekle