Mümtaz'er Türköne
0 0 0000
Teröre teslim olmak
Terör bizim aklımızı teslim almak, vereceğimiz kararları ve atacağımız adımları belirlemek istiyor. Dağlıca'da sekiz vatan evladının şehit edilmesinin başka bir anlamı var mı?
Bu şehitleri bir doğal afette vermedik. Bir kazada kaybetmedik. Birileri taşları yerinden oynatmaya karar verdi ve amacına ulaşmak için oturup plan yaptı. "Hangi taşı atarsam ne ses gelir?" hesabına daldı. Bizi tepki duymaya, bir karar vermeye ve bir adım atmaya zorladı. PKK bir askerî hedefi ele geçirmiyor. Büyük bir askerî başarı elde edip, şartları kendi lehine çevirmeye uğraşmıyor. Sadece, evet sadece bizim aklımızı esir almaya çalışıyor. Son saldırıyı bütün detaylarından sıyırıp sadece şu sorunun cevabını aramalıyız: Teröre teslim olmamak için ne yapmalıyız?
Sekiz askerimizin şehit edildiği saldırıdan hemen önce, çözüme yaklaştığımızı gösteren işaretlerin çoğaldığını yazmıştım. Çözüm yaklaştıkça terörün artacağına dikkat çekmiş ve yazımı şu cümlelerle bitirmiştim: "Terörü dizginlemek o kadar kolay değil... Çözüm yaklaştığına göre hassas bir dönemden geçiyoruz. Bu hassas dönemde süreci baltalamaya yönelik provokatif eylemlere karşı hepimiz tetikte olmalıyız. Barışa katkımız bu aşamada dişlerimizi sıkmak olmalı."
Karayılan "beklemedeyiz" diyordu. Oslo sürecinde varılan mutabakatın yürürlüğe gireceği anlaşılıyordu. Beşir Atalay, "Talepler, görüşmeler var. Farklı bir döneme girdik" açıklamasını yapıyordu. Kılıçdaroğlu, Hükümet'in bulacağı çözüme omuz veriyordu. Kürtçenin eğitim sistemine dahil edilmesi ile, devlet Kürt vatandaşları ile arasındaki buzları eritecek, Kürt sorununu çözecek ileri bir aşamaya geçiyordu. Leyla Zana, Başbakan'a güvendiklerini açıklıyordu. Bülent Arınç, "Öcalan'a ev hapsi"nin "silah bırakmak" kaydıyla tartışılabileceğini söylüyordu. ABD'yi ziyaret eden BDP heyetinin verdiği mesajlar, Barzani'nin sürdürdüğü görüşmeler entegre bir sürecin yürüdüğünü gösteriyordu. BDP Başkanı Demirtaş hâlâ "PKK her türlü eyleme son vermelidir" açıklaması yapıyor.
Sekiz askerimizi şehit edenler, bütün bu işaretleri alt alta yazıp, toplayıp sonra da kocaman bir sıfır çekmemizi istiyor. Sekiz askerimizin hayatına mal olan saldırı, elimizle dokunacak kadar yaklaştığımız çözüm umutlarını yok etmek için yapıldı. Netice hasıl oldu mu? Henüz değil. Bu terör saldırısının hedefine ulaşmasını engellemek hâlâ bizim elimizde.
"Gördünüz mü kim haklı çıktı?" diye söze başlayanlar, terörü haklı çıkartıp çıkartmadıklarını tekrar tekrar düşünmeliler. Bu saldırının çözüm çabalarının ne kadar beyhude olduğunu gösterdiğini öne sürmek, terörü haklı çıkartmaktır. Bu eylemi yapanlar ne düşünmemizi bekliyorlar? 1993'te 33 erimizi şehit ederek ne düşünmemizi istedilerse? Silvan'da neyi başardılarsa? Peki biz bu kadar akılsız mıyız? Kurulmuş bir makine gibi terörün beklediği tepkileri mi vereceğiz?
Hakkari'de şehit edilen sekiz askerimiz, çözüm istikametinde attığımız adımların ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Gittiğimiz yol doğru olmasa bu saldırı olur muydu? Bu eylem, durup dururken gerçekleşmedi. Amaç çözümü engellemek olduğuna göre, bizim ısrarla bu yolda ilerlememiz gerekmiyor mu?
Bu tür durumlarda çözüm her zaman akılla ve sabırla örülmüş çabalarla bulunur. Öfke ve nefret türünden duygulara hitap edenler, içinde çözüm adına mantık kırıntısı barındırmayan çağrılarda bulunanlar terörün oyuncağı haline gelirler. "Bu iş böyle çözülmez, gördünüz mü?" diye feryada başlayanların kafasındaki alternatifler, bugüne kadar defalarca tekrarlanıp iflas edenler değil mi?
Sekiz tane dağ gibi delikanlı. Sekiz ana kuzusu. Sekiz vatan evladı. Tahammül edilecek bir acı değil. Yine de tahammül edemeyeceğimizi bilen terör örgütünün hesabını boşa çıkartmak zorundayız. Tahammül sınırlarımızı zorlayacak başka saldırıları caydırmanın tek yolu da bu. Kan tüküreceğiz ve kızılcık şerbeti içmiş gibi sakin önümüze bakacağız. Teröre teslim olmayacağız.
zaman
Bu yazı 1,410 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Eylül 2012
Bu sefer çözülecek mi?
-
16 Eylül 2012
Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
-
14 Eylül 2012
Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
-
13 Eylül 2012
CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
-
9 Eylül 2012
Merkez Sağ'ın son noktası
-
7 Eylül 2012
Başbakan sertleşmekte haklı mı?
-
28 Ağustos 2012
Hükümet haklı çıktı
-
26 Ağustos 2012
Kawa ve Ergenekon
-
24 Ağustos 2012
Terör sorunu ayrışıyor
-
17 Ağustos 2012
Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
-
16 Ağustos 2012
'Paralel devlet'in iflası
-
12 Ağustos 2012
Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
-
10 Ağustos 2012
Yangını kim söndürecek?
-
5 Ağustos 2012
Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
-
22 Temmuz 2012
Davutoğlu haklı çıkarsa?
-
17 Temmuz 2012
'Hücre yenilenmesi'
-
29 Haziran 2012
ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
-
24 Haziran 2012
Türkiye savaşa girer mi?
-
21 Haziran 2012
Teröre teslim olmak
-
19 Haziran 2012
Çözüme yakın mıyız?
Yorumlar
+ Yorum Ekle