Mümtaz'er Türköne
0 0 0000
'Özel yetkili' darbe
Hurşit Tolon hakkında hazırlanan iddianame, bilgi kirliliği yüzünden gözümüzden kaçanları hatırlattı. Adı üzerinde iddia. Bir zamanlar bu ülkede devletin "özel yetkileri" kullanılarak ne fena işler yapılmış. Bunlar sıradan kazalar değil. Büyük bir planın parçaları olarak icra edildi. Ne için? Darbe ortamını oluşturmak için.
Ülkücü camianın önde gelenleri arasında en az bir düzine ahbabımdan, 2007 yılına ait darbe organizasyonları hakkında kaynağından edinilmiş bilgiler dinlemiştim. Milliyetçilerin ön safta yer tuttuğu bir siyasî organizasyon oluşturuluyor. Hurşit Tolon, saygın emekli orgeneral kimliği ile bu organizasyonun başında bulunuyor. Hatta, Ramazan'da bir iftar sofrasında Tolon Paşa'nın kaldırdığı rakı kadehinin, namazında-niyazında ülkücüler arasında esaslı bir kırılmaya yol açtığını özel bir anekdot olarak anlatmışlardı.
Topyekün bir plan yapılıyor. Meclis'te ulaşabildikleri kişiler enterne ediliyor. Anayasa Mahkemesi kuşatılıyor. Zirve katliamı, Hrant Dink cinayeti, Danıştay saldırısı, Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması, bu planın safhaları olarak tezgâhlanıyor. Erzincan komplosunu da bu planın içine dahil etmek lâzım. 27 Nisan e-muhtırası iade edilmeden önce, Danıştay saldırısı deşifre edilince plan çöküyor.
Özel yetkili mahkemelere, Ergenekon örgütü hesabına karşı çıkanlar bizi detaylar arasında boğmaya çalışıyor. Fotoğrafın tamamını hatırlayalım. Bu kadar kapsamlı, bu kadar etkili ve bu kadar üst düzey bir suç örgütü nasıl kolundan yakalanır ve yargı önüne çıkartılabilirdi? Devlet iktidarını darbe yaparak ele geçirmeye çalışan çok üst düzey bir suç örgütünden ve işlediği cinayetlerden bahsettiğimizi unutamayız.
Tabloya Şemdinli Savcısı'nın başına gelenleri ekleyelim. Elindeki delillere göre iddianame hazırlayan ve hazırladığı iddianame mahkeme tarafından kabul edilen bir cumhuriyet savcısı adeta yok edildi. Yargı işini yapabiliyor muydu? Arkasından ıslak imza tartışmasını hatırlayalım. Genelkurmay Başkanı savaş gemisinin güvertesinden, bütün savcılara sesleniyor ve bu belgenin sahte olduğunu kanıtlama görevi tevdi ediyordu.
Üç-beş serserinin kurduğu çeteden değil, devletin derinlerine yerleşmiş, ülkenin güvenlik sorumluluğunu üstlenen yüksek bürokratların yer aldığı bir devlet komplosunun ortaya çıkartılmasından ve suç işleyenlerin yargılanmasından söz ediyorsak, bu ağır komplo ile mütenasip yetkilere ve donanıma sahip bir yargı gücüne ihtiyacımız var demektir.
Özel yetkili mahkemelerle ilgili tartışma, bu mahkemeleri bu çok güçlü suç örgütleri karşısında etkisiz ve çaresiz hale getirmeyi amaçlıyor. Tekrar hatırlayalım. Ergenekon, Balyoz gibi davalarda en çok deliller kritik edilmedi mi? Özel yetkili mahkeme demek, delillere çok süratli ulaşan, karartılmasını engelleyecek araçlara sahip mahkeme demek. Deliller, bütün işini gücünü gizlilik zırhı altında gören TSK'dan toplanıyor. Özel yetkiler olmasaydı demek ki bu delillerin hiçbiri toplanamayacaktı.
Gazetemiz dün, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması veya yetkilerinin alınması durumunda görülmekte olan davaların tek tek akıbetini tasvir etti. Bu mahkemeler kaldırılınca darbe yargılaması yapmak artık mümkün olamayacak. Sonuç: Yeni bir darbe organizasyonu için her şey hazır hale gelecek.
Darbeler döneminin bütünüyle kapandığını söylerken acele etmeyelim. Eğer görülmekte olan davalar sonuçlandırılamazsa darbecilik yeniden hortlayacaktır. Birikmiş kin, öfke ve intikam duyguları, özel mahkemelerin eli kolu bağlanınca azgın bir iştahla yola koyulacaktır. 50 yılını darbelerle tüketmiş bir ülkede, geleneği en sağlam mesleklerden biri darbecilik değil mi?
Özel yetkili mahkemelerin yetkilerinin alınması, Türkiye'yi yeniden darbe ortamına taşıyacaktır. Darbe davalarının görülmesi ve suçluların cezalandırılması, darbelerin geride kalmasının yegane yolu ve çaresi. Bu mahkemelerin etkili yargılaması ile demokrasiyi hukuk devletinin güvencesine alıyoruz. Özel yetkili mahkemeler bu yüzden hepimiz için bir hayat-memat meselesi. Vazgeçemeyiz. Kimse vazgeçiremez.
zaman
Bu yazı 1,480 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Eylül 2012
Bu sefer çözülecek mi?
-
16 Eylül 2012
Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
-
14 Eylül 2012
Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
-
13 Eylül 2012
CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
-
9 Eylül 2012
Merkez Sağ'ın son noktası
-
7 Eylül 2012
Başbakan sertleşmekte haklı mı?
-
28 Ağustos 2012
Hükümet haklı çıktı
-
26 Ağustos 2012
Kawa ve Ergenekon
-
24 Ağustos 2012
Terör sorunu ayrışıyor
-
17 Ağustos 2012
Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
-
16 Ağustos 2012
'Paralel devlet'in iflası
-
12 Ağustos 2012
Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
-
10 Ağustos 2012
Yangını kim söndürecek?
-
5 Ağustos 2012
Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
-
22 Temmuz 2012
Davutoğlu haklı çıkarsa?
-
17 Temmuz 2012
'Hücre yenilenmesi'
-
29 Haziran 2012
ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
-
24 Haziran 2012
Türkiye savaşa girer mi?
-
21 Haziran 2012
Teröre teslim olmak
-
19 Haziran 2012
Çözüme yakın mıyız?
Yorumlar
+ Yorum Ekle