En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

'Hassas ve gerilimli iş'



Uludere olayının ağır bir yara açtığı kesin. Kabuk bağlayacak gibi de değil. Çünkü kaşıyan kaşıyana. İstihbaratın nereden geldiği muamma... İddialar ortaya atıldı, açıklamalar yapıldı. Ancak tam çözülemedi. Vur emrini kimin verdiği de meçhul... Başbakan Erdoğan, "Operasyonu sonradan öğrendim." dedi.


Olayın aydınlatılması için hiçbir şey yapılmıyor değil, idari ve adli soruşturma başlatıldı. Süreç biraz ağır işliyor. 5 ayı doldurdu. Neredeyse yarım yıl. Kısa bir süre değil. Gerek olayın boyutuna ilişkin, gerekse sorumluları hakkında daha somut, elle tutulur bazı sonuçlara ulaşılabilirdi. Sanki başladığımız noktadayız.

'Tuzak mı?' sorusu yersiz değil. Olay terörle mücadelede etkili sonuçların alınmaya başladığı dönemde yaşandı. Yıllarca dağınık görüntü sergileyen güvenlik güçleri ilk kez omuz omuza verdi. Terör örgütünün ülke sınırları içinde yer alan kamplarına girildi. Kandilcikler dağıtıldı. Onlarca terörist etkisiz hale getirildi.

Olayın tam da bu süreçte meydana gelmesi terör örgütüne bir nebze nefes aldırdı. Ve tabii 'tuzak' şüphesini de artırıyor kuşkusuz. O zaman tuzağı kim kurdu sorusu akla geliyor. İçeriden mi yoksa yabancı ülkelerin parmağı mı var? Yabancı istihbarat teşkilatlarının cirit attığı bir coğrafya.

Uludere, Milli Güvenlik Kurulu toplantısından hemen sonra oldu. O toplantının gündemi terördü. Ayrıntı verilmemekle birlikte, terörle mücadelede çok önemli bazı gelişmelerin değerlendirildiği kulislere kadar yansıdı. 34 sivil vatandaşın ölümüyle sonuçlanan saldırı plan, hesap ve stratejileri altüst etti.

Tuzak ya da ağır bir hata, sebebi her ne olursa olsun 'Uludere'nin kesinlikle normal bir olay olarak görülmemesi lazım. Maalesef 'olağanüstü hassasiyet' gösterilemedi. Olaya daha çok Ankara'dan bakıldı. Oranın hassasiyetleri dikkate alınabilir, yakınlarını kaybedenlerin duygularına daha iyi tercüman olunabilirdi. Biraz zayıf kalındığını düşünüyorum.

AK Parti hükümeti özür anlamına da gelen bazı adımlar attı. Ailelere tazminat ödendi. Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Hanım, bazı bakanlarla birlikte bölgeye gitti, hayatını kaybedenlerin yakınlarıyla dertleşti.

Uludere gündemden hiç düşmedi. Muhalefet özellikle BDP ve CHP, AK Parti hükümetine Uludere üzerinden yüklendi. Bu konuların siyasete malzeme olması arzu edilmez ama ne yazık ki Türk siyasetinin geleneğinde her olayı siyasi polemiğe dönüştürmek var. İçişleri Bakanı'nın açıklamaları Uludere hararetini artırdı.

Başbakan Erdoğan yurtdışında konuştu, Arena Stadyumu'nda yapılan İstanbul kongresinde partisinin görüşlerini anlattı. Daha teferruatlı açıklama için grup toplantısını kastederek "Salı gününü bekleyin." dedi. Erdoğan'ın salı mesajı heyecanlandırdı.

Dün grup toplantısına ilgi olağanüstüydü, herkesin gözü Erdoğan'ın söyleyeceklerindeydi çünkü. Başbakan, genel değerlendirme yaptı. Konuya tek açıdan değil çok yönlü yaklaştı. Hem kendisinin hem de Genelkurmay Başkanı'nın 'Olayın hata' olduğunu söylediğini hatırlattıktan sonra "Daha kaç kere söyleyeceğiz? Otomatiğe mi bağlayacağız bu işleri?" dedi.

Bir cümlesi Uludere olayına farklı bir boyut getirdi. Erdoğan şöyle dedi: "Dikkat ederseniz kaçakçıların hiçbiri bu bombalara basmadı. Bu iş çok büyük dikkat, çok büyük hassasiyet gerektiren bir iş. Harita kimlerin elinde? Bu haritayla beraber kaçakçılar bunların üzerine basmıyor..." Başbakan'ın ima ettiği kaçakçılarla terör örgütü arasında ilişkinin varlığı. Harita sorusunun da çok tartışılacağı kesin. CHP ve BDP cevap vermekte gecikmedi.

Uludere gündemden düşmeyecek. Daha çok konuşacağız. Yara konuştukça kanayacak. Kanadıkça istismar edilecek. Terörün açtığı yaralar bir değil, yüzlerce, hatta binlerce...

 
zaman


Bu yazı 1,260 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,599 µs