En Sıcak Konular

Mahmut Övür


Mahmut Övür
0 0 0000

'Tek kişilik' parti gibi



Eski merkez sağ, 90'larda Türkiye'deki değişimi okuyamadığı için "devletçi- statükocu" bir çizgiye yuvarlandı ve 2002-2007 seçimleriyle de sandıkta tasfiye oldu.
Geriye dönüp bakıldığında başta o çizginin duayen siyasetçisi Demirel olmak üzere Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu'nun esamisi okunmadığı gibi toplumda da bir karşılıkları yok.
Çizginin devamı DP'nin durumu da iç açıcı değil. Hâlâ ayaktaysa da yaşadığı kuşkulu. Ama bir isim var ki o çizgiden gelmesine rağmen onlara benzemiyor. Partisi yok ama siyasetin içinde.
Eski DP Genel Başkanı Süleyman Soylu'dan söz ediyorum. Soylu, genel başkanlıktan ayrıldıktan sonra parti içi mücadeleye girmedi ama siyaseti de bırakmadı. Hatta partisinden ihraç edilmeyi göze alarak 12 Eylül 2010 referandumunda "Evet" kampanyası yürüttü. Bugünlerde ise Soylu'yu hem medyada hem de Anadolu'da sık görmeye başladık. Acaba siyasete geri mi dönüyor?
Yıllardır genç bir siyasetçi olarak yakından izlediğim Soylu bu soruya hep "Hayır" diyor ama siyasetle ilişkisini de kesmiyor.
Anadolu'yu adım adım dolaşıyor. Kendi deyimiyle "bir derviş" gibi "yeni anayasa" ve "başkanlık sistemi" eksenli bir kampanya yürütmesinin gerekçesini de Milat gazetesine verdiği söyleşide şöyle açıklıyor:
"12 Eylül referandumundan önce arkadaşlarımızla, bir dakika boş nefes almadan çalışmanın, üzerimize vecibe olduğu kararını alıp gereğini yaptık."
Peki, siyasetin içinde olmadan bu mücadeleyi vermek ne anlama geliyor? Soylu'nun cevabı tatmin etmese de net:
"Siyaseti seviyorum, kopmadım ve kopmak da istemiyorum. Türkiye tarihi bir süreçten geçiyor. Vesayet sistemiyle hesaplaşılıyor. Yüzyılda bir yakalayacağımız bir fırsat bu. Merkezden gelen bir siyasetçi olarak millet benim ne söylediğimi merak ediyorsa ben de onlara gider bunu anlatırım..."
Soylu, siyasete dönüş sinyali vermiyor ama ilginç bir değerlendirmeyle başka bir mesaj veriyor:
"Türkiye'de yüzyıllık vesayet sisteminin etkilerinin silinmesi ve sistemin normalleşmesi için 25 yıllık halk iktidarına ihtiyaç var. Türkiye 10 yıldan beri AK Parti liderliğinde liberaller, cemaatler, demokratlar, samimi solcular ve realistlerden oluşan bir bileşenle idare ediliyor. Vesayet sisteminin kalıntılarını temizlemek için bu prosesin 15 yıl daha sürmesi gerekiyor."
Anlaşılan partisiz siyaset yapan yeni bir siyasetçi tipi geliyor.

CHP'nin yerel atağı
Muhalefetin, gelecek üç yılda AK Parti'nin olası seçim senaryolarına ne kadar hazır olduğunu sorunca ilk cevap CHP'den geldi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, yarın yani 23 Mayıs'ta İstanbul'da "Yerel Seçim Projeksiyonları"nın tartışılacağı bir toplantı yapıyor. Toplantıya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katılıyor.
Ama asıl konuklar CHP'nin 81 il başkanı, nüfusu 100 bini aşan 60 belediyenin belediye başkanı ve uzmanlar. Dışarıdan bakınca CHP'nin daha çok içe yönelik bir mücadele yürüttüğü görülse de Günaydın'a göre bu bütün gerçeği yansıtmıyor.
Farklı olasılıkları dikkate alarak bir hazırlık yaptıklarını belirten Günaydın şöyle diyor: "Üç aydır çalışıyoruz. 100'ü aşkın noktada belediyelerle ilgili kamuoyu yoklaması yapıyoruz. Belediyelerin performansını değerlendiriyoruz. Tabi sadece bunlarla ilgilenmiyoruz. AKP'nin Büyükşehir'lerin sınırlarını genişleten 29 ili 'Bütün Şehir' yapmayı hedefleyen hazırlığını da yakından izliyoruz."
Büyükşehir'den "bütün şehir"e geçişin neler getireceğini ve CHP'nin yerel hazırlığının neler olacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.

sabah

Bu yazı 1,389 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 AK Parti kongresi ve Barzani
    • 28 Eylül 2012 AK Partili Babuşçu iddialı: Yüzde 55
    • 23 Eylül 2012 CHP'nin 'Balyoz' ikilemi
    • 20 Eylül 2012 Otobüste 200 er
    • 18 Eylül 2012 CHP günahlarından arınıyor
    • 11 Eylül 2012 CHP hâlâ derdini anlatamıyorsa
    • 1 Eylül 2012 Ya silah ya siyaset
    • 30 Ağustos 2012 CHP neden Kürt raporu yazamıyor?
    • 19 Ağustos 2012 Barışı kirletmemek lazım
    • 14 Ağustos 2012 Aygün'ün kaçırılmasında garip sorular
    • 10 Ağustos 2012 Diyarbakır'dan Şemdinli'ye bakmak
    • 24 Temmuz 2012 Üç CHP'li anlaşamıyorsa...
    • 19 Temmuz 2012 CHP'de 'maymuncuk liste' savaşı
    • 18 Temmuz 2012 CHP, zamanın ruhunu yakalar mı?
    • 17 Temmuz 2012 CHP kurultayı gölgede mi kaldı?
    • 8 Temmuz 2012 Siyasetin yeni aktörleri
    • 6 Temmuz 2012 CHP'de kurultay pazarlamacıları
    • 3 Temmuz 2012 Zana'nın demokratik yolu
    • 24 Haziran 2012 Uçak düşürme bir tuzak mı?
    • 19 Haziran 2012 Gülen'in kararı neyin sinyali?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,161 µs