En Sıcak Konular

Ahmet Taşgetiren


Ahmet Taşgetiren
0 0 0000

En kötü senaryoya göre



İlk görüntüleri Amerikan predatörü ya da Türk heronunun vermesi hiç önemli değil.

Wall Street Journal'in şu veya bu hesapla predatör kumpası kurması hiç önemli değil.
 
Neoconlar, Yahudi lobisi, Obama'nın geleceği şu bu, hiç önemli değil.
 
Amerika'nın, Uludere benzeri bir işi Pakistan, Afganistan ya da Irak'ta yapmış olması hiç önemli değil.
 Ortada bizim yaşadığımız bir facia var.
 
Uludere o.
 
34 can bizim uçaklarımızın bombardımanında paramparça olarak can vermiş.
 
Adı doğru veya yanlış, "katliam" konmuş. "Katliam" tanımlaması gelmiş, sizin yıllardır oluşturmaya çalıştığınız bütün iyi çabaların üstünden buldozer gibi geçmiş.
 
Annelerin yüreğine ateş düşmüş çünkü.
 
Bölge insanının yüreği darmadağın hale gelmiş çünkü.
 
Devletin kafası allak bullak olmuş. Terör devam ediyor ama Uludere, terörle mücadelede bir kırılma meydana getirmiş.
 
Devlet hatayı kabul etmiş, ailelere tazminat ödemiş.
 
Ama yara kapanmıyor.
 
Nasıl oldu bu iş? Hata kimde?

Aradan 5 ay geçmiş.
 
Sanki top, elden ele dolaşıyor ve zaman içinde unutulması bekleniyor gibi bir izlenime yol açıyor.
 
Belli ki bu böyle gitmez.
 
Ben hissimi söyleyeyim:
 Sanki Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı, daha çok şey biliyorlar.
 
Muhtemelen süreçte nerede yanlış yapıldığını da biliyorlar.
 
Ama adını koymakta tereddüt ediyor ve asıl kararın yargı tarafından verilmesini istiyorlar.
 
Belki de, biraz zaman geçmesini ve yaraların kapanmasını bekliyorlar.
 
Umdukları gibi yaralar kısmen kapanırsa, Uludereliler'le, tazminat vs. gibi çabalarla, duygular tamir edilirse, her şeyin daha kolay izah edilebileceğini düşünüyorlar.
 
Ama iş bu tasarımdan daha vahim seyrediyor.
 
Kumpas, dışarıdan içeriye lif lif örülen bir ağ gibi...
 
Yani, Uludere kanıyor.
 
Uludere kanarken, o sancılı sorunun çözülmesi neredeyse imkânsız.
 
PKK kullanır onu, KCK kullanır, BDP kullanır.
 
"Kürtler vuruldu" diye yazılır, söylenir, "Bir özür bile dilenmedi" diye yazılır söylenir.
 
Ne Tayyip Erdoğan'ın karizması kapatır bu yarayı ne de yapılan bunca hizmet.
 
En vahimi üstünü kapatma algısı
 
Kolay değil, evlat acısını yürekte soğutmak.
 
"Üstünü kapatma" gibi bir görüntü daha da vahimleştirir üstelik ortamı.
 
Onun için, hükümet, olayı samimiyetle araştırmalı, sonuca ulaşmalı ve halkla paylaşmalı. Kim yanlış yapmışsa, hesabı sorulmalı ve resmen özür dilenmeli.
 
Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından...
 
Bölgede tedavül eden ve insanların kafasını kurcalayan en kötü senaryoyu söyleyeyim:
 
Diyelim bilgiler geldi Uludere'den, Genelkurmay'da şu şu makamlarda değerlendirmesi yapıldı, operasyona karar verildi, bunu bir öneri olarak Genelkurmay Başkanı Başbakan'a iletti, o da sözlü onay verdi.
 
Yani hem Genelkurmay Başkanı'nın onayı var operasyonda hem sözlü olarak Başbakan'ın...
 
Böyle bir şey ise bile, Başbakan açıkça çıkıp söylemeli yaşananı.
 
Asla üstünü örtme çabası içindeymiş gibi görünmemeli. Çünkü öyle bir görüntü hem alttan alta oluşan kanaatleri değiştirmiyor hem de samimiyet ve güven sorgulamasına yol açıyor.
 
Taa en başta söyledim: Cumhurbaşkanı ve Başbakan gitmeli Uludere'ye... Annelerin babaların yüreği üzerine ellerini koymalı, bağırlarına basmalı, gözyaşı dökmeli onlarla birlikte.
 
Terör olmasaydı bunca acıların yaşanmayacağını söylemeli.
 
Biliyorum, yürekler yine sönmez ama bir parça teselli bulur en azından.
 
Ben, Tayyip Erdoğan'ın samimi izahının ve devlet adına özür beyanının bölge insanının yüreğini rahatlatacağını düşünüyorum. Bölge insanı o samimiyeti bekler Tayyip Bey'den...
 
Son sözüm şu: Uludere'yi annelerin yüreği kadar önemsemezseniz bu ateş sönmez.

bugün


Bu yazı 1,372 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Vesayet tortusunu silmek...
    • 20 Eylül 2012 Ana gündem: Terörü yok etmek
    • 12 Eylül 2012 Gültan Kışanak kaçırılsa...
    • 11 Eylül 2012 AK Parti formatının önemi
    • 9 Eylül 2012 Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz
    • 7 Eylül 2012 ''Akil adam'' enstrümanı
    • 28 Ağustos 2012 MGK ne yapacak?
    • 26 Ağustos 2012 Düşme, düşersen üzerine çullanırlar
    • 19 Ağustos 2012 Bayram nostaljisi
    • 14 Ağustos 2012 Aygün ve bölgenin çıplak gerçeği
    • 12 Ağustos 2012 115 asker ölseydi...
    • 9 Ağustos 2012 ''Güvenlikçi politika''
    • 7 Ağustos 2012 Şemdinlili bir ananın Karayılan'a mektubu
    • 2 Ağustos 2012 ''Daha büyük harita''
    • 27 Temmuz 2012 Ortak mutluluğu planlamak
    • 26 Temmuz 2012 Ortadoğu'da ne oluyor?
    • 24 Temmuz 2012 Bölgesel Kürt yapılanması
    • 19 Temmuz 2012 Erdoğan'ın kurgusu ne?
    • 18 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu için son raunt
    • 27 Haziran 2012 Türkiye sınanıyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,072 µs