En Sıcak Konular

Nasuhi Güngör


Nasuhi Güngör
0 0 0000

Irak’ta sıcak dönem



Irak Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık Haşimi hakkında Interpol tarafından yakalama kararı çıkarılması, Erbil ve Bağdat arasında yaşanan gerginliğin, Kerkük üzerinden iyiden iyiye tırmanması, dikkatleri bir kez daha bölgeye çevirdi.

Irak Başbakanı Nuri Maliki, kısa bir süre önce bakanlar kurulu toplantısı yapmak üzere Kerkük’e gelmek istemiş, ancak özellikle bölgesel yönetim ve Mesut Barzani’nin tepkisi üzerine programını ertelemişti. Maliki, ertelediği Kerkük programını önceki gün gerçekleştirdi ve binlerce askerin ve ağır silahların gölgesinde bakanlar kurulu toplantısı yaptı.

İlginç olan bu toplantıya sadece Arap kökenli bakanlar ve Türkmen bakan Turan Müftü katıldı. Kabinenin Kürt üyeleri ise toplantıyı protesto ettiler.

Hazır konu Türkmenlere gelmişken, toplantıya katılan ve Irak Türkmen Cephesi üyesi olan Turan Müftü ile ilgili bir iki not aktaralım. Öncelikle Maliki’nin yanında tavır alarak toplantıya katılması, cephenin Türkiye ile ilişkilerini dikkate aldığımızda hayli tuhaf. Gerçi bölgeden haber aldığım kaynaklar, ‘Turan Müftü’nün bu tavrının şaşırtıcı olmadığını, yaklaşık iki hafta önce Musul’u ziyaret ettiğinde cepheye uğramadan Maliki’nin özel operasyon biriminde misafir olduğunu’ aktardılar.

***
 
Bugün yaşananlara baktığımızda, Ankara’nın Irak konusunda izlediği politikanın, ne kadar yerinde olduğunu takdir etmek gerekiyor. Irak’taki tüm siyasi aktörlerin sistem içinde kalmasını ve seçimlere katılmasını ısrarla isteyen Türkiye, bu anlayış doğrultusunda Irakıyye listesini oluşturdu. Belki en önemli sorun listenin başında Iyad Allavi gibi bir ismin bulunmasıydı. Ama buna rağmen söz konusu liste seçimlerden birinci çıktı. Ancak hükümet kuracak çoğunluğu elde edemediği için iktidar denkleminin dışında kaldı.

Kuşkusuz Irak gibi bir ülkede iktidarın dışında kalan bir yapıyı ayakta tutmak kolay değil. Nitekim Irakıyye listesi de zaman içinde bazı çözülmelerle karşı karşıya kaldı. Bunda hem Maliki’nin, hem de bazı bölgesel aktörlerin önemli rolü oldu.

Ancak şu anda yaşanan krizin, çok daha derin olduğunu görmekte yarar var. Irak Başbakanı Kerkük’e, silahların, havada uçan helikopterlerin gölgesinde girebiliyorsa zaten işler rayından çıkmış demektir. Öte yandan Bölgesel Kürt yönetiminin lideri Mesut Barzani’nin de bu saatten sonra işi alttan almaya niyeti yok. Hatta neredeyse ‘inceldiği yerden kopsun’ havasındalar.

İnceldiği yerden kopar mı sorusunun cevabı, öncelikle iki büyük bölge ülkesinin parantezinde aranmalı. İran; Maliki hükümeti ve Şiiler üzerinden elde ettiği nüfuzu elbette kolayca bırakmayacaktır. Bununla beraber çok güçlü ve Saddamlaşmış bir Maliki’yle Irak’ın tek parça kalamayacağını da çok iyi biliyorlar.
 
Türkiye, bir yandan kendi güvenlik krizinin bir parçası olan Kuzey Irak’la ilgili ilişkileri sıcak tutarken, bir yandan da Sünni Araplar üzerinden kendisine yapılan hamlelere karşılık vermeye çalışıyor. Bu arada Irak Şiilerinin daha ‘akil’ isimleriyle temaslarını devam ettirerek, muhtemel bir yeni iktidar dengesinde etki alanları oluşturmak istiyor.

Ankara-Bağdat-Erbil-Tahran dörtgeninde devam eden bu sürecin, karşımıza bölünmüş bir Irak mı, yoksa çatışmaları daha da derinleşen bir yeni iç savaşı mı getireceğini, herkes kendi bulunduğu cepheden izliyor.

Bu tartışmaların tam ortasında Kerkük krizi duruyor ve eğer Ankara bu konuda Erbil’i de yanına alarak bir çözüm üretmeyi başarabilirse, önemli bir hamle yapmış olacak. Maliki’nin binlerce silahlı adamıyla ‘Kerkük’te ben de varım’ demesi boşuna değil ve bir anlamda erken hamle yaparak Türkiye’nin önünü kesmeye çalışıyor.
 
Zor ve hayli sıcak bir dönem bekliyor Irak’ı ve elbette Türkiye’yi, İran’ı. Uluslararası aktörleri saymaya ise yerim kalmadı.

star


Bu yazı 1,406 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Nisan 2013 Kraliyet patron, biz taşeron muyuz?
    • 27 Eylül 2012 Ordu neden değişmek zorunda
    • 21 Eylül 2012 Eylül ayının kara listesi
    • 14 Eylül 2012 Yeni Türkiye ve yeni ekonomik model
    • 13 Eylül 2012 Libya saldırısı ve Türkiye’nin kodları
    • 3 Eylül 2012 Türkiye’nin yalnızlığı ve Mısır
    • 30 Ağustos 2012 Ankara-Paris rekabeti
    • 24 Ağustos 2012 İstihbarat zaafı var mı?
    • 23 Ağustos 2012 BDP niçin çıldırdı?
    • 17 Ağustos 2012 Fırsat treni telaşı
    • 16 Ağustos 2012 Yola nasıl devam edeceğiz?
    • 10 Ağustos 2012 ‘Gergin Barış’ın sonu mu?
    • 6 Ağustos 2012 PKK’nın intiharı
    • 27 Temmuz 2012 Henüz vakit varken
    • 20 Temmuz 2012 Suriye sorunu ve Türkiye’nin özgüveni
    • 19 Temmuz 2012 Şam’daki patlama ve Moskova’daki Türkiye
    • 28 Haziran 2012 Türkiye itibar mı kaybediyor?
    • 22 Haziran 2012 Mısır, Suriye ve derin iktidarlar
    • 21 Haziran 2012 Müzakere akıldır, güçtür
    • 14 Haziran 2012 Beka endişesinin dayanılmaz cazibesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,394 µs