En Sıcak Konular

Ali Bayramoğlu


Ali Bayramoğlu
0 0 0000

Yeni Türkiye'nin doğum belgesi...



Seçimler öncesi ülkenin en önemli beklentisi, yeni ve sivil bir anayasaydı. Bu beklenti sürüyor. Sürüyor zira, yeni anayasa, Türkiye'nin yıllardır ihtiyaç duyduğu, dindarları, laikleri, Türkleri, Kürtleri yeni toplumsal ve siyasal ortak paydalar etrafında cem edecek bir toplumsal mutabakata tekabül ediyor. Malum "anayasa süreci" istenilen şekil ve hızda ilerlemedi. Seçim sonrası "Kürt meselesi ve şiddet ilişkisi"nin ülkeyi kuşatması, hemen her konuda güvenlik fikrinin siyasete galebe çalması, Suriye meselesi, MİT krizi, hukuk ve hak gasbı sorunları, anayasa meselesini geriye itti. Yeni bir toplumsal mutabakat önce tartışmayı, konuşmayı ve uzlaşmayı gerektirir. Türkiye'de anayasa meselesi ne yazık ki "tartışma ve siyaset yokluğu", hatta "boşluğu" içinde yol almaya çalışıyor. Mecliste partiler arası kurulan "Uzlaşma Komisyonu" da bu nedenle fazla ses getirmedi. Evet, tren ağır ilerliyor... Ama tümüyle durmuş değil... Nitekim "Uzlaşma Komisyonu" çalışmalarının ilk safhasını, veri ve görüşlerin toplanma aşamasını bitirdi. Şimdi uzmanların katılımıyla, daha doğrusu teknik desteğiyle yazım aşaması başlıyor. Bu her şeye rağmen önemlidir... Beklenen o ki, partiler arası bu heyet önce anlaşabileceği konuları ele alacak ve bağlayacak. Muhtemelen ilk el atılacak konu üzerinde büyük fikir ayrılığı olmayan "temel ve hak özgürlükler" konusu olacak. Komisyonun niyeti hızla yol almak, yaz ortasına kadar çalışmaları tamamlamak... Ancak kabul etmek gerekir ki, yol almak bundan böyle kolay değil. Vatandaşlık, laiklik, değişmez maddeler, ana dil meselesi gibi pek çok çetrefil sorun komisyonun önünde duruyor ve bu konuda siyasi partiler arasında türlü nedenlerle farklılıklar bulunuyor. Kaldı ki tek sorun bu da değil... Yeni toplumsal mutabakatı ilgilendiren bu tür konular da, toplumsal ve siyasal bir tartışma süreci olmadan yol almak pratik olarak zor ve sağlıklı değil. Şöyle söyleyelim: Türkiye'nin asıl meselesi, yeni bir toplumsal sözleşme yapmaktır. Bu ise ancak toplumsal ve siyasi aktörlerin karşılaşması ve tartışmasıyla mümkündür. Peki Türkiye siyasi ve toplumsal güçleriyle bunu yapabilecek mi, önündeki bu fırsatı kullanabilecek miı İçinde bulunduğumuz koşullara bakarak bu soruya "olumlu" yanıt vermek kolay değil. Söyledik, toplumsal tartışma sağlıklı bir şekilde yapılmazsa uzlaşma komisyonunun zaten zor olana uzlaşması tam bir hayal olur. Ardından elimizde siyasi güçler itişmesi, pazarlığı, dayatması kalır. Ortaya ya çapı düşük bir anayasa çıkar ya da anayasa projesi rafa kalkar... Ve siyaset, değişim, kurumlaşma kaosu sürer... Gelişmelerin bu istikamette olmaması için herkese sorumluluk düşüyor... Çatışmayı siyaset dili olarak kullanan BDP'ye, ataerkil siyaset tarzını henüz aşmamış olan AK Parti'ye, eski rejim ve düzenin tortularıyla hesaplaşmayı daha becerememiş olan CHP'ye, korku siyasetinin dışına çıkamamış olan MHP'ye... Daha da öte... Bir toplumsal ve siyasal tartışmayı teşvik etmesi ve kuşatması, hatta gündeme oturma becerisi göstermesi gereken basına da büyük iş düşüyor. Türkiye bu fırsatı kullanmasını bilmelidir... AK Parti'nin Genel Başkan Yardımcılarından Ömer Çelik, dün, yaptığımız görüşmede, bu olumsuz görüntüye rağmen umutlu konuşuyor, olması gerekenin altını çiziyordu. "Önemli olan önce bir seçim yapmak. Ne hazırlayacağızı Eski Türkiye'nin son anayasasını mı yoksa yeni Türkiye'nin ilk anayasını mıı Seçimimiz kesinlikle ikincisi olmalı. Yeni anayasa yeni Türkiye'nin doğum belgesi olmalıdır. Böyle bakınca önemli olan bir anayasa metni yazmak değildir, tartışmak ve uzlaşmaktır. Metin bu uzlaşmanın sonucu olmalıdır..." Çelik'e katılmamak mümkün değil... Umarız gelişmeler bu istimakette olur.

yenişafak

Bu yazı 1,234 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Eylül 2012 Sorgulama vakti...
    • 28 Ağustos 2012 Kürt sorununda yeni safha...
    • 25 Ağustos 2012 Kürtlerin şiddeti...
    • 30 Haziran 2012 Anter'in katili yaşlanmış mı?
    • 12 Mayıs 2012 Solun şiddetle hesaplaşması
    • 3 Mayıs 2012 Yeni Türkiye'nin doğum belgesi...
    • 21 Şubat 2012 Dink davası ''sil baştan''...
    • 18 Ocak 2012 İkinci cinayet zamanı
    • 17 Ocak 2012 Hrant'a sözüm var...
    • 21 Aralık 2011 Soykırım ve yasa
    • 3 Aralık 2011 Dönme dolap...
    • 30 Eylül 2011 Yazıcıoğlu ve jandarma...
    • 8 Eylül 2011 Aydının şiddetle sınavı...
    • 1 Ağustos 2011 İstifaların anlamı ve yarını: Pek iyi...
    • 28 Temmuz 2011 Parlamentoda bir terörist...
    • 5 Temmuz 2011 Futbolda temizlik, ülkede temizliktir
    • 10 Haziran 2011 Yeni CHP ha! Hadi oradan...
    • 24 Mayıs 2011 MHP'de yaşananlar ve perde arkası
    • 19 Mayıs 2011 Askere ''leş'' toplatmayan generaller iş başında
    • 19 Nisan 2011 Militarist-ulusalcı batak...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,972 µs