Mahmut Övür
0 0 0000
Siyasette, idamı göze almak
Türkiye'nin darbeler tarihinde, 27 Nisan e-muhtırası'nın özel bir yeri var.
Nedeniyse, muhtıraya sivil iktidarın cevap vermesiydi. Bu yüzden 27 Nisan e-muhtırası bu ülkedeki darbe geleneğinin kırılma noktası oldu.
İşte o kırılma noktasına giden süreci pazar günü AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Kanaltürk televizyonunda Faruk Mercan'ın sunduğu Ankara'nın Nabzı programda anlattı.
Taraf'tan Yıldıray Oğur, Posta'dan Candaş Tolga Işık'la birlikte sorularımızı cevaplayan Çelik, "muhtıra"yla karşı karşıya kalmış bir siyasi ekibin o geceki ruh halini aktardı.
Askerlerin internete "test" etmek için bildiriyi koyduklarını söyleyen Çelik, asıl amacı şöyle açıklıyordu:
"Bu bir testti. Birkaç yılda daha kötü bir darbeye gidecek yolu açacaklardı."
O geceyi iyi hatırlıyorum. O günlerde askerlerin hazırlık içinde olduğunu bilen biri olarak en çok merak ettiğim, siyasilerin takınacağı tavırdı.
Çelik o geceyi anlatırken, aslında Türkiye'nin ne kadar değiştiğini de anlatıyordu. Muhtıra verileceğine ilişkin ilk haberi bir gazeteciden öğrenen Çelik, hemen iyi istihbarat alan güvendiği bir isme bu bilgiyi doğrulatıyor sonra da Başbakan Erdoğan'ı arıyordu.
Peki, muhtıra haberini öğrenen Başbakan ne tepki vermişti? Çelik şöyle diyordu: "Başbakan kararlılığını göstermek için 'hemen başbakanlığa gidelim' dedi... Ama bunun muhtırayı çok ciddiye almak olacağı düşüncesiyle vazgeçildi."
O gece sabah 06.00'ya kadar Dışişleri konutunda şimdiki Cumhurbaşkanı Gül, Meclis Başkanı Çiçek, Abdülkadir Aksu, Ömer Çelik, Ali Babacan ve Hüseyin Çelik bir araya geliyor ve "Askerlere nasıl cevap verilmeli" toplantısı yapıyorlardı. Çelik, o toplantıya ilgisizliği ise şöyle açıklıyordu:
"Dışişleri konutuna arabalar girip çıkıyor, toplantı sürüyor ama medya ilgilenmiyordu. Ankara darbeyi satın almıştı."
Muhtıraya sivil cevabın hazırlanmasındaki dönüm noktasını ise şu sözlerle aktarıyordu: "Askerler, cevap vermeyip sineye çekeceğimizi düşündü. Öyle olsaydı arkası daha beter olurdu. O gece Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül çok kararlıydı. Bu işin sonu idama da gitse bildiriye karşı direnecek, geri adım atmayacakları kararı vermişlerdi."
Çelik, darbelerin Türkiye'ye nasıl zarar verdiğini ise şöyle anlatıyordu:
"Darbeler üç alanda ülkeyi ciddi geri götürdü. Siyasi, ekonomik ve dış ilişkiler. Darbe dönemlerinde ülkenin kaybı, İstiklal Savaşı'ndan çoktur."
Bu mücadelede muhtıraya karşı çıkan "demokrat yazar"ların hakkını da teslim eden Çelik şöyle diyordu: "Onların çok ciddi katkısı oldu..."
Kılıçdaroğlu kimi işaret etti?
CHP İstanbul bugünlerde hareketli. İki hafta sonra yeni il başkanını belirleyecek kongre var. Sık sık il başkanı değiştiği için eleştirilen CHP, bu kez daha "sakin ve kavgasız" bir kongreye gitmek istiyor.
Peki, bu mümkün mü? Kimse bunun garantisini veremez ama sonucu Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun kararlılığı belirleyecek.
Dün İstanbul Meridyen Otel'de Kılıçdaroğlu, İstanbul'un ilçe başkanlarıyla bir araya geldi. Kulisler nefesini tutmuş toplantıdan çıkacak haberi bekliyordu. Kılıçdaroğlu'na CHP Küçükçekmece İlçe Başkanı Kemal Çebi soruyor:
"Sayın genel başkanım, mevcut il başkanına 34 ilçe başkanının desteğini önemsiyor musunuz?"
Cevap: "Çok önemsiyorum. Birlik ve beraberliğe önem veriyorum. Sizin birlik ve beraberlik içinde olmanız partiyi güçlendirir."
Bu cevap, mevcut İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı için bir işaret olarak yorumlanıyor.
Görünen o ki, birçok kişi muhalefet etse de mevcut il başkanı Salıcı şanslı görünüyor. Kılıçdaroğlu, Ankara'ya dönerken örgütten sorumlu genel başkan yardımcısı Nihat Matkap'a şöyle diyordu: "İstanbul'da kalın. İlçe başkanlarıyla tek tek konuşun..."
Ankara'ya gitmek zorunda olduğunu söyleyen Matkap'ın cevabı "Yarın 07.00 uçağıyla 1 Mayıs için İstanbul'a döneceğim" oldu.
Matkap'ın İstanbul'da izleyeceği rota, il başkanının kim olacağını netleştirecek.
sabah
Bu yazı 1,292 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Eylül 2012
AK Parti kongresi ve Barzani
-
28 Eylül 2012
AK Partili Babuşçu iddialı: Yüzde 55
-
23 Eylül 2012
CHP'nin 'Balyoz' ikilemi
-
20 Eylül 2012
Otobüste 200 er
-
18 Eylül 2012
CHP günahlarından arınıyor
-
11 Eylül 2012
CHP hâlâ derdini anlatamıyorsa
-
1 Eylül 2012
Ya silah ya siyaset
-
30 Ağustos 2012
CHP neden Kürt raporu yazamıyor?
-
19 Ağustos 2012
Barışı kirletmemek lazım
-
14 Ağustos 2012
Aygün'ün kaçırılmasında garip sorular
-
10 Ağustos 2012
Diyarbakır'dan Şemdinli'ye bakmak
-
24 Temmuz 2012
Üç CHP'li anlaşamıyorsa...
-
19 Temmuz 2012
CHP'de 'maymuncuk liste' savaşı
-
18 Temmuz 2012
CHP, zamanın ruhunu yakalar mı?
-
17 Temmuz 2012
CHP kurultayı gölgede mi kaldı?
-
8 Temmuz 2012
Siyasetin yeni aktörleri
-
6 Temmuz 2012
CHP'de kurultay pazarlamacıları
-
3 Temmuz 2012
Zana'nın demokratik yolu
-
24 Haziran 2012
Uçak düşürme bir tuzak mı?
-
19 Haziran 2012
Gülen'in kararı neyin sinyali?
Yorumlar
+ Yorum Ekle