Emre Aköz
0 0 0000
27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
Yine bir cuma günüydü. Tam beş yıl önce, 27 Nisan 2007 gecesi, 23.30 sularında, Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde, elektronik muhtıra adı verilecek bir uyarı metni yayınlanmıştı. (Metin ancak 4 yıl 4 ay sonra siteden kaldırıldı.)
Dönemin GK başkanı Org. Yaşar Büyükanıt daha sonra o metni kendisinin yazdığını söyledi. Ancak bunun doğru olmadığı, Ergenekoncuların yazıp, onun eline tutuşturduğu da iddia edildi.
27 Nisan, benim mim koyduğum olaylardandır. Olay açık, berrak, net. Askeriye iki ciddi suç birden işledi o metini yayınlayarak:
1) Siyasete ve 2) Anayasa Mahkemesi'ne müdahale etti. Bakalım bunların hesabı sorulacak mı?
Yoksa üstü örtülerek, "4 Mayıs 2007 günü Dolmabahçe'de yapılan görüşmede, Başbakan Erdoğan ile GK Başkanı Büyükanıt anlaştı" diyenler haklı mı çıkacak?
CHP hiç 'komünist' olmadı
Tek Parti (1923-1946) döneminde bazı camilerin satılması hararetli biçimde tartışılıyor. Önce şunu apaçık görelim: Kemalistler elbette dinden rahatsızdı. Bu rahatsızlığın birkaç sebebi vardı... Hâlâ da var:
Aydınlanma felsefesinin çocukları olarak, dini, "bilim dışı, bilim karşıtı, bilime düşman" olarak görüyorlardı.
Aslında dinin hiç olmamasını tercih ederlerdi. Ama bu mümkün değildi. Bilhassa kara savaşı deneyine sahip olan Kemalistler, dindar Anadolu gençlerinin "Allah! Allah!" diyerek nasıl korkusuzca ölüme atıldığını yaşayarak görmüşlerdi. Bu imkândan vazgeçmek işlerine gelmiyordu.
Dolayısıyla dini yok etmeyi değil, Diyanet İşleri kurumu aracılığıyla kontrol altına almayı tercih ettiler.
Kemalistlerin en büyük korkusu, dindarların, ulusalcılıktan farklı bir meşruiyet alanı yaratma kapasitesiydi. Çünkü solculuk ve ırkçılık dışındaki muhalefet, dini değer ve kavramlardan besleniyordu.
Bu yüzden muhalefete karşı laikliği ve irtica suçlamasını kullandılar. "Parti mi kurdun? Laikliğe aykırı, kapattım", "Derginde yobazlık yapıyorsun, kapattım."
Ben burada özetin, özetini yapıyorum. Aslında Kemalistlerin dinle ilişkisi gayet ilginçtir.
Mesela bir ara, "Galiba biz Müslüman olduğumuz için geri kaldık" demiş ve Hıristiyanlıktan esinlenerek, camilere namazın sıralara oturarak kılındığı bir düzen kurmayı düşünmüşlerdi.
Sovyet ateizmi
Cami satma olayına gelirsek: Kemalistler, 1789 Fransız Devrimi ya da 1917 Sovyet Devrimi sonrasında karşılaştığımız türden bir din düşmanı olmadı. (Oralarda kiliseler ahıra çevrildi ya da yıkıldı... Ateizm, Sovyetlerin resmi politikasıydı.)
Kemalistler daima dindarlardan çekindiler. Denetlemek için ellerinden geleni yaptılar. Ancak yukarıda saydığım nedenlerden dolayı topyekûn bir "ezme, yok etme, silme" hareketine girişmediler. (Örneğin isteselerdi Said Nursi'yi öldürebilirlerdi.)
Camilerin satılması, araştırma ve tartışma açısından ilginç bir konu ama baskın bir olay değil. Siyasi polemik meselesi olması tabii ki gayet normal; CHP'ye karşı etkili bir koz. Ama "tarihimizdeki yeri" bence önemsiz...
sabah
Bu yazı 1,378 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
23 Ağustos 2012
Yeni Anteplere dikkat!
-
28 Haziran 2012
Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
-
21 Haziran 2012
Bunlar bizi kandırıyor
-
23 Mayıs 2012
Tek emperyalist ABD mi?
-
15 Mayıs 2012
Silivri izlenimleri (1)
-
10 Mayıs 2012
Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
-
6 Mayıs 2012
Aşk olmadan meşk olur mu?
-
3 Mayıs 2012
Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
-
27 Nisan 2012
27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
-
24 Nisan 2012
Stalinci olmak suç mu, değil mi?
-
3 Nisan 2012
PKK'nın vesayet aracı KCK
-
16 Mart 2012
Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
-
9 Mart 2012
Hani kadınları eve kapatacaklardı?
-
22 Şubat 2012
Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
-
16 Şubat 2012
Krizler bitmeyecek
-
14 Şubat 2012
O ajanlara bir de böyle bakın
-
10 Şubat 2012
2014 kavgası
-
8 Şubat 2012
Kemalistler ve İsrail lobisi
-
5 Şubat 2012
Müsamere kardeşliği
-
25 Ocak 2012
Kemalistlerin baba kompleksi
Yorumlar
+ Yorum Ekle