Erdal Şafak
0 0 0000
Demokrasiyi taçlandırmak
Geçmişiyle yüzleşmeyen toplumlar geleceğe yönelemez. Çünkü geçmişin acıları, yaraları, sorulmamış hesapları, bir pranga gibi geleceğe yürüyüşünü engeller.
Türkiye geçmişinde darbeler olan tek ülke değil. Ama demokrasiyi askıya almış darbecilerden bugüne kadar hesap sormayan tek ülke. Umarım bugün başlayacak tarihi davayla bu ayıptan kurtulacak.
Evet, Türkiye gibi birçok ülke darbe yaşadı. Komşumuz Yunanistan'dan "Condor Operasyonu"nun hedef aldığı Latin Amerika ülkelerine kadar. Ama gün geldi, hepsi de darbecileri mahkeme önüne çıkardı.
Yunanistan'da 21 Nisan 1967'de yönetime el koyan "Albaylar Cuntası"nın üyeleri Yorgo Papadopulos, Nikola Makarezos ve Stilyanos Pattakos,Türkiye'nin Kıbrıs Barış Harekâtı'nın sonucu olarak cuntanın devrilmesinden sonra 1975'te yargılandılar. Üçü de "Vatana ihanet"ten ölüm cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı Konstantin Karamanlis cezalarını ömür boyu hapse çevirdi. 1990'a kadar cezaevinde kaldılar. Bugün sadece biri hayatta: 98 yaşındaki Pattakos.
Polonya, "Dayanışma" hareketini ve lideri Lech Walesa'yı susturmak için 13 Aralık 1981'de sıkıyönetim ilan eden General Wojciech Jaruzelski'yi, Doğu blokunun çökmesinden sonra yargıladı. 8 yıla kadar hapis istemiyle. İleri yaşı nedeniyle (90 yaşında) cezaevine konulmadı.
Küba'nın komünist virüsünün sıçramasını önlemek için CIA'nın hazırladığı "Condor Operasyonu" ile 1960'larda ve 1970'lerde birçok Latin Amerika ülkesinde peş peşe darbeler oldu.
Şili'de General Augusto Pinochet...
Paraguay'da General Alfredo Stroessner...
Arjantin'de General Jorge Raphael Videla...
Uruguay'da General Juan Maria Bordaberry...
Bolivya'da General Hugo Banzer...
Brezilya'da General Ernesto Geisel...
Hepsi de demokratik rejimleri ortadan kaldırıp askeri diktatörlükler getirdiler. Hepsi de komünizmle mücadele adına ABD tarafından desteklendiler. ABD hepsini desteklemekle kalmadı, kol kanat da gerdi, istihbarattan silaha kadar her türlü yardımı da yaptı.
Ama gün geldi Sovyetler Birliği dağıldı, Doğu bloku Batılılaştı ve Latin Amerika'yı komünizm tehlikesine karşı koruyan diktatörlere artık ihtiyaç kalmadı.
Şili'den Arjantin'e kadar tüm diktatörlüklerde şahlar birer birer devrildi. Demokrasiye geçildi.
Ve hesap verme vakti geldi.
Augusto Pinochet, Alfredo Stroessner, Jorge Raphael Videla, Juan Maria Bordaberry, Hugo Banzer. Hepsi yargı önüne çıkarıldılar. Kimisi gıyaben, kimisi vicahen..
Bir tek Brezilya, General Ernesto Geisel'den hesap sormadı. Onun darbesi çok eskilere, 1964'e dayandığı için. Ama Luiz Inacio Lula da Silva 2003'te devlet başkanlığına gelince askeri rejimin kurbanlarının yaralarını sarmak için "Gerçeklerle Yüzleşme Komisyonu" kurdu.
Evet, Yunanistan'dan Paraguay'a kadar tüm "Kader dostlarımız", darbecilerini yargılayıp "Karanlık yıllar"ın defterini kapattılar. Demokrasilerini taçlandırdılar. Şimdi sıra bizde...
sabah
Bu yazı 1,267 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
31 Temmuz 2012
Körfez'e büyüteç
-
22 Temmuz 2012
Tarih yolları kesiştirince...
-
4 Nisan 2012
Demokrasiyi taçlandırmak
-
1 Nisan 2012
Suriye aktörleri
-
4 Mart 2012
Fıkra gibi
-
1 Şubat 2012
Konsey'i beklerken
-
16 Ekim 2011
1961 Ekim'i
-
26 Eylül 2011
New York'tan dönüş gündemi
-
20 Ağustos 2011
Şam'la satranç
-
12 Ocak 2011
Aslında biz bize yeteriz
-
8 Ocak 2011
Referandum
-
26 Aralık 2010
Krizin öbür yüzü
-
27 Kasım 2010
Senede bir gün
-
18 Kasım 2010
Savaş Lordu
-
16 Kasım 2010
Beşik sallanıyor
-
9 Ekim 2010
Sri Lanka modeli
-
26 Eylül 2010
Dolmabahçe'de medyatik kahvaltı
-
28 Ağustos 2010
BDP'lilerin söylemleri
-
30 Haziran 2010
Ortaklık
-
15 Mayıs 2010
Atina'dan
Yorumlar
+ Yorum Ekle