Bilal Kemikli
0 0 0000
Rumelili Yunus
Yunus Emre, dili ilmik ilmik işlemiş. İşlemek ne kelime, adeta dil olmuş, mücessem bir dil; Duruşu, bakışı ve dokunuşuyla gönülden gönüle akan bir ark olmuş, şehirden şehre giden bir yol olmuş. Yunusca söyleyiş böylece zuhur etmiştir… Sade, ama derinlikli. Kendine has musikisiyle yürekleri titreten sade ve derinlikli ses.
İşte bu ses, Anadolu’nun mayasıdır… Bizi biz yapan öz, o seste gizli. Bu ses zaman içinde öylesine büyümüş ki, Anadolu’da on sekiz farklı yerde yankı yapmış. Sadece Anadolu’da mı? Hayır, yukarı illere, can Azerbaycan’a çıkmış. Hani Bahtiyar Vahapzâde’ni dediği gibi: “Bir yerde ölüp, bes, niye min yerde mezarı?”
Evet, bir yerde ölüp bin yerde anılan… Öyledir; zira o söz mülkünün sultanıdır. Yine Vahabzâde’nin deyişiyle, “varlık sesidir.” Gerçekten de Yunus, varlığın sesidir… O sesi Türk dilinin ulaştığı her yerde duymak mümkündür: Anadolu’dan Azerbaycan’a oradan Rumeli’ye… Yunus, bu milletin tercümanı.
Geçtiğimiz günlerde bu “varlık sesi”nin izinde söze hükmeden bir gönül adamını, Bursalı Aşık Yunus’u ziyaret etmiş, oradaki hali tasvir etmiştik. Biz, her ne kadar Bursalı Aşık Yunus için yola çıksak da, dönüş yolumuzda bir başka Yunus’un eşiğine daha varmıştık: Rumelili Yunus… Üsküplü Yunus.
Biraz evraklar arasında yolculuk yaptım. Gördüm ki, o Rumelili Yunus, sürgünde Magosa’da sırlanan meşhur Atpazarî Osman Efendi’nin meclisinde yetişen canlardan biridir. Malum Bursalı İsmail Hakkı da bu kâmil insanın huzurunda sükûna ermişti.Bu demek oluyor ki, Rumelili Yunus, mana dilinde Bursalı İsmail Hakkı’nın kardeşi oluyor.
Sözü fazla uzatmayalım… Bizi Rumelili Yunus’un eşiğine götüren aslen Rumeli göçmeni olan Bursalı bıçakçı dostumuz, o günden beri ara ara bu Yunus’umuzun nutk-ı şeriflerinden lütfedip gönderiyorlar. Onlardan birini, Yunusca söyleyişe tanıklık eden güzel bir ilahiyi sizlere takdim etmek isterim. Kim bilir daha nice inciler çıkar.
Rumelili Âşık Yunus’tan
Ya Rabbena ya Rabbena
Meded eyle kıyamette
Vağfirlena zünûbena
Meded eyle kıyamette
Bu dünyada yokdur vefa
Buna gelen çeker cefa
Hakk’ın Habibi Mustafa
Yardım eyle kıyamette
Meded eyle kıyamette
Bahçelerde bülbül şakır
Binbir ismini okur
Ya Hazret-i Ebu Bekir
Yardım eyle kıyamette
Meded eyle kıyamette
Gökyüzünde şems ü kamer
Yeryüzünde nurla döner
Ya Hazret-i İmam Ömer
Yardım eyle kıyamette
Meded eyle kıyamette
Gökyüzünden indi Kur’an
Anı cem eyledi burhan
Ya Hazret-i İmam Osman
Yardım eyle kıyamette
Meded eyle kıyamette
Bu dünyada çokdur veli
Hepisi de Hakk’ın kulu
Ya Hazret-i İmam Ali
Yardım eyle kıyamette
Meded eyle kıyamette
Nefsin kapısını yapsın
Fenadan elini çeksin
Ya Hazret-i Hasan Hüseyin
Yardım eyle kıyamette
Meded eyle kıyamette
Âşık Yunus gafil yatma
Günah deryasına batma
Ya Hazret-i Ümmü’l-Fatma
Yardım eyle kıyamette
Meded eyle kıyamette
Bu yazı 2,807 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
11 Nisan 2016
Öğrencime Mektup
-
5 Şubat 2016
Sahici Büyük Kimdir?
-
24 Ocak 2016
Aşkın Yolcuğu'na Dair
-
1 Ocak 2016
Kar taneleri: Semada raks eden dervişler
-
21 Aralık 2015
Eksik Gören Eksiktir
-
10 Ağustos 2015
Çeşm-i Cihân'a Ağıt
-
9 Temmuz 2015
Tevazu: İnsan toprağını işlemek
-
28 Haziran 2015
Ses vermek?
-
24 Haziran 2015
Bu kitap neden yazıldı?
-
4 Haziran 2015
Muhalefeti mi seçeceğiz?
-
10 Mayıs 2015
Ruhuma Sükünet Veren Şehir
-
20 Nisan 2015
Sevgili kızım, beklemeyi bilmeliyiz
-
5 Nisan 2015
Bedhah tuzaklara karşı
-
9 Mart 2015
Bu iyi bir zamandır
-
12 Şubat 2015
Oğluma birkaç not
-
27 Ocak 2015
Öğüt Almak: Nasihatname geleneğimize dair
-
19 Ocak 2015
Son hadiselere ve tartışmalara dair
-
29 Ekim 2014
Dostun Bahçesinde Teferrüç Etmek
-
14 Ekim 2014
Camide buluşalım
-
9 Eylül 2014
Bir Gönül Köprüsü
Yorumlar
+ Yorum Ekle