En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!



Kürt sorununda silah ve şiddetin kullanım süresi çoktan doldu. Bu yolu zorlamaya devam etmek, PKK’nın kitle desteğini zayıflatır, PKK’yı marjinalleştirir. Daha çok kan ve gözyaşı akmasın deniyorsa, PKK silahların susması için bir an önce düğmeye basmalı, BDP de bu konuda inisiyatif kullanmalıdır.

Iraklı Kürt liderler Celal Talabani ve Mesut Barzani’yle ilk mülakatlarımı 1992 ve 1993’te yapmıştım.
Mesajları ortaktı.
Ankara’ya:
Biz Türkiye’yle iyi geçinmek istiyoruz.
PKK’ya:
Türkiye’yle ilişkilerimizi bozma, başımıza daha fazla bela olma!
Bu tavrın nedenleri açıktı.
Amerika, Saddam Hüseyin’e Kuzey Irak’ı yasaklamıştı. Adana’daki İncirlik Üssü’nde konuşlanmış  Çekiç Güç bir yandan Saddam’a karşı Kürtleri koruyor, diğer yandan Irak Kürdistan’ında bir ‘Kürt devleti’nin çekirdeği atılıyordu.
Amerika’nın Saddam ve Çekiç Güç dolayısıyla Türkiye’ye ihtiyacı vardı. Ama aynı zamanda Irak Kürtlerini kollamak zorundaydı.
Irak Kürtleri için de, ‘devletleşme yolu’nda adımlar atılırken, Türkiye’yle çatışmak en son isteyecekleri bir gelişmeydi.
Amerika ve Kürt liderler, bu nedenlerle PKK’ya “Otur oturduğun yerde, başımıza bela olma!” mesajını gönderiyor, baskı uyguluyorlardı.
1990’ların bu koşullarından yararlanan Türkiye ise Kuzey Irak’ta cirit atıyor, bazen Barzani peşmergelerinin de desteğini sağlayarak PKK’ya karşı sınır ötesi operasyonlar yapıyordu.
1990’lar böyle geçti denebilir.
Bugün Irak Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Talabani ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı olan Barzani’yle 1990’lar boyunca ne zaman konuşsam, yazılması kaydıyla Öcalan ve PKK’ya veryansın etmişler, yani Ankara’nın nabzına göre şerbet vermişler, öte yandan yazılmaması kaydıyla da, PKK’ya karşı yapabileceklerinin sınırına işaret ederek, Türkiye’nin atması gereken demokratik adımlar olduğunu her zaman hatırlatmışlardı.
2000’lerde de bu değişmedi.
Bugün de farklı değil.
1990’lara çok benziyor.
Amerika’nın Türkiye’ye yine ihtiyacı var. Washington açısından İran’da, Irak’ta, Suriye’de Türkiye’yle işbirliği hayati önem taşıyor. Başkan Obama bu yüzden olacak Başbakan Erdoğan’ı yere göğe koyamıyor.
Irak Kürt yönetimi de Türkiye’ye toz kondurmak istemiyor. Amerika’nın Irak’tan çekildiği, Bağdat’ın Şii Başbakanı Maliki’yle Kürtler arasındaki ilişkilerin gitgide kötüleştiği, Suriye’nin her geçen gün ‘iç savaş’a savrulduğu bir dönemde, Türkiye’yi kesinlikle karşısına almaktan yana değil Mesut Barzani...
Gelinen nokta yine 1990’ lardaki gibi. Iraklı Kürt liderlerin -tabii Amerika’nın da- PKK mesajı bu yüzden değişmiş değil:
Türkiye’yle başımı belaya sokma!
Bu açıdan dünkü Milliyet’te Namık Durukan’ın “PKK için Barzani devrede” başlığını taşıyan haberindeki şu satırlar ilginçti:
“Mesut Barzani’nin başkanlığında Erbil’de gerçekleştirilmesi beklenen Kürt konferansında, Kürt siyasi hareketlerinin PKK’ya ‘Silah bırak, siyasi çözüme gel!’ çağrısı yapacağı öğrenildi.”
Konferans yapılsa da, yapılmasa da, PKK’ya yönelik bu yoldaki baskıların önümüzdeki dönemde yoğunlaşacağı çok açık.
Bu çağrılarla birlikle her zamanki gibi Ankara’nın da Kürtler için ‘demokratikleşme çağrıları’na muhatap olması yakın ihtimaldir.
Lafı daha fazla uzatmak gereksiz.
Diplomatik deyişle dış konjonktür, yani çevremizdeki koşullar PKK’nın lehine gelişmiyor.
Yalnız ‘dış konjonktür’ değil, zamanın ruhu da PKK’ya karşı.
Çünkü Kürt sorununda silah ve şiddetin kullanım süresi çoktan doldu. Silah ve şiddet yolunda inat etmek, bu yolu zorlamaya devam etmek, PKK’nın kitle desteğini zayıflatır, PKK’yı gitgide marjinalleştirir.
Daha çok kan ve gözyaşı akmasın isteniyorsa, PKK silahların susması için bir an önce düğmeye basmalı, bu konuda BDP de mutlaka inisiyatif kullanmalı, siyasal ağırlık yaratmalıdır.
Eğer gerçekten barış isteniyorsa, başka çare yok.

milliyet

Bu yazı 1,460 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    33,871 µs