Gülay Göktürk
0 0 0000
Eğitim hizmeti satın alınamaz mı?
Başbakan'ın Seul yolunda gazete genel yayın yönetmenlerine yaptığı açıklamalar, eğitim konusunu yine siyasetin baş gündem maddesi haline getireceğe benziyor.
Neyse ki bu defa din eğitimi ve imam hatipler odaklı bir tartışma yaşamayacağız.
Başbakan iki şey söylüyor: Bir: Üniversite giriş sınavlarını ve özel dershaneleri kaldıracağız. Eğitimde özel okullardan hizmet satın alacağız.
Hemen söyleyeyim ki, Başbakan'ın üniversite giriş sınavlarını nasıl kaldıracağını hiç mi hiç anlamadım. Bu vaadi daha önce başka partiler de yapmıştı, o zaman da anlamamıştım. Zira üniversite giriş sınavları öğrencilere eziyet olsun diye yapılmıyor. Arz ile talep arasındaki büyük uçurum yüzünden yapılıyor. Üniversitelerin toplam kontenjanları, üniversite müracaatlarının yüzde 10'unu ancak buluyorsa, yani talep edenlerin yüzde 90'ını elemek zorundaysanız, bu elemeyi genel bir sınav dışında nasıl yapacaksınız? Kaldı ki, üniversite kontenjanlarını arttırarak taleple eşitlemek gibi bir mucizeyi gerçekleştirseniz bile, yerleştirmeyi nasıl yapacaksınız?
Tıpkı özel hastaneden hizmet alır gibi
Erdoğan'ın açıkladığı ikinci projeyi ise gayet akıllıca buluyorum. Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması yüzünden acilen ortaya çıkacak olan okul, derslik ve öğretmen açığını gidermek için son derece pratik bir çözüm. Öyle ya, Sağlık Bakanlığı özel hastanelerden sağlık hizmeti satın alıyor da Eğitim Bakanlığı özel okullardan neden eğitim hizmeti satın almasın... Sonuç olarak o okullar da aynı bakanlığın kontrolü altında, aynı müfredatı uyguluyor ve yine bakanlık müfettişleri tarafından denetleniyor.
Aslında bu fikir daha 2003'te Hüseyin Çelik'in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde gündeme gelmiş ama muhalefet yüzünden hayata geçirilememişti. Projenin ana fikri şuydu: Türkiye'de eğitimde müthiş bir kaynak israfı var. Bir yanda, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin yetersizliği nedeniyle, gerekli yatırımlar yapılamadığından bakımsız kalan ve aşırı dolu devlet okulları var: 60-70 kişilik sınıflar; yakıtsızlıktan yanmayan kaloriferler; eksik öğretmen kadroları; kitapsız kütüphaneler; alet edevatsız laboratuvarlar...
Öte yanda da trilyonlarca para akıtılarak kurulmuş ama yüzde 40, yüzde 50 doluluk oranlarıyla öğretim yapan özel okullar... Yani bir tarafta öğrenci fazlası, bina, derslik, öğretmen açığı var; öbür tarafta ise son derece iyi tefriş edilmiş boş sınıflar, boş bekleyen laboratuvarlar, kitapları raflarda tozlanan kütüphaneler, dizi dizi sıralanmış bilgisayarlar, 15-20 kişilik sınıflara ders yapan maaşı zaten ödenmiş nitelikli öğretmenler... O zaman neden devlet, artan eğitim talebini karşılamak için kendisi yatırım yapacağına, özel sektörden hizmet satın almasın? Bu hem devlet için daha ucuz bir çözüm olur hem de özel sektör atıl kapasitesini kullanmış olur. Ayrıca bu yolla, devlet okullarındaki aşırı kalabalık sınıflar ve alt yapı yetersizlikleri nedeniyle özel okullardan daha düşük kaliteli eğitim alan birçok başarılı öğrenci de daha kaliteli eğitime kavuşur.
Proje nasıl hayata geçirilebilir?
Hükümetin henüz projenin ayrıntılarını planladığını sanmıyorum. Ama akla yakın olan uygulama, özel okulların her yıl için boş kapasitelerini belirleyip özel fiyat teklifleriyle birlikte bakanlığa müracaat etmeleri; bakanlığın da kendi okullarında yaptığı değerlendirme sınavları sonucu belirlediği belli sayıda başarılı öğrenciyi bedelini kendi ödeyerek özel okullarda okutmasıdır. Seçilen öğrenci, elbette ki o özel okulun diğer öğrencilerinde aradığı giriş koşullarını taşımak; bir giriş sınavı söz konusu ise o sınavı kazanmak zorunda olacaktır. Sonuçta, özel okullarda devletten aldığı bursla okuyan bir öğrenci kesimi çıkacaktır ortaya...
Aslında bu uygulama bir bakıma, devletin özel okulların en büyük müşterisi olması anlamına gelir. Tabii, eğitim alanının böyle "müşteri garantili" bir alan haline gelmesinin, sektörün cazibesini birden bire artıracağı ve bu alana doğru hızlı bir sermaye akışına neden olacağı da bellidir; bunun yan etkileri de...
Proje iyi, yeter ki bu defa da "Fetullahçıların okullarına öğrenci aktaracaklar" gerekçesiyle engellenmesin...
bugün
Bu yazı 1,352 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
28 Eylül 2012
Susmak için artık çok geç
-
24 Eylül 2012
Darbecilik mahkûm oldu
-
21 Eylül 2012
7 adımda çözüm planı
-
14 Eylül 2012
Libya
-
25 Ağustos 2012
Kürtler'i PKK'dan korumak
-
8 Ağustos 2012
Tehditle canlı kalkan olunur mu?
-
30 Temmuz 2012
Suriye Kürdistanı
-
2 Temmuz 2012
Zana kimi, neyi temsil ediyor?
-
18 Haziran 2012
Kılıçdaroğlu Bahçeli'nin arkasına saklanıyor
-
15 Haziran 2012
Olmayacak duaya amin
-
11 Haziran 2012
Oslo süreci yeniden mi?
-
8 Haziran 2012
Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesi
-
4 Haziran 2012
Ses kayıtları
-
30 Mayıs 2012
Parti kongreleri neden yapılır?
-
21 Mayıs 2012
Sivil bayramlar dönemi
-
11 Mayıs 2012
Yine mi?
-
9 Mayıs 2012
Solun resmi tarihi
-
25 Nisan 2012
Keşke CHP bölünse
-
11 Nisan 2012
Kafası karışık bir Demirtaş
-
9 Nisan 2012
Nizam-ı alem
Yorumlar
+ Yorum Ekle