En Sıcak Konular

Ardan Zentürk


Ardan Zentürk
0 0 0000

İran katliama katıldı!..



BEYRUT, LÜBNAN  

Biz hiç, parçalanmış kardeşinin ceset görüntülerini cep telefonunda taşıyan genç bir adamla karşılaştınız mı? Karşılaşmayın, ben karşılaştım. Cep telefonunun küçük ekranındaki görüntüden gözlerimi çevirdiğimde, karşımda, onun hüzün dolu gözleri... Ne intikam duygusu... Ne her an yakıp yıkmaya müsait ruh hali... Sadece hüzün...Aynı evde büyüdüğü kardeşinin görüntüsüne günde kaç kez bakıyor bilmem, ama anlattıkları korkunç!..

“İdlib’te ele geçirdiler kardeşimi. İşkence yapmışlar, bu arada bir kolu kopmuş... Öyle ne kadar yaşadı bilmiyoruz ama bedenindeki izlere bakılırsa işkence bir süre daha devam etmiş...”

Korkunç katliamın izleri...

24’te yayınlanan OLAY YERİ için iki hafta önce Hatay’daydık, orada, Boynuyoğun mülteci kampında Suriyeli mültecilerin korkunç öykülerini paylaştık... Suriye’de yaşanılan isyan ve devamında gelen katliamın Batı Asya’nın (Ortadoğu) en hassas ülkesi Lübnan’a yansıyan yüzünü araştırırken de o genç adamla buluşuyoruz...

Lübnan’ın Sünni kesiminde, kendilerine kucak açan insanların buldukları bir evde 7 aile, toplam 25 kişi, yaşam savaşı veriyorlar...

Çünkü, Lübnan, ülkede siyasi ve askeri ağırlığa sahip İran yanlısı Hizbullah nedeniyle topraklarını katliamdan kaçan insanlara açamıyor, çadır kentler kuramıyor, kaçabilenler ise ancak Sünni nüfusun yaşadığı bölgelerde can güvenliğini bulabiliyorlar.

“İdlib’ten askerlere rüşvet vererek çıkabildik, etrafı kuşatılmıştı. Sınırı normal yoldan değil, çok tehlikeli bir yerden geçtik, çünkü Hizbullah ele geçirdiği Suriyelileri hemen geri veriyor ve o insanlar da öldürülüyor...”

Bu sözlerin sahibi bir süre duruyor, düşünüyor ve anlatmaya devam ediyor: “8 bin Sünni’nin yaşadığı Kurin kasabasını bastılar. Askerler değil. Askerlerin korumasındaki eli silahlı, yüzleri maskeli siviller. 10 yaşın üstündeki herkesi öldürdüler. Kurin’den geriye hiçbir şey kalmadı. Aynı katliam ekibi İdlib’te, evleri yıkıldığı için sokakta kalmak zorunda olan insanları kurşun kullanmadan kestiler...”

Lübnan’ın sınırdaki Arsal kenti, Suriyeli kaçakların ilk durağı, yaralılar da buraya ulaşıyorlar. Kent Sünni nüfusa sahip ama hastanesinde bir ameliyathane bile yok. Yaralıları ameliyat olabilecekleri bir hastaneye taşıyabilmek için Hizbullah kontrolündeki bölgeden geçirmek gerek, imkansız...

İran ateşle oynuyor...

Soruyorum... “Kim bunlar, aralarında Suriyeli olmayanlar var mı?”

Cevabı çok net...”İran’dan geldiler. Lübnan’dan Hizbullah’tan geldiler... Suriyeli Beşar yanlılarıyla birleştiler... Asıl katliamı bunlar yapıyor...”

Anlatılanlar “korkunç oyunun” ipuçlarını veriyor...

İran, Beşar el-Esed’e yalnız siyasi ve askeri destek vermiyor, Lübnan üzerinden gönderdiği savaşçılar ile “katliama” da ortak oluyor!.. Görgü tanıklarının söyledikleri bu...

İbretlik katliam...

Ayaklanma bölgelerinde yaşanılan katliamın tek amacı var: Yönetim, ülke nüfusunun yüzde 75’ini oluşturan Sünni’lerin tamamını öldüreceğini tabii ki hesap etmiyor. Politikanın temelinde Sünniler’e ibretlik görüntü çıkarmak ve çoğunluğun toplu isyanının önünü kesmek...

Bu nedenle, komşu topraklardan vahşet öyküleri duyuyoruz.

Lübnan topun ağzında...

İran’ın ana stratejisi aslında İsrail ile süren bilek güreşine dayanıyor. Lübnan-İsrail sınırındaki Hizbullah’ın askeri varlığı İran için vazgeçilmez bir köprübaşı... Muhtemel bir sıcak hesaplaşmada Hizbullah’ın İsrail’e dönük saldırıları da Tahran’ın cephe stratejisinin ana noktasını oluşturuyor. Beşar el-Esed’in tarih sahnesinden çekilmesi, Hizbullah’ın yaşam damarının kesilmesi anlamına geliyor. Bu tür bir gelişmenin Lübnan’a taşıyacağı acı gerçek ise, bir kez daha bu ülkenin dini grupları arasında yaşanabilecek silahlı hesaplaşma oluyor...

Suriye’ye Hatay’dan bakmakla Bekaa’dan bakmak arasında ciddi fark var. Bekaa’dan baktığınızda ufukta sadece kanlı bir savaşın ateşini görüyorsunuz...

Türkiye-İran: Ufukta ne var?..

Kabul edelim: Su yüzüne tam olarak çıkmamış ve şu an için bizi güçlü şekilde etkilemiyor olsa da, Suriye zemininde İran ile bilek güreşi riskiyle karşı karşıyayız. Müslüman dünyasının iki köklü geleneklere sahip, Arap

olmayan güçlü devleti Suriye’de karşıt cephelerde yerleşmiş durumdalar. İran’ın “mezhep zeminli” stratejisini dış politikasının bu ölçüde merkezi yapması, kabul edelim, hepimiz için ciddi tehlike doğuruyor.

star

Bu yazı 1,105 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Eylül 2012 Bir garip Türkiye portresi
    • 27 Ağustos 2012 Ortadoğu’ya hoş bulduk!
    • 26 Temmuz 2012 Rusya-Suriye-Almanya Kimyasal silah
    • 23 Temmuz 2012 AB’nin ''gerçek'' yolu...
    • 7 Haziran 2012 Clinton ile buluşma ve terör
    • 30 Nisan 2012 Öldürülecekler listesi...
    • 5 Nisan 2012 Sürgündeki milletin acısı
    • 29 Mart 2012 Suriye-Lübnan: Her şey yeni başlıyor...
    • 26 Mart 2012 İran katliama katıldı!..
    • 19 Mart 2012 Türkler Arap öldüremez!..
    • 12 Mart 2012 Yarı-başkanlık sistemine doğru...
    • 1 Mart 2012 Esas mesaj ‘diaspora’ya
    • 30 Ocak 2012 SURİYE: Savaş yeni başlıyor...
    • 23 Ocak 2012 Sarkozy’nin işi bitti...
    • 5 Ocak 2012 İran’la dans
    • 29 Aralık 2011 2012: Savaş yılı
    • 8 Aralık 2011 İsrail’in Türkiye’ye ihtiyacı var
    • 5 Aralık 2011 Araplar ‘Türk modeli’ne soğuk!..
    • 28 Kasım 2011 ‘Felaket senaryosunu önlemeye çalışıyoruz...’
    • 17 Kasım 2011 SURİYE: Yüksek risk!..

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,205 µs