En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Ne kadar demokrasi?



"Reel ihtiyaçlar üzerine oturmayan demokratikleşme talebinin karşılığı olmaz" diyen Osman Can tamamıyla haklı. İlerlemenin anası ihtiyaçlardır. O zaman siyaset piyasasına talep olarak yansıyan daha fazla demokrasi ihtiyacının olması gerekir. Markar Esayan'ın demokratikleşme için "bu değerler bütünüyle ancak buraya kadar" diye verdiği karamsar hükme Osman Can, "100 yıllık militarizasyon ve milliyetçilik kirlenmesi"ni mazeret olarak ileri sürüyor. Peki, bu karamsarlık ve toplumun demokratikleşme kapasitesinin aşıldığı tezi gerçeklere uyuyor mu?


AK Parti hükümeti askerî vesayet düzenini, AB standartlarını alıp uygulayarak tasfiye etti. Evrensel standartlar açık olunca, kat edilen mesafeyi anlamak kolay; ve neden yerimizde saymaya başladığımızı sormak mantıklı. Ancak bu siyasal sistemin demokratikleşmesi idi. Toplumun demokratikleşmesi ve demokrasiyi biçimlendirme talebi hakkında hüküm vermek için ihtiyaçlarına bakmamız lâzım. Teoriyle değil pratikle yüzleşmeliyiz. Halkın pratik ihtiyaçları ve sorunlara getirilen çözüm arayışları bize yol göstermeli.

Hükümetin birdenbire gündeme getirdiği "kesintili eğitim" projesi, özünde bir demokratikleşme sorunu. Altını çizelim: Bu projenin eğitimle bir alâkası yok. Hükümet din eğitiminin önünü açıyor. Peki demokrasi ile ilgisi? Toplumun din eğitimi ihtiyacı var. Bu ihtiyaç, arzu edildiği ölçüde karşılanamıyor. Çünkü devlet din eğitimini tekeline almış durumda. Bu yüzden bir demokratikleşme sorunu ortaya çıkıyor. Bu talep din eğitiminin özgürleşmesi talebi olarak siyaset piyasasına yansıyor. AK Parti bu talebin bir kısmını, aynı tekel mantığı içinde karşılamak için imam hatip ortaokullarını devreye sokacak bir proje geliştiriyor. Siyaset piyasası hemen gündeme gelen bu talep üzerinden rekabete girişiyor. MHP liderinin AK Parti'ye yaptığı "İmam-hatip ortaokullarını birlikte açalım" önerisi, aynı mantıkla bu talebe verilen bir cevap niteliği taşıyor. Bu sorunun eğitim üzerinde de, siyaset üzerinde de ağır bir yük oluşturmasını engellemenin ve sorunu kökünden çözmenin tek yolu var: Din eğitimi talebinin demokratik ölçülerde karşılanması. Alın size bir demokratikleşme sorunu. Herhangi demokratik bir ülkede bu işler nasıl düzenleniyorsa, neden aynısını talep eden aydınlarımız yok?

Bu somut sorun, yani din eğitimi talebi AK Parti arkasındaki halk desteğinin dinamiğini anlamak için canlı bir misal. MHP demokratik ölçülerde rekabet ediyor. Bu canlı tartışmada demokratikleşmenin sınırını, bu ihtiyaca gözlerini kapatan CHP tayin ediyor.

"Erdoğan diktatör mü?" sorusunun yanına hiç olmazsa, "arkasındaki halk desteğinin sırrı nedir?" sorusunu yerleştirmemiz lâzım. Tabii peşinden halktan aldığı desteğin ona verdiği gücün sınırlarını sorgulamanın da bir demokratikleşme sorunu olduğunu hatırlayarak.

"Güç, bulduğu boşluğu doldurur" demiştik. Demokrasiler gücü hukuk ile kontrol eder. Yine somut bir sorun: Yargı ile hükümet arasında çıkan MİT krizi, gücün sınırlarını gösteren bir tecrübe olarak okunmalı. "Hükümet tasarrufları" denilen politik kararların olduğu kategori dışında, devletin hiçbir eylem ve işlemi yargı denetimi dışında olamaz. Yasama, MİT soruşturmasını engellemek için kanun çıkartırken, bu soruşturmayı engellemenin mümkün olmadığını yazmıştım. Yargı sakin ve yavaş işler. Sıcak gündemler, soğuk yargı kararları olarak önümüze gelir. Birlikte takip edelim. Şayet bir hükümet tasarrufu değil de, işlenmiş suçlara dair somut deliller varsa yargı görevini mutlaka yapar. Hukuk devleti mantığı içinde bu soruşturmanın sonuçlanmaması mümkün değil. Cumhuriyet savcılarının, hâkimlerin odalarının kapısında isimleri yazmaz. Yargı kişilerle değil, kurallarla işler. Bu kurallar ise diktatörlüğe izin vermez.

Gücün zaafı gücüdür. "Erdoğan diktatör mü?" sorusuna cevap ararken, "demokratikleşmenin limitlerini" tayin ederken müracaat edeceğimiz tek ölçü halkın kendisi. Demokratik rekabet yolları açık olduğu sürece, ihtiyaçlarımız hem siyaseti hem de siyasî sistemi adam etmeye devam edecek. Öyleyse "halk hata yapmaz" düsturu, siyasetçinin ve aydının hatayı kendisinde aramasına yol açmalı. Hukuk devleti prensibinin koyduğu kayıtlar dışında demokrasinin sınırı yoktur.

zaman



Bu yazı 1,127 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,604 µs