En Sıcak Konular

Engin Ardıç


Engin Ardıç
0 0 0000

Hatırlayalım hatırlatalım



Yıllar geçip iyice kocadıkça artık eleştiriyi meleştiriyi bırakıp iyiden iyiye "tanıtım görevlisi" olarak çalışmaya koyulan yaşlı eleştirmen, geçenlerde "Rosenbergler ölmez" demişti... Kimin öldüğünü, kimin kaldığını, kimin zombi gibi kelle gezdirdiğini gördük.
Şimdi de "Köy Enstitüleri'ni hatırlayalım, hatırlatalım" demiş. Öyle yapalım.
Köy Enstitüleri, 1940 yılında kuruldu, 1954 yılında kapatıldı. (Atatürk'le hiçbir ilgisi yoktur.)
Kapatan Demokrat Parti iktidarı, sanıldığı gibi "komünist yuvası" oldukları için değil, "artık gerek kalmadığı" yani "anakronik" oldukları için kapattı. Çünkü Türkiye değişmiş, köylü üzerindeki ölü toprağını silkelemiş, hareketlenmişti. Ticaret canlanıyor, iyi kötü sanayileşme ve köyden kente göç başlıyordu...
Köy Enstitüsü'nü günümüzde bile körü körüne savunmaya kalkan birçok şaşkın, bunun 1946 yılında çok köklü bir değişim geçirdiğini, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç'un "elinden alınarak" (bu kişiler de görevlerinden alındılar tabii) Reşat Şemsettin Sirer'in eline verildiğini, yani fiilen öldürüldüğünü ya bilmez, ya bilmezden gelir.
İşe bakın, aynı yıl, sol muhalefetin susturulduğu, sosyalist partilerin, gazetelerin ve dergilerin kapatıldığı yıl değil midir? (CHP'ye oy veren sosyalistleri tonton yanaklarından öperim.)
Köy Enstitüleri'ni yaratan da, kendi eliyle öldüren de Milli Şef İnönü'dür. Bunların DP döneminde kapatılmaları bir formaliteden, enkazın, cenazenin kaldırılmasından ibarettir.
Gelelim enstitülerin "solculuğu" efsanesine...
Köy Enstitüleri, faşist bir eğitim modelidir. (Sanıldığı gibi "kalkınma modeli" demedim, çünkü değildir.)
Bunlar, "köylüyü köyünde tutmaya, büyük şehirlere akın etmesini önlemeye yönelik" eğitim yuvalarıydı. Köylü çocuklarına "kendine yetecek" pratik bilgiler veriliyor (rençberlik, marangozluk, dülgerlik falan), bu arada keman ya da mandolin çalmak gibi "alafranga beceriler" de kazandırılıyordu.
Bu eğitim sistemi ancak "durağan" bir toplumda sonuç verebilirdi. Ancak tek parti diktasında!
Bu şekilde eğitilen köylü öğretmen de CHP'nin kırsalda tabanı, gözü kulağı, eli ayağı olacaktı... Çünkü sonuçta bunlar ilköğretmen okullarıydı!... (Bu kafada gidenler günümüzde de "otuz yıl kadar demokrasiye ara vereceksin, önce ressamlar, heykeltıraşlar, müzisyenler halkı eğitecekler, ancak ondan sonra oy verebilir düzeye gelecek" diyorlar. Bu şekilde eğitilen halkın elbette CHP'ye oy vereceğini varsayıyorlar.)
"Köylüyü adam etmeye" yönelik bu tür girişimler, Alman faşistlerinin, özellikle Heinrich Himmler'in birtakım "ütopik" köy projeleriyle de örtüşür (Himmler'in asıl mesleği tavukçuluktu, tavuk çiftliği yöneticiliği.)
İmdi... Toplumu dondurmaya çalışmak, gericiliktir. Sanayileşmeye set çekmek, gericiliktir. Toplumsal hareketliliği önlemeye çalışmak, yani köylünün şehirlere göçedip "proletaryaya" dönüşmesini engellemeye çalışmak, gericiliktir.
Bu eğitimin "köy romanını" doğurduğunu söylüyorlar, günümüzde ne Fakir Baykurt'u okuyan ya da adını bilen var, ne Talip Apaydın'ı... Ressam Balaban'ın tablolarını da Sotheby's'de ya da Christie's'de müzayedeye koyun bakalım, kaça gidiyor?

sabah



Bu yazı 1,317 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Tayyip gitsin de Hitler mi gelsin?
    • 15 Ağustos 2012 Atraksiyon
    • 29 Temmuz 2012 Akşam diyordun Abbas
    • 23 Temmuz 2012 Özeleştirini yap Kemal arkadaş!
    • 16 Temmuz 2012 Fransa'nın Kılıçdaroğlu'su
    • 15 Temmuz 2012 Onları geri kazanalım
    • 4 Haziran 2012 Ay birbirinizden farkınız mı vardı?
    • 26 Mayıs 2012 İç savaş istediklerini söylemiştim
    • 29 Nisan 2012 Coşku duyulacaaak... Duy!
    • 13 Nisan 2012 Osmanlıca dersi de konulsun
    • 8 Nisan 2012 Osmanlı'da garaj mes'elesi
    • 23 Mart 2012 Hatırlayalım hatırlatalım
    • 7 Mart 2012 ''Haybeden Şef Gezisi''
    • 29 Şubat 2012 Senin de adın Kemal
    • 12 Şubat 2012 Lafının ardında dur
    • 19 Ocak 2012 Aman oğlum, vururlar ha
    • 6 Ocak 2012 Zurnanın zırt dediği yere henüz gelmedik
    • 5 Ocak 2012 İlker Paşa bize de ifade versin
    • 2 Ocak 2012 CHP'yi destekliyorum
    • 19 Aralık 2011 Olmayanı olduramazsınız

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,970 µs