Abdülhamit Bilici
0 0 0000
Abant'ın 4 mesajı!
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Türkiye adına başarılı geçen Tunus ziyaretinden doğrudan ülkenin normal gündemine dalsam, hayal kırıklığı çok daha büyük olacaktı. Çünkü "Tunus, Türkiye'ye örnek olacak!" başlıklı son yazıda ifade etmeye çalıştığım gibi, sadece 1 yıl önce en az tahribatla diktatörlerinden kurtulan insanlar, demokrasi açısından yılların tecrübesine sahip ülkemizden daha olgun davranıyor, örnek davranışlar sergiliyorlardı.
Türkiye'nin Arap dünyasına örnek olacağı dilden dile dolaşıp hepimizin egosunu biraz şişirdiği için belki bu değerlendirmeyi abartılı bulanlar olabilir. O zaman birkaç başlığı hatırlamakta yarar var. 14 Ocak'ta gerçekleştirdiği Yasemin Devrimi ile ülkelerinde ve Arap dünyasında kimsenin öngöremediği büyük bir değişim sürecini tetikleyen Tunuslular, daha devrimin üzerinden bir yıl geçmeden 23 Ekim'de özgür ve adil bir seçim yapmayı başardı. Her siyasî görüşün temsil edildiği demokratik yarış sonucunda, 1 yıl içinde sivil anayasayı yazacak olan Kurucu Meclis oluşturuldu.
Devrimin arkasındaki önemli güçlerden Ennahda (Diriliş/Rönesans) Hareketi'nin lideri olmasına rağmen Raşid Gannuşi siyasette her hangi bir konum istemeyerek büyük olgunluk gösterdi. İslamî, sol ve liberal partiler bir koalisyon hükümetinde anlaştı. Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve Meclis başkanlığı gibi önemli pozisyonlar, farklı ideolojik çizgilere sahip ama demokrasi konusunda hemfikir saygın isimler arasında paylaştırıldı. Ciddi ekonomik sorunlara ve sancılı demokrasi tarihimizin örnekleriyle dolu olduğu provokasyonlara rağmen şimdi hızla anayasa için görüşmeler yapıyor. Ziyaret boyunca bütün aktörlerle görüşen Cumhurbaşkanı Gül'ün değerlendirmesine göre kısa zaman içinde sivil anayasayı da hazırlayacaklar.
Bu olumlu gelişmelerin yaşandığı Tunus'tan döner dönmez, farklı ideolojik çizgilerden saygın isimlerin sivil anayasayı tartışacağı Abant Platformu'na katılmak hem yumuşak bir geçiş imkânı sundu hem de bütün ülkeye umut verdi. Üç gün boyunca, ülkemizin bütün renklerinin temsil edildiği toplantıda, mevcut anayasanın değiştirilemez maddelerinden anadilde eğitime; Kürt, Alevi ve azınlıkların problemlerinden Diyanet'in konumuna; başkanlık sisteminden üniter yapı/yerel yönetim tartışmalarına yeni anayasa yazılırken en çok zorlanılacak meseleler masaya yatırıldı. Toplantıda, bu zor konuları konuşma ve tartışmanın bir adım ötesine geçerek, anayasa gündemini sıcak tutmaya çalışan Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in de arzusu istikametinde her biriyle ilgili somut teklifler hazırlandı.
Abant Platformu'nda konuşulanları ve sonuç bildirisi olarak yayınlanan önerileri burada tek tek ele almak imkânsız. İsteyen internetten kolayca o metne ulaşıp okuyabilir. Ancak Abant Platformu, bizzat duruşu ve son toplantısında konuşulanlarla çok önemli mesajlar verdi: 1-En önemli mesajlardan biri, samimi bir istek olursa ve farklı siyasî çizgideki aktörler evrensel standartların gerisine düşmeyecek standartlarda uzlaşma erdemi gösterirlerse sivil bir anayasa hazırlamanın abartıldığı kadar zor olmadığıydı. Kürt, Türk, liberal, muhafazakâr, Sünni, Alevi, sağ, sol çizgilerden isimler, birbiriyle boğaz boğaza gelmeden, medeni ölçüler içinde kaygılarını dile getirerek yukarıda saydığım en zor konularla ilgili alternatifli somut öneriler ortaya koyabildiler.
2- Farklı görüşler arasındaki çerçeveyi belirleyen en temel çerçeve, demokrasi, insan hakları gibi evrensel değerlerdi. Ancak bu kadar farklı kesimlerin diyalog içinde konuşabilmesini sağlayan önemli unsurlardan biri, belki toplantı boyunca sadece bir kez dile getirilen Abant ruhu anlayışı idi. Bazı nüansları tolere etmek için aynı konuda birden fazla alternatif madde teklif edilirken, bazı önerilere ilginç bir şekilde "Abant ruhuna uymadığı" gerekçesiyle itiraz edildi. Abant ruhunun tarifi zor olsa da adeta demokratik asgari müştereklerin standardına işaret ediyordu. Abant ruhu, kendi sorunlarını özgüvenle gündeme getirirken, ötekinin sorunlarını ve senin önerilerine gelecek eleştirileri dinlemek demekti. Agos Yayın Yönetmeni Rober Koptaş'ın, inanç özgürlüğü konusunda çoğunluğun önemli problemlerinden biri olan başörtüsü konusunun bildiriye girmesini sağlamak için Mazlumder Başkanı Ahmet Faruk Ünsal ile beraber olması tam da buydu.
3- Kuşkusuz sivil anayasayı yapacaksa Meclis ve siyaset yapacak. Ama Abant Platformu'nun anayasa konusunda çizdiği çerçeve, bir yandan statükonun aşılması yönünde ufuk çizip siyasete yol gösterirken, diğer yandan en zor konularda bile uzlaşmanın mümkün olduğunu göstererek cesaret veriyor.
4- Abant Platformu'nun bizatihi varlığı ile verdiği mesajlardan biri de adına 'camia', 'the cemaat' veya 'hizmet' denen çevreyi demokrasiye engelmiş gibi gösteren yaklaşımların hiç iyi niyetli olmadığını göstermesiydi.
zaman
Bu yazı 1,356 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
25 Eylül 2012
Ankara'nın Suriye'ye bakışı
-
1 Eylül 2012
İran'a Mursi tokadı!
-
14 Ağustos 2012
Suriye kimin meselesi?
-
7 Ağustos 2012
Başbakan da 'terörist' oldu!
-
28 Temmuz 2012
Yüksek riskli Suriye politikası
-
24 Temmuz 2012
Suriye nereye gidiyor?
-
14 Temmuz 2012
"Derin devlet"
-
10 Temmuz 2012
Türkiye'nin kaybettiği üç lüks
-
3 Temmuz 2012
Ortadoğu için hangi Türkiye?
-
26 Mayıs 2012
Gül'ü kaçıran Google aracı!
-
21 Nisan 2012
Neden Batı Çalışma Grubu?
-
13 Mart 2012
Abant'ın 4 mesajı!
-
4 Şubat 2012
Araplar bilmez, biz biliriz!
-
24 Ocak 2012
Obama'yı vur, İsrail'i koru!
-
14 Ocak 2012
Silivri boşalsın, Türkiye rahatlasın!
-
24 Aralık 2011
Fransa'ya en iyi cevap
-
29 Ekim 2011
Keşke Başbakan da okusa!
-
27 Kasım 2010
Psikolojik harekâta dikkat!
-
30 Haziran 2010
AK parti'yi kaybetmenin sifreleri!
-
28 Kasım 2009
Davutoğlu Yeni Osmanlıcı mı?
Yorumlar
+ Yorum Ekle