Ismet Berkan
0 0 0000
Tartışmayı içerikten biçime kaydırmak
MEDYA için dile getirilen en güzel eleştirilerden biri, ‘Medya, tartışmayı içerikten biçime kaydırır’ der.
Yani, birdenbire söylenen söz ikinci plana düşebilir, onun yerine bunun söylenme biçimi veya söyleyen kişinin karakteri tartışılmaya başlanabilir.
Son eğitim yasasında da bu böyle oldu. Ama meseleyi içerikten biçime kaydırmayı bu kez medya değil siyasetçiler yaptı
Eğitimin içeriğini ve kalitesini konuşmamız gerek. Onun yerine kademeleri konuşuyoruz.
Eğitimin içeriğini ve kalitesini arttırmamız gerek. Onun yerine vatandaşların okulda geçirdiği ortalama süreyi arttırmayı konuşuyoruz.
Bir temel gerçek var: Türkiye’de 25 yaş üstü nüfusun ortalama eğitim süresi 6.5 yıl. Bu da beğenmediğimiz, yetersiz bulduğumuz, ideolojik olduğu için şikayet ettiğiniz içerikle 6.5 yıl.
Aynı anda hem o içeriği güncel dünyanın gereklerine uygun hale getirmeli hem o içeriğin çocuklarımıza verilme kalitesini yükseltmeli hem de okulda geçirilen süreyi uzatmalıyız.
Ve mümkünse bu üçünü aynı anda, eşzamanlı olarak gerçekleştirebilmeliyiz.
Oysa biz neyi konuşuyoruz? Süreyi.
Evet, 8 yıldan 12 yıla çıkış önemlidir. Ama illaki bu süre uzatımı sayesinde öğrencilerimiz daha fazla bilgi sahibi olacaklar diye bir şey yok. Güncel gelişmelere daha kolay adapte olacaklar diye bir şey de yok.
Önceki gün bir televizyonda, Milli Eğitim Komisyonu’ndaki görüşmelerin ortalama süresinden hareketle mevcut teklifin komisyondan çıkışının 50 günü bulabileceğine dair ikna edici bir hesap dinledim.
Milletvekillerimiz, 50 gün değil 15 günlük mesailerini eğitimin içeriğine ve kalitesinin artmasına ayırsalar, bugün bulunduğumuz noktada olmayız.
Bir kez daha tekrar ediyorum: Eğitimde konuşulduğu haliyle biçim önemsizdir demiyorum, çok önemli elbette. Ama o biçim kadar önemli olan bir başka şey de içerik ve kalite.
Bir gün inşallah içerik ve kaliteyi de aynı hararette tartışacağız.
AK Parti’ye karşı önyargılar yerinde duruyormuş meğer
TAM, artık daha az laiklik konuşuluyor, daha az AK Parti’nin gayrimilli olduğu imaları yapılıyor diye sevinirken, bir eğitim yasası sayesinde iktidar partisine karşı on yıl önceki önyargıların tamamının hâlâ geçerliğini koruduğunu gördük.
Bu yazı 1,295 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
15 Temmuz 2012
‘Tanrı Parçacığı’ bize neler vaat ediyor?
-
10 Mart 2012
Tartışmayı içerikten biçime kaydırmak
-
25 Haziran 2011
PKK dağdan nasıl iner
-
26 Şubat 2011
1968 neden 68’de olduysa, şimdi de isyanlar ondan oluyor
-
26 Aralık 2010
Seçim soruları: AK Parti kaç alacak, ya CHP?
-
2 Kasım 2010
PKK’nın içine girdiği açmazı görmek
-
31 Ekim 2010
‘Kırmızı Kitap’efsanesinin sırları
-
27 Temmuz 2010
Askeri vesayetin hukuki altyapısı
-
24 Temmuz 2010
Enerji stratejimiz var mı?
-
21 Temmuz 2010
Sahiden 12 Eylül'ü mü oylayacağız?
-
14 Temmuz 2010
İran çelişkileri ve iç politika yansımaları
-
7 Temmuz 2010
Liderler neden görüşecek, neyi görüşecek?
-
5 Temmuz 2010
Dindar solcular
-
3 Temmuz 2010
Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!
-
26 Haziran 2010
Hep aynı denklemin içine sıkışmak
-
24 Haziran 2010
Eşit yurttaşlığa dayalı demokratik cumhuriyet
-
13 Haziran 2010
Karpuz gibi ortasından ikiye bölünmüş ülke...
-
6 Haziran 2010
Mahkûmun açmazı: Hayattaki karşılığı
-
24 Mayıs 2010
Maalesef bizde hattı muhalefet yoktur, sathı muhalefet vardır
-
4 Mayıs 2010
Eski defterleri açmak...
Yorumlar
+ Yorum Ekle