En Sıcak Konular

Mahmut Övür


Mahmut Övür
0 0 0000

'Org. Karadayı kıpkırmızı oldu'



28 Şubat postmodern darbecilerinin siyaset üzerindeki baskısını birebir yaşayan iki siyasi aktör vardı: Başbakan Necmettin Erbakan ve yardımcısı Tansu Çiller...
Rahmetli Erbakan bu konuda pek konuşmadı ve sırlarıyla göçüp gitti. Peki, Tansu Çiller?
Önceki gün Çiller'in o dönemin en yakın tanığı olarak mutlaka konuşması veya anılarını yazması gerektiğini yazdım.
Çiller anılarını yazıyor mu bilmiyorum ama eski DP Genel Başkanı Süleyman Soylu'yu Kanal a'da izleyince Çiller'le görüştüğünü öğrendim.
Soylu, birkaç gün önce Çiller'le Yeniköy'de buluşmuş, son siyasi gelişmeleri değerlendirmişler.
Benim merak ettiğimse 28 Şubat'ta ilişkin düşünceleri... O döneme ilişkin söylediklerinde iki konu öne çıkıyor: Erbakan ve dönemin Genelkurmay Başkanı Karadayı ile görüşme.
Çiller, o kritik günlerde Başbakan Erbakan'la iki görüşme yaptığını ve şu önerileri götürdüğünü anlatıyor:
"Başbakan Erbakan'a şunu söyledim, askerler anayasal sınırların dışına çıkıyor. Bunu önlemek için ya görevden alalım, ya da seçime gidelim. Hatta o ara milletvekilimiz Doğan Baran'a askerleri görevden alabilmenin yasal yollarını araştıran bir çalışma hazırlatmıştım. Ancak başbakan Erbakan bana 'sus' işareti yaparak, 'askerle aramızda bir problem yok, seçime de gerek yok' deyince yapacak bir şey kalmadı."
Bu görüşmeden sonuç alamayan Çiller, çaresizdir ama boş durmaz. Dönemin güçlü ismi Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir'in çıkışlarından rahatsızlığını dile getirmek için 16 Nisan 1997 günü bu kez dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'ya gider. Gider ama o görüşme tam bir "itibarsızlaştırma" atağına dönüştürülür.
Bakın, yaklaşık 20 gün sonra Çiller-Karadayı görüşmesi basına nasıl yansır:
Çiller: RP'den şikâyetçiyseniz bana destek verin seçime gideyim. Refah'ı birlikte bertaraf edelim.
Karadayı: Ordu siyasete karışmaz.
Çiller: Siz böyle diyorsunuz ama bazı komutanlar siyaset yapıyor.
Karadayı: Arkadaşlar siyaset yapmıyor, görevlerini yapıyor. Ama siz bir şey yapmak istiyorsanız, elinizden geleni ardınıza koymayın.
Çiller: İsterseniz bu konuşmayı hiç yapmamış kabul edelim.
Konuşmayı basına sızdıranlar bir taşla iki kuş vurmayı hedefliyor. Hükümeti kuran partileri birbirine düşürmek ve Çiller'i itibarsızlaştırmak.
Çiller, 15 yıl sonra o sahneyi yeniden hatırlıyor ve gerçeğin başka olduğunu söylüyor:
"Baktım ki ben Erbakan'dan bir sonuç alamıyorum, Zaten Demirel'den bir sonuç alınması mümkün değil, hemen İsmail Hakkı Karadayı'ya gittim. Genelkurmay başkanına bütün bu rahatsızlığımı anlattım ve 'ya bu ülkede demokrasiyi tesis ederiz ya da siz nasıl bir rejim istiyorsanız onun ismini koyun' dedim. Karadayı işi Cumhurbaşkanına havale ederek direndi. Direnince 'ben de sizi görevden alırım' dedim. Kıpkırmızı oldu."
Büyük olasılıkla bu kayıtlar devletin arşivinde duruyor. Medyanın nasıl kullanıldığı kadar, kimin ne rol oynadığı da geçmişle yüzleşme açısından önemli.
Çiller, partisinden tehdit, şantaj, vaat ve oluşturulan korku iklimi sayesinde 47 milletvekilinin istifa ettirilerek hükümetin düşürüldüğünü söylüyor.
Anlaşılan "Baba"ların tuzağı kolay fark edilmiyor.

sabah

Bu yazı 1,367 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 AK Parti kongresi ve Barzani
    • 28 Eylül 2012 AK Partili Babuşçu iddialı: Yüzde 55
    • 23 Eylül 2012 CHP'nin 'Balyoz' ikilemi
    • 20 Eylül 2012 Otobüste 200 er
    • 18 Eylül 2012 CHP günahlarından arınıyor
    • 11 Eylül 2012 CHP hâlâ derdini anlatamıyorsa
    • 1 Eylül 2012 Ya silah ya siyaset
    • 30 Ağustos 2012 CHP neden Kürt raporu yazamıyor?
    • 19 Ağustos 2012 Barışı kirletmemek lazım
    • 14 Ağustos 2012 Aygün'ün kaçırılmasında garip sorular
    • 10 Ağustos 2012 Diyarbakır'dan Şemdinli'ye bakmak
    • 24 Temmuz 2012 Üç CHP'li anlaşamıyorsa...
    • 19 Temmuz 2012 CHP'de 'maymuncuk liste' savaşı
    • 18 Temmuz 2012 CHP, zamanın ruhunu yakalar mı?
    • 17 Temmuz 2012 CHP kurultayı gölgede mi kaldı?
    • 8 Temmuz 2012 Siyasetin yeni aktörleri
    • 6 Temmuz 2012 CHP'de kurultay pazarlamacıları
    • 3 Temmuz 2012 Zana'nın demokratik yolu
    • 24 Haziran 2012 Uçak düşürme bir tuzak mı?
    • 19 Haziran 2012 Gülen'in kararı neyin sinyali?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,715 µs