En Sıcak Konular

Ergun Babahan


Ergun Babahan
0 0 0000

Türkiye, AB için neden önemli!



Jimmy Carter’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı, üretken bilimadamı Zbigniew Brzezinski’nin son kitabı, “Strategic Vision” adını taşıyor.
Amerika ve Batı’nın yeni dünya düzenindeki rolünü sorgulayan çalışmada Türkiye’nin yeni ortaya çıkacak sistemde oynayabileceği kritik role özel bir vurgu yapılıyor.

Brzezinski, her şeyden önce Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu özgün koşulu, Atatürk’ün Avrupalı ülkeler gibi kalkınma modeline bağlıyor.

Mesela Çin’in bağımsızlık hareketi liderleri Sun-Yat-Sen ve Chiang Kai-Shek’i “Türkiye’nin başarılı lideri Atatürk’ün başarısız eşitleri” olarak niteliyor.

Yeni dünya düzeninde Eurasia dediği bölgenin önemini vurgulayan yazar, burada Türkiye ve Rusya’ya özel önem atfediyor.

Avrupa Birliği’ni sadece parasal birlik olarak değerlendirken bu yapının siyasi vizyon eksikliği nedeniyle yeni dünya düzeninin oluşumunda kritik bir rol oynayamayacağına dikkat çekiyor.

Almanya’nın Avrupa’ya ekonomik koşullarını dayatıp etki alanını genişletmekten başka derdi olmadığını, Fransa’nın Almanya’nın tek güç olmasını engelleme derdinde olduğu, İngiltere’nin ise kendini AB’nin tam parçası hissetmediği bir ortamda, böyle bir vizyon ve liderlik iddiası beklemek gerçekçi değil açıkçası.

Avrupa Birliği’ne yeni düzende düşen rolün, gücü zayıflamış Amerika’nın yedek gücü olmaktan öteye geçemez diyor özetle Brzezinski.

Bunu tam anlamıyla yapabilmesi için de Türkiye ve Rusya’nın Avrupa kültür ve kurumlarıyla bütünleşmesinin sağlanmasının şart olduğunu vurguluyor.

Polonya’yı Belarus’tan ayıran Bug Nehri, Romanya’yı Ukrayna’dan ayıran Prut Nehri veya Estonya’yı Rusya’dan ayıran Narva Nehri’nin Avrupa tarafından kıtanın doğal sınırı kabul edilmezken, Boğazlar’ın böyle değerlendirilmesinin anlamsızlığına dikkat çekiyor.

Coğrafi sınır kavramını ilk kez 1700’lerin başında İsveçli coğrafyacı Philip Johan van Stahlberg’in ortaya attığını hatırlatan yazar, daha da sakıncalı olanın Avrupa’nın kültürel sınırlar kavramı olduğunu vurguluyor.

Türkiye ve Rusya’nın Avrupalılık kavramına ait olması önündeki en büyük engel olarak iki ülkenin de kendini Avrupa ile mücadele ile tanımlamış ve var etmiş iki imparatorluğun mirasçısı olmalarını görüyor.

Türkiye’nin son 20 yıl içinde müthiş bir değişim ve dönüşümden geçtiğini hatırlatan Breziznski, basın özgürlüğü gibi kimi temel konularda yaşanan sıkıntılara rağmen demokratikleşme yolunda çok önemli adımlar atıldığına işaret ediyor.

Laikliğin Türkiye’nin demokratikleşme yolundaki önemine vurgu yapan yazar, Türkiye’nin AB sürecinden kopmasının İslami veya askeri vesayet sistemine savrulma tehlikesi yaratabileceğine işaret ediyor.

Bunu ise şu 3 nedene bağlıyor:

- Türkiye’nin demokratikleşme süreci, demokrasi ve modernleşmenin İslam’la modernleşmenin iç içe olabileceğinin göstergesi.

- Türkiye’nin komşularla sıfır sorun politikası, bölgede ciddi güvenlik çıkarları olan Avrupa için kritik öneme sahip.

- Batılı anlamda laik ve müslüman bir ülke olarak, eski Osmanlı coğrafyası ve Ortaasya Türk Cumhuriyetleri’nde fundemantalizmi zayıflatıcı ve istikrarı güçlendirici bir rol oynayabilir. Bu     da doğrudan Avrupa’nın yararı ve çıkarına bir işlev.

Benzer değerlendirmeleri Rusya için de yapıyor yazar.

200 sayfalık bir kitaba müthiş bir vizyon sığdırmış gerçekten. Öncelikle Merkel ve Sarkozy gibi siyasetçilerin okumasında büyük yarar var.

star

Bu yazı 1,210 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Mayıs 2012 Adalet talebinden tahrik olan bir ordu! Astsubaylar direnin
    • 4 Nisan 2012 Benim darbecim insanlık suçu işlemez
    • 24 Mart 2012 Ergenekon ve psikolojik savaş
    • 14 Mart 2012 Kürt meselesinde tarihi uyarı
    • 7 Mart 2012 Türkiye, AB için neden önemli!
    • 4 Mart 2012 Medya nasıl kurtulur?
    • 3 Mart 2012 Medya eliyle hükümet devirmek de darbedir!
    • 19 Şubat 2012 Sayın Başbakan 3’üncü dönemler hep zor geçer!
    • 15 Şubat 2012 Washington’ın Türkiye’ye bakışı
    • 14 Şubat 2012 Gazetecinin suç işleme özgürlüğü
    • 7 Şubat 2012 Tencere dibin kara
    • 5 Şubat 2012 Sadece ordu yetmez devleti sıfırdan kurmalı
    • 22 Ocak 2012 Barlas, Özkök’ü neden uyarmıştı!
    • 3 Ocak 2012 Bu facia AK Parti için çok ciddi alarm
    • 13 Aralık 2011 Siyaset ve sadakat
    • 11 Aralık 2011 Bu iddianamede ciddi şike var!
    • 6 Aralık 2011 İşte kahramanınız Kozinoğlu!
    • 22 Kasım 2011 CHP, Dersim ve Ermeni kırımı!
    • 19 Kasım 2011 Atatürk milliyetçiliği ‘Ne Mutlu Türküm’ demektir
    • 15 Kasım 2011 Ulusalcılara bir iyi bir de kötü haber

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,360 µs