Ergun Babahan
0 0 0000
Medya nasıl kurtulur?
Son günlerde yaşanan tartışmalar, medyanın kamuoyunu bilgilendirmek, iktidarı halk adına denetlemek gibi görevlerinin dışına çıkıp kendi kendini zenginleştirme aracı haline geldiğini ortaya koydu.
Medya yönetici ve yazarları kalemlerini patronların kişisel çıkarlarının hizmetine sundu ve bu çıkarın karşısında duran ve durmaya çalışan herkes, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den Bakan Bahattin Şeker’e kadar medya gücüyle terörize edildi ve susturuldu.
Bu sayede dünyanın başka bir ülkesine olmayacak, olamayacak bir gelişme yaşandı ve kimi medya patronları imkanlarının çok ötesine zenginlik sahibi oldu.
28 Şubat dönemi medya gücünün kişisel zenginlik aracı olarak kullanılması yolunu sonuna kadar açtı.
Maalesef bu kültür ve uygulama giderek veri kabul edildi ve genel uygulama haline geldi.
O yüzden bu medya sahip ve yöneticileri sadece demokrasiye, halkın değerlerine ihanet etmedi, mesleği de korkunç bir batağa sürükledi.
Medyada sahiplik koşullarını değiştirmeyi talep etmek artık gerçekçi de değil, mümkün de değil.
O nedenle yapılması gereken hakim ahlak anlayışını değiştirmek.
Ben Başbakan Erdoğan’ın yerinde olsam, gelecek kuşaklara yönelik iddiamı ‘’Dindar gençlik yerine, ahlaklı gençlik’’ olarak ilan ederdim.
Çünkü itiraf edelim ki, Turgut Özal’ın ‘’Benim memurum işini bilir’’ sözüyle başlayan ANAP döneminde müthiş başarılar elde edildi ama geleneksel ahlak anlayışı da imha edildi.
Zenginliğin tek amaç haline geldiği o dönemde hayali ihracatçı, kaçakçı veya rüşvetçi olmanız önemli değildi, zengin olmanız önemliydi.
Evet, bir toplum açısından zenginlik önemlidir ama tek amaç değildir.
Özal döneminde temeli atılan bu yeni ahlak anlayışı 28 Şubat döneminde arsız bir güç haline geldi ne yazık ki.
İtiraf etmek gerekir ki, muhafazakar kesim içinde de güçlü hale geldi bu anlayış.
Bir toplum sadece “yasak”la ve “günah”la doğru yolu bulamaz, “ayıp”la da bulur ve yine kabul etmek gerekir ki, son yıllarda ayıp anlayışını da yitirdik.
Darbe yapmanın ayıp olduğunu, darbecilerle işbirliği yapmanın ayıp olduğunu bu yargılama süreci sayesinde öğreniyoruz hep beraber.
Ancak bütün ahlak anlayışını yargı eliyle yenileyemeyiz.
Zenginlik kadar ahlakı da amaç haline getirmek ve buna medyadan başlamak gerekiyor. Ahlaki değerlerini kaybetmiş bir medya kültürü topluma doğru yön veremez açıkçası.
Ahlakı yozlaştıran, tek hedefi binlerce dolarlık şarap içme haline getirten, 20 yıllık yakın çalışma arkadaşını bir kalemde satmayı mubah sayan anlayışın temsilcileri tasfiye olmadan da bu gerçekleşmez.
İşte bu kadar!
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın elinde fotoğraf makinesi, yere diz çökerek ustaların fotoğrafını çekmesi ne kadar güzel bir enstantane.
Kars’taki heykele ucube, Üsküdar’da toprak altından çıkan tarihi eserlere çanak-çömlek diyen insandan ne kadar farklı bir görüntü verdi böylece.
Çünkü sahnedeki insanlar yaşça kendinden büyüktü belki ama daha önemlisi sanatçıydı.
Ünleri sınır ötesine taşınmış, birbirinden değerli insanlara gösterilen bu saygı insanın yüreğini ısıtan bir olaydı açıkçası.
Seçim gecesi balkondan Türkiye’ye hitap eden, elinde fotoğraf makinesiyle ustalara saygısını gösteren siyasetçi bu ülkenin gerçek çimentosu, Türkiye mozaiğinin gerçek temsilcisidir.
Fasıllar
Fehmi Koru ve Erhan Köknar’ın geleneksel hale gelen aylık fasılları, bir bakıma diyalog toplantısı işlevini görüyor.
Yıllardır birbirinden uzak duran ve bu nedenle de birbirini tanımayan ve düşman addeden kesimler bir araya geliyor, dostluklar güçleniyor.
Öteki’leşmenin önüne geçen, farklı düşüncedeki insanların ortak güzellikte buluşabileceğini gösteren toplantılar bunlar.
Bir araya gelen insanlar bütün meselelere aynı pencereden bakmıyor elbette, hatta zaman zaman çok ters düştükleri de olabiliyor.
Ama tartışmalarını birbirlerine saygılı ve kamuoyunu aydınlatıcı bir usülle yapmayı beceriyorlar.
Türkiye’nin basın tarihi yazılırken bu fasıllara özel yer ayırmak gerekecek.
Koru ve Köknar koskoca derneklerin, örgütlerin yapamadığını başarıyor açıkçası.
star
Bu yazı 1,106 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
6 Mayıs 2012
Adalet talebinden tahrik olan bir ordu! Astsubaylar direnin
-
4 Nisan 2012
Benim darbecim insanlık suçu işlemez
-
24 Mart 2012
Ergenekon ve psikolojik savaş
-
14 Mart 2012
Kürt meselesinde tarihi uyarı
-
7 Mart 2012
Türkiye, AB için neden önemli!
-
4 Mart 2012
Medya nasıl kurtulur?
-
3 Mart 2012
Medya eliyle hükümet devirmek de darbedir!
-
19 Şubat 2012
Sayın Başbakan 3’üncü dönemler hep zor geçer!
-
15 Şubat 2012
Washington’ın Türkiye’ye bakışı
-
14 Şubat 2012
Gazetecinin suç işleme özgürlüğü
-
7 Şubat 2012
Tencere dibin kara
-
5 Şubat 2012
Sadece ordu yetmez devleti sıfırdan kurmalı
-
22 Ocak 2012
Barlas, Özkök’ü neden uyarmıştı!
-
3 Ocak 2012
Bu facia AK Parti için çok ciddi alarm
-
13 Aralık 2011
Siyaset ve sadakat
-
11 Aralık 2011
Bu iddianamede ciddi şike var!
-
6 Aralık 2011
İşte kahramanınız Kozinoğlu!
-
22 Kasım 2011
CHP, Dersim ve Ermeni kırımı!
-
19 Kasım 2011
Atatürk milliyetçiliği ‘Ne Mutlu Türküm’ demektir
-
15 Kasım 2011
Ulusalcılara bir iyi bir de kötü haber
Yorumlar
+ Yorum Ekle