En Sıcak Konular

Nuh Gönültaş


Nuh Gönültaş
0 0 0000

Bu ülkede 28 Şubatlar bitmez!



Türkiye, yıllardır "kurulduğu biçimde" devamının sağlanabilmesi için periyodik olarak yapılan askeri darbelerle yönetildi.


Görüntüde bir demokratik yapı, seçimler, Meclis, hükümet gibi kurumlar vardı. Ama bu kurumlar şeklen var aslen yok hükmündeydi.

Yani cumhuriyet pseudo cumhuriyet, demokrasi pseudo demokrasi'ydi.

Demokrat olma iddiası dışında bu kavramlarla asla ilgisi olmayan, içinde ve özünde demokrasiyi demokrasi yapan ilkeleri barındırmayan bir yapıdan, durumdan söz ediyoruz.

Cumhuriyetin, demokrasinin, hukukun, insan haklarının yalancıktan olduğu, gerçek yapının bu yalanlarla üstünün örtüldüğü bir yapı...

Yani kendi çocuklarını, kendi halkını ezen, devletin halk için değil, halkın devlet için var olduğu bir devlet...

Halk seçtiğini, hükümet yönettiğini düşünür. Fakat hep "başkalarının" dediği olur.

Yeni Türkiye'nin kuruluşu bir devrimle gerçekleşti.

Aydınlama-zorla modernleştirme

Devrim denilen şey bir tür askeri darbeydi.

Sonra da ülke zor kullanılarak "modernleştirilmeye", devrimler adı verilen girişimler ile toplum zor kullanılarak "dönüştürülmeye" çalışıldı. Bazıları bu duruma "Aydınlanma" diyor.

Bugün bunu söylerken "iyi mi oldu, kötü mü oldu" tartışması elbette gereksiz. Ama bu ülkenin vatandaşları olarak yaşadıklarımızı anlamlandırabilmek için bunları bilmemiz gerekiyor.

Eğer yeni Türkiye 1. Meclis'in Türkiye'si olsaydı, bu devleti birinci Meclis kurmayı başarabilmiş olsaydı, belki başka sorunlarımız olacaktı ama bugün yaşadığımız ya da bize yaşatılan, dayatılan sorunlarımız olmayacaktı.

Bugünkü Türkiye 2. Meclis'in Türkiye'sidir.

İstiklal Mücadelesi'ni yürüten kadro büyük ölçüde ittihatçılardan oluşuyordu. Ülkeyi kuran da bu kadroydu ancak cumhuriyetin ilanı ve daha sonraki süreçte yaşanan tasfiye hareketi milli mücadeleyi yapan fakat yeni Türkiye için farklı düşünenlerin kökünü kazıyarak bugünlere sadece Atatürk ve İsmet İnönü'yü taşıdı.

Devrimler, devrimlerin korunması için darbeler, darbeler, darbeler...

Bundan sonra darbe olmaz mı?

12 Eylül sonrası işbaşına gelen rahmetli Turgut Özal ülkede bir dönüşüm sağlamak istedi. Ekonomik liberalizasyonu sağladı ama siyasal alanda bunu başaramadı. Bugünlerde söylenen "Bundan sonra darbe olmaz" sözleri o gün de söyleniyordu.

Fakat rahmetli öldükten sonra pusuda bekleyen güçler filmi 28 Şubat ile yeniden geriye sardı.
Diğer taraftan bu süreç AK Parti'yi ortaya çıkardı. Rahmetli Özal'ın yaptığı gibi AK Parti çok önemli icraatlara imza attı, atıyor. Türkiye darbeci geçmişi ile hesaplaşıyor. Pseudo yapı gerçeğine inkılap ettirilmeye çalışılıyor.

Fakaaaat...

Aslında yasal zemin olarak hiçbir şey değişmedi.

Pusuda bekliyorlar.

Hükümetin gücü zayıfladığı zaman tekrar her şeyin eski haline dönmemesi için hiçbir sebep yok.
Rahmetli Özal zamanında da "bundan sonra darbe olmaz" deniliyordu.

Ama oldu!

İşte 28 Şubat bundan sonra olmaz denilen o darbeydi!

Kimse "artık olmaz" diye kendini kandırmasın.

Sürekli darbe ile yaşatılmaya çalışılan bir yapının varlığını sürdürmek için başka bir imkânı yok.

Türkiye umurlarında değil, tek seçenekleri darbe.

Eğer, Özal'ın yapmadığı ya da yapamadıkları tamamlanmazsa form değiştirerek de olsa Türkiye'de daha çooook

28 Şubatlar olur...

Oluyor da!

bugün

Bu yazı 1,332 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 8 Temmuz 2012 Delikli demir ile mertlik arasındaki ilişki...
    • 5 Temmuz 2012 İki arada bir derede ölüm!
    • 28 Haziran 2012 Dessas-ı ehli dünyanın hafiyeleri veya satılık kalemler...
    • 26 Haziran 2012 Kılavuzu NATO olanın...
    • 17 Haziran 2012 Davet ile davete icabet...
    • 5 Haziran 2012 AK Parti celladına gülümserken...
    • 31 Mayıs 2012 Kürtaj emanete ihanettir!
    • 13 Mayıs 2012 28 Şubat dalgaları ve hükümetin kıyıları...
    • 26 Nisan 2012 CHP'nin tarihi en yumuşak yeri...
    • 24 Nisan 2012 Vatana ihanetin yasal dayanağı olur mu?
    • 19 Nisan 2012 Peki, AK Parti iktidarı bin yıl sürecek mi?
    • 17 Nisan 2012 Çevik Bir nefreti, Tayyip Erdoğan sevgisi...
    • 14 Nisan 2012 Adaletin rövanşı...
    • 8 Nisan 2012 İçimizdeki darbeciler yüzünden...
    • 29 Mart 2012 Gazete kapatmak çağ dışı bir çözümdür...
    • 22 Mart 2012 Talimatla akreditasyon olur fakat demokrasi olmaz...
    • 13 Mart 2012 Liderlik cesareti...
    • 8 Mart 2012 Stratfor ve WikiLeaks gazeteciliği!
    • 1 Mart 2012 Bu ülkede 28 Şubatlar bitmez!
    • 26 Şubat 2012 15 yıl sonra yeniden ''şubat soğuğu!''

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,537 µs