En Sıcak Konular

Bilal Kemikli



Bilal Kemikli
0 0 0000

Eğitim sistemi, tartışmalar ve arayışlar



Eğitim sistemiyle alakalı tartışmalar yeniden başladı. Malum süreçte, akıllara ziyan sekiz yıllık kesintisiz eğitim tartışmalarına şahit olmuştuk. Herkes konuşuyordu…  Hatırlayınız. Sekiz yıllık için o dönemin bazı siyasetçileri, 5+3 olsun demişti de kıyamet kopmuştu.

Konuyu pedagojik açıdan ele almak yerine siyasetin malzemesi haline getirmeyi başarmışlardı. Siyasetçiler konuştular, gazeteciler yazdı.

Lehte aleyhte onlarca metin var… Onlarca konuşma.

Bu süreçte, “özel görevli uzmanların” hazırladığı raporlar bilimsel veri kabul edildi, kitleler ikna edildi, edilemeyenler de adeta suskunluğa mahkûm edildi ve sonunda “toplum mühendislerinin” dediği oldu: Sekiz yıllık kesintisiz eğitim zorunlu hale getirildi.

O süreci yaşayan bürokratlar daha iyi hatırlar… Altyapı hazır değildi. Ama buna rağmen geçici çözümler bulundu ve “taşımalı eğitim” kavramıyla tanıştık.

Şimdi geriye dönüp bakmak, bu sürecin kar ve zarar hesabını yapmak gerekmez mi?

Neler kazandık, neler kaybettik?

Elbette birleri iktidar devşirdi; bu onların kazanımı. İhaleler, yeni düzenlemeye uygun hale getirmek için yapılan harcamalar bir kısım yüklenici firmaları ve tedarikçileri ihya etti. Ve kimileri mevki ve makam sahibi oldu. İktidar, itibar ve para kazananlar oldu.

Fakat millet olarak ne kazandık? Bunu sormak lazım… İktidar madem milletin hakkını ve hukukunu koruma görevine sahiptir; o dönemin aktörleri bu sorulara da cevap vermelidir.

Mesela bir iki soru sorayım: Zorunlu sekiz yıllık eğitim sürecinden sanayimiz ne kazandı? Bunu bilhassa sürecin aktörü olan bazı sanayici ve tüccar iş adamlarımızın cevaplamasını, en azından mensubu oldukları derneklerin bilimsel kurullarında tartışmalarını dilerim. Neden? Çünkü kimi zaman duyuyoruz, ara eleman ihtiyacını karşılayamıyoruz diyorlar.

Bu sürecin sanatımıza nasıl bir katkısı oldu? Bu soruyu, sekiz yıllık zorunlu eğitimin ülkemiz için vazgeçilmez olduğu inancına sahip olan ve bizi bu anlamda ikna etmeye çalışan sanatçılarımızın cevaplamasını isterdim.  Çünkü kimi pedagoglar, sanat erken yaşta başlar diyorlar. Bu bütün sanat dalları için olmasa da, bazı sanat dalları için geçerli bir kaidedir. Sanat eğitimini liseye ertelemek, sanatçı kişiliği köreltecektir. Belki bunu farkına varıldı da, Bilim Sanat Merkezleri açıldı.

Bilim hayatımızda bir canlanma oldu mu? Bunun cevabını hemen vermek olmaz, bekleyeceğiz. Fakat yeri gelmişken bir gözlemimi sizinle paylaşmak isterim: Büyüyemeyen çocuklar yetiştiriyoruz… Büyümek derken, sorumluluk sahibi, derdi olan ve onu çözmek için çaba sarf eden kimseyi kastediyorum. Abartıyor demeyin, lütfen etrafınıza bir bakın, lise mezunu veya üniversiteye yeni adım atmış çocuklar göreceksiniz. Bu konu üzerinde bilhassa durmak lazım; fakat şu kadarını söyleyeyim: İlkokulu bitirmek ve bir başka okulda ortaokula başlamak olgunlaşma sürecine katkı sağlıyordu.

Evet, eğitimin, her şeyden önce temel eğitimin amaçları olur, diyelim. Fakat bu amaçlar, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın, akıl ve ruh dünyasını göz ardı ederek, onu yok sayarak, ailesinden ve kendi gerçekliğinden uzaklaştırarak şekillendirilemez.  Temel eğitim, öğrenciye her şeyden önce bir kişilik kazandırmalı, güven duygusu aşılamalı. Bunun için de eğitim, siyasetin hizmetinde olmak yerine milletin hizmetinde olmalı.

O malum süreç, şimdi gazetelere yansıdığı gibi, din eğitiminden milletin çocuklarını uzak tutma politikasının eseriydi. Oysa nitelikli din eğitiminin, ne iş hayatına, ne sanata ve ne de bilime zararı vardır. Nitelikli, müdahalelerden arınmış din eğitimi ve din dili, toplumun huzur ve güveninin teminatıdır… Nitekim bu millet dindar ise, onu dini dar hale getirmemek lazım.  Ne yazık ki, din eğitimine müdahale sadece dini dar nesiller yetiştirmekle kalmadı, bu milleti sanatkâr ustalardan ve meslek erbabından da mahrum etti.

Şimdi bu tartışmaları yeniden gündeme getirmek, bu yaşanan süreçten dersler çıkarmak anlamına gelir. Şunu belirtmekte yarar var: Eğitim sistemi etrafında yapılacak tartışmalar, siyasi malzeme devşirmek yerine eğitim ve öğretim politikalarımıza ve zamanın ruhuna uygun kararlara katkı odaklı gelişmeli… Aksi takdirde sorunlar sarmalına dönüşen eğitim çemberini hep olduğu yerde döndürür dururuz.

Bu yazı 1,885 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Nisan 2016 Öğrencime Mektup
    • 5 Şubat 2016 Sahici Büyük Kimdir?
    • 24 Ocak 2016 Aşkın Yolcuğu'na Dair
    • 1 Ocak 2016 Kar taneleri: Semada raks eden dervişler
    • 21 Aralık 2015 Eksik Gören Eksiktir
    • 10 Ağustos 2015 Çeşm-i Cihân'a Ağıt
    • 9 Temmuz 2015 Tevazu: İnsan toprağını işlemek
    • 28 Haziran 2015 Ses vermek?
    • 24 Haziran 2015 Bu kitap neden yazıldı?
    • 4 Haziran 2015 Muhalefeti mi seçeceğiz?
    • 10 Mayıs 2015 Ruhuma Sükünet Veren Şehir
    • 20 Nisan 2015 Sevgili kızım, beklemeyi bilmeliyiz
    • 5 Nisan 2015 Bedhah tuzaklara karşı
    • 9 Mart 2015 Bu iyi bir zamandır
    • 12 Şubat 2015 Oğluma birkaç not
    • 27 Ocak 2015 Öğüt Almak: Nasihatname geleneğimize dair
    • 19 Ocak 2015 Son hadiselere ve tartışmalara dair
    • 29 Ekim 2014 Dostun Bahçesinde Teferrüç Etmek
    • 14 Ekim 2014 Camide buluşalım…
    • 9 Eylül 2014 Bir Gönül Köprüsü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,579 µs