Fikret Ertan
0 0 0000
İran, Afganistan ve Taliban
Afganistan'ın geleceği sadece Afgan halkını değil başkalarını da yakından ilgilendiriyor.
Bu başkaları da elbette bu ülkeyle ilgili stratejik hesapları olan ülkeler. Bunların başında Amerika, Pakistan, Hindistan ve bölgenin önemli ve güçlü devleti İran geliyor. Bunlara ek olarak bu çerçevede Rusya ve Orta Asya cumhuriyetlerini de hesabı olan ülkeler olarak görebiliriz.
Amerika'nın, Pakistan'ın ve Hindistan'ın stratejik hesapları belli; bu yüzden bunlardan bugün söz etmek gerekmez. Hesabı o kadar belli olmayan, kamuoyunda bu konuda fazla bilgisi olmayan ülke elbette İran.
İran, malum Afganistan'ın batı komşusudur. İki ülke uzun bir ortak sınıra sahipler. Tarihî olarak da derin ve yaygın ilişkileri var. Ancak bu ilişkiler Taliban iktidarı ile sarsılmış, ortaya derin bir ihtilaf çıkmıştı. Bunu tetikleyen de Taliban'ın 1998'de kuzeydeki Mezar-ı Şerif'i ele geçirmesinden sonra bu şehirdeki İran konsolosluğuna saldırması ve burada 8 İranlı diplomat ve bir İRNA haber ajansı mensubunu katletmesiydi.
Taliban, Mezar-ı Şerif'i tamamen ele geçirdikten sonra da şehirdeki yüzlerce Özbek, Tacik ve Hazara erkeğini vahşice öldürmüş, özellikle de İran'a yakın Şii Hazaraları hedef seçmişti. Bunu yaparken Hazara evlerini basmış gençleri ve çocuk yaştakileri de katletmişti. Bu katliamlar o zaman BM İnsan Hakları Komisyonu tarafından da belgelenmişti.
İran ile Taliban bu saldırı ve diplomat katliamından sonra savaşın eşiğine gelmişler, İran, Afganistan sınırına 70 bin askerle yığınak yapmıştı. Sonraları BM devreye girmiş, muhtemel savaş önlenmişti. 1999'da da taraflar görüşmüşler; ancak bundan herhangi bir olumlu sonuç çıkmamış, ilişkiler düzelmemişti. Bundan sonra da İran Taliban'la mücadele eden Kuzey İttifakı denen muhalif gücü desteklemişti. Hatta 2001'deki Amerika'nın Taliban operasyonu sırasında özel kuvvetleriyle Kuzey İttifakı'na yardım etmişti. Bu bilgiler elbette yakın tarihî bilgiler; ama bunları bilmeden, hatırlamadan da İran-Taliban ilişkileri de anlaşılamaz. Bu bakımdan bunları hatırlatmış oluyoruz bugün.
Taliban devrildikten sonra da İran yerini alan Karzai yönetimi ile yakın ve iyi ilişkiler tesis etmiş, bu yönetimi desteklemişti. Geçen hafta yapılan Pakistan-Afganistan-İran üçlü zirvesinin ortaya koyduğu gibi bugün de bu destek çeşitli şekillerde ve boyutlarda devam ediyor. Bu çerçevede iki ülke bir süre önce askerî işbirliği anlaşmaları da imzalamışlardı. Kısacası, İran-Afganistan ilişkileri bugün iyi durumda sayılır.
Ne var ki, bu durum İran'ın Karzai yönetiminin her hareketini, her çabasını desteklediği, her şeyden memnun olduğu anlamına da gelmiyor. İran özellikle Karzai yönetiminin Amerika ile yürüttüğü strateji ortaklık ve güvenlik anlaşması sürecinden oldukça rahatsız görünüyor. Bu çerçevede Amerika, Afganistan'daki askerî varlığına 2014'te son vermesinden sonra ülkede birtakım üsler ve 20-30 bin civarında askeri belirsiz bir süre bulundurmak isterken İran bunu asla istemiyor, Karzai yönetimini ve Afgan meclisini bu konuda etkilemeye çalışıyor.
İran'ın bu tavrının sebebi gayet açık ve net: İran, batısında kendisi için sürekli bir askeri tehdit ve baskı unsuru olacak Amerikan askeri varlığı ve üslerini istemiyor, kendisinin buradan izlenmesinden de son derece rahatsız. Nitekim geçen aralıkta İran'ı izleyen CIA'e ait Amerikan insansız casus aracının İran içlerinde düşmesi ya da düşürülmesi İran'ın bu kaygısında haklı olduğunu ortaya koymuştu.
İran bu sebeple, Afgan meclisinden söz konusu anlaşmanın çıkmaması için elinden geleni yapıyor. Milletvekillerini kendi yönünde etkilemeye çalışıyor. İran, Afganistan'da birçok alanda da nüfuz ve ağırlık tesis etmek için olağanüstü çaba sarf ediyor. Para dağıtıyor, başka şeyler yapıyor. Bunları belki başka bir gün yazarız.
Bu arada bazı haberlerde İran'ın kadim düşmanı; ama aynı zamanda Amerika'ya kendisi kadar düşman olan, ülkede Amerikan askerî varlığına karşı Taliban ile yakınlaşma çabaları içine girdiği, hatta dolaylı temaslar da bulunduğu da söyleniyor. İran, muhtemelen bunları reddedecektir; ama söylentiler de, haberler de ortada duruyor. Belki haberler de doğru, kim bilir. Ayrıca, Amerika, Pakistan ve Karzai yönetimi Taliban ile temas halindeyse, İran niye olmasın?
Bütün bunlar bize, Afganistan'da cereyan eden stratejik oyunun ve yapılan hesapların ne kadar kaygan ve değişken bir zeminde cereyan ettiğini açıkça gösteriyor velhasıl.
zaman
Bu yazı 1,763 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
27 Eylül 2012
Bingazi saldırısının mahiyeti seçim sonrasına kaldı
-
20 Eylül 2012
Filistin'e acil para lazım
-
17 Eylül 2012
Bingazi saldırısı ve ötesi
-
10 Eylül 2012
Rusya, Suriye rejiminden kolay kolay vazgeçmez...
-
6 Eylül 2012
Trans Hazar hattı bir gün hayata geçecek
-
3 Eylül 2012
Amerika ve İsrail: Pekişen, derinleşen ayrılık
-
30 Ağustos 2012
Bosna ve Suriye...
-
27 Ağustos 2012
Bağlantısızlar Zirvesi'nden ne çıkacak?
-
23 Ağustos 2012
Amerika'nın Irak'taki nüfuzu ne kadar?
-
13 Ağustos 2012
İran'a saldırının önünü açabilecek rapor
-
9 Ağustos 2012
İranlı yetkililerin nankörlüğü
-
6 Ağustos 2012
Rejimin helikopterleri ve mücadelenin seyri
-
2 Ağustos 2012
İsrail Suriye'yi nasıl dinliyor, nasıl gözetliyor?
-
30 Temmuz 2012
Eski dostlar buluştu: Romney-Netanyahu
-
23 Temmuz 2012
Suriye'nin kimyasal silahlarının akıbeti ne olacak?
-
19 Temmuz 2012
Rum Kesimi, İsrail, yeni jeopolitik ve ötesi
-
16 Temmuz 2012
Rum Kesimi ve Rusya ilişkileri
-
9 Temmuz 2012
İsrail donanması ve yeni görevi
-
5 Temmuz 2012
El-Kibar muammasını hatırlarken...
-
2 Temmuz 2012
Rusya'nın rolü
Yorumlar
+ Yorum Ekle