Ergun Babahan
0 0 0000
Sayın Başbakan 3’üncü dönemler hep zor geçer!
New York’ta güneş açtı iki gündür.
Sokaklar cıvıl cıvıl.
Chelsea, Meatpacking bölgesi sabaha kadar ayakta.
Washington’ın ardından New York’ta da yorucu bir programımız vardı, bir görüşmeden diğerine koşturduk ve acı bir tesadüf sonucu Suriye’de hayatını kaybeden Anthony Shadid için New York Times’ta düzenlenen anma törenine de katıldık.
New Yorklular ve turistler kentin tadını çıkarıyor ama bizler binlerce kilometre uzakta bile dinamizmi hiç bitmeyen ülkemizdeki gelişmeleri izlemek, buradaki Türkiyelilerle bu gelişmeleri konuşmak, değerlendirmek durumundayız.
Zihne dinlenme yok açıkçası.
Yorucu ama insanı zinde ve tetikte tutan bir ülke bizimkisi. Her an, her şey olabilir Türkiye’de ve oluyor da.
100 yıllık bir geleneği demokratik yollarla değiştiren, değiştirmeye devam eden bir ülke için doğal bu hız.
Sonuçta bölge ve dünya ölçeğinde önemli bir ülke ve ciddi bir iktidar mücadelesine tanıklık ediyoruz.
Başta İngiltere olmak üzere Batılı ülkelerin deneyimlerine baktığımızda, liderlerin üçüncü dönemlerinin çok sıkıntılı geçtiğini görürüz.
İktidar dönemlerini tamamlayamadan koltuklarını müstakbel mirasçılarına bırakan lider örnekleri de var Batı’da...
Bizde ise 3 dönemden fazla liderlik ve milletvekilliği yapmayacağını partisini kurarken ilan etmiş ve bu sözünün arkasında durmuş bir lider var.
Üstelik, Recep Tayyip Erdoğan’ın dönem sonunda liderliğini devretmeye hazırlandığı parti, Batılı örneklerinden farklı olarak en az bir dönem daha iktidarın en güçlü adayı.
Bunda hep yazdığımız gibi, AK Parti politikalarının başarısı kadar, muhalefetin iktidar alternatifi olmasını sağlayacak bir çizgi izleyememesinin rolü de büyük.
Askerin yol göstericiliğini kaybeden CHP iyiden iyiye şaşkına dönmüş durumda, MHP ise yerinden son derece memnun.
Bu tablo, büyük ihtimalle Çankaya’ya çıkacak olan ya da gönlünde yatan düşünce kuruluşu tarzı bir vakıf kurma şansını gerçekleştirmek isteyecek olan Erdoğan sonrasına yönelik bir yarışa neden oluyor.
Unutmayalım ki, bizim geleneğimizde taht kavgaları hep zor geçer.
Tahta çıkan erkeğin kardeşlerini boğdurması hem hak, hem de köklü bir gelenektir.
Bu tabloya bir de Başbakan Erdoğan’ın art arda geçirdiği operasyonlar sonucu bir nekahat dönemi geçirmek zorunda kalması gerçeğini ekleyin.
Evet, aslında tanık olduğumuz olaylar Çankaya ve dolayısıyla Erdoğan sonrası AK Partisi’ne yön verme mücadelesi.
Ancak yukarıda da vurguladığım gibi, Türkiye daha önceki örneklerden önemli ölçüde ayrışan bir ülke.
Çankaya’ya çıktığı takdirde, siyaset sahnesinden çekilmeyecek, hatta etkisini devam ettirecek başarılı bir siyaset adamı var karşımızda.
Erdoğan’ın üçüncü döneme giderken gerek parti teşkilatı, gerekse Meclis grubunda sahip olduğu gücü gözönüne aldığımızda ve bu gücü AK Parti’nin anketlerde çıkan yüzde 50’den fazla oy oranıyla değerlendirdiğimizde, rakip odakların çok şansı olmadığı gerçeği ortaya çıkıyor.
Dümene geçmek kadar, dümendeki yeni kaptanın rotasını etkileme mücadelesi de var perde arkasında.
Demokrasilerde böyle mücadeleler doğaldır, elbette meşruiyet çizgisi içinde kaldıkları sürece.
star
Bu yazı 1,110 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
6 Mayıs 2012
Adalet talebinden tahrik olan bir ordu! Astsubaylar direnin
-
4 Nisan 2012
Benim darbecim insanlık suçu işlemez
-
24 Mart 2012
Ergenekon ve psikolojik savaş
-
14 Mart 2012
Kürt meselesinde tarihi uyarı
-
7 Mart 2012
Türkiye, AB için neden önemli!
-
4 Mart 2012
Medya nasıl kurtulur?
-
3 Mart 2012
Medya eliyle hükümet devirmek de darbedir!
-
19 Şubat 2012
Sayın Başbakan 3’üncü dönemler hep zor geçer!
-
15 Şubat 2012
Washington’ın Türkiye’ye bakışı
-
14 Şubat 2012
Gazetecinin suç işleme özgürlüğü
-
7 Şubat 2012
Tencere dibin kara
-
5 Şubat 2012
Sadece ordu yetmez devleti sıfırdan kurmalı
-
22 Ocak 2012
Barlas, Özkök’ü neden uyarmıştı!
-
3 Ocak 2012
Bu facia AK Parti için çok ciddi alarm
-
13 Aralık 2011
Siyaset ve sadakat
-
11 Aralık 2011
Bu iddianamede ciddi şike var!
-
6 Aralık 2011
İşte kahramanınız Kozinoğlu!
-
22 Kasım 2011
CHP, Dersim ve Ermeni kırımı!
-
19 Kasım 2011
Atatürk milliyetçiliği ‘Ne Mutlu Türküm’ demektir
-
15 Kasım 2011
Ulusalcılara bir iyi bir de kötü haber
Yorumlar
+ Yorum Ekle