Emre Aköz
0 0 0000
O ajanlara bir de böyle bakın
Türkiye'de "milli" kelimesi sevilir. "Milli" kavramı vatandaşa gurur verir: "Milli Futbol Takımı" gibi...
Halbuki 'milli'nin kısıtlayıcı yanı da var: Bir kere "yereldir" milli... "Ülke sınırları" ile tanımlanır.
Yabancıya karşı biraz yabanidir milli. Başka ülkeleri ve kültürleri dışlar. Hatta "Milli Eğitim" olarak, vatandaşın bir kısmını, yani Kürtleri de ötekileştirir.
Milli İstihbarat Teşkilatı da, uzun yıllar, ağırlıklı olarak adının başındaki "milli" kelimesine uygun bir biçimde görev yaptı. İstihbaratın çoğunu yurtiçinden topladı.
***
MİT'in, "yurt içinde atmaca, yurt dışında serçe" görüntüsü artık değişiyor. Zaten değişmek de zorunda. (Dev uçaklarıyla okyanusları aşan Türk Hava Yolları gibi...)
Ekonomisi ve siyasi etkisi büyüyen Yeni Türkiye, eski MİT ile yoluna devam edemez. İşbölümü gerekiyor: Yurt içinde Emniyet, yurt dışında MİT... (Bugünden yarına değil elbette; zaman içinde.)
Tabii MİT'in yüzünü dışarıya çevirmesi bazı ülkelerde sıkıntı yaratıyor. Hakan Fidan'ın MİT Müsteşarı olmasına laf ettiği için İsrail'e kızdık... Halbuki açık sözlü oldukları için teşekkür etmeliyiz. Bir de suskun kalanları düşünün: Suriye, İran, bazı Avrupa ülkeleri, Rusya, vs...
"Teşkilatın operasyonlarını yurt dışında yoğunlaştıracağım" diyen Hakan Fidan'dan çok mu memnunlar?
Soru basit: İçedönük bir MİT mi ister başka devletler... Yoksa gözünü- kulağını kendilerine dikmiş bir MİT mi? (Elbette teşkilatın "milli" kalması, "küresel" hale gelmemesidir tercihleri.)
***
Unutmadan: Ben MİT'in, KCK'yasızmasını, bir iç istihbarat çalışması olarak görmüyorum.
Bölgesel bir iştir yapılan.
KCK'nın İngilizce açılımı 'Kürdistan Halklar Konfederasyonu'... Adı üstünde, Kürtlerin yoğun biçimde yaşadığı tüm bölge ülkelerini kapsıyor: İran, Irak, Suriye... Almanya'ya kadar uzanıyor!
Yani örgütün içinden bilgi toplamak, sadece Kürt ulusalcılar değil, aynı zamanda o ülkeler hakkında istihbarat sahibi olmak demektir. Öyle değil mi?
Taksim Meydanı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 'Taksim Meydanını Yayalaştırma Projesi'ni gündeme soktu ya... CHP'li ve solcu enteller hemen 'Taksim Platformu'nu kurdular. Yine "istemezük" frekansındalar. Geçen gün de "Taksim Hepimizin" sloganıyla gösteri yaptılar.
Evet, soyut manada Taksim hepimizin ama pratikte değil. Taksim ancak bir miting olduğunda ya da konser düzenlendiğinde (29 Ekim, 31 Aralık) halkın meydanı oluyor.
Normal bir günde arkadaş ya da otobüs, dolmuş beklenen bir yer orası. Genellikle bir araçtan iniyor ve yürüyüp gidiyoruz. Birkaç kafe var çevreyi seyredecek; o kadar. Kalanında araçlar egemen Taksim'e...
Halbuki trafik yer altına alındığında, egzozdan ve gürültüden kurtulmuş, devasa bir meydan çıkacak ortaya. Sanat ve zanaat sergileri açılabilir, festivaller düzenlenebilir hale gelecek. İstanbullular şu anda yapamadıkları bir şeyi yaparak, hoşça vakit geçirmeye başlayacak meydanda...
Bu iyi bir şey değil mi? Elbette öyle. Ama AK Parti döneminde yapılacağı için kötü!
sabah
Bu yazı 1,651 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
23 Ağustos 2012
Yeni Anteplere dikkat!
-
28 Haziran 2012
Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
-
21 Haziran 2012
Bunlar bizi kandırıyor
-
23 Mayıs 2012
Tek emperyalist ABD mi?
-
15 Mayıs 2012
Silivri izlenimleri (1)
-
10 Mayıs 2012
Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
-
6 Mayıs 2012
Aşk olmadan meşk olur mu?
-
3 Mayıs 2012
Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
-
27 Nisan 2012
27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
-
24 Nisan 2012
Stalinci olmak suç mu, değil mi?
-
3 Nisan 2012
PKK'nın vesayet aracı KCK
-
16 Mart 2012
Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
-
9 Mart 2012
Hani kadınları eve kapatacaklardı?
-
22 Şubat 2012
Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
-
16 Şubat 2012
Krizler bitmeyecek
-
14 Şubat 2012
O ajanlara bir de böyle bakın
-
10 Şubat 2012
2014 kavgası
-
8 Şubat 2012
Kemalistler ve İsrail lobisi
-
5 Şubat 2012
Müsamere kardeşliği
-
25 Ocak 2012
Kemalistlerin baba kompleksi
Yorumlar
+ Yorum Ekle