Nasuhi Güngör
0 0 0000
Şifre Suriye
Suriye üzerinden Türkiye’yi ve dünyayı okumak mümkün mü, elbette. Hiç uzatmadan işte on başlık halinde bölgenin, dünyanın ve Türkiye’nin gündemi:
Bir: Beşer Esad, Rusya ve Çin’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki vetosunun ardından, ülkedeki hakimiyetini yeniden elde etmek için, tanklara başvurarak ülkeyi bugünlere kimin taşıdığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.
İki: Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’un Esad’la yaptığı görüşmenin ardından gelen iki açıklamaya dikkat. Esad, şiddeti durduracağını beyan ediyor. Ardından Lavrov, Esad’ın yeni anayasanın referanduma götürülme tarihini yakında açıklayacağını ilan ediyor.
Üç: Irak’ın işgalinde, son dakika satışlarıyla, İran konusunda ise sık sık değişen politikalarıyla dikkat çeken Rusya’nın, Suriye sorununa kelimenin tam anlamıyla ‘gövdesi’ni koyması dikkat çekicidir. Bu tavrı günü birlik bir tepki gibi görmek yanlıştır. Rusya, son yıllarda İslam dünyası üzerinde oynamak istediği ‘hami’ rolünü bir kez daha sahneye sürmenin peşindedir. Elinin çok zayıf olduğunu söylemek de kolay değildir.
Dört: Suriye ve Libya’yı karşılaştırmanın pek de doğru olmadığı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Libya’nın ne uluslararası arenada kullanabileceği derin çatlakları vardı, ne de Muammar Kaddafi’nin kurduğu yönetim yapısı bu tür pazarlıklara müsaitti. Şam yönetimi, kendisine yöneltilen bütün öfkeye rağmen, geleneğine uygun biçimde, soğukkanlı adımlar atarak ömrünü uzatmanın ya da kendi kontrolünde bir değişimin peşindedir.
Beş: Rusya’nın, Suriye konusunda böyle bir inisiyatif alması karşısında, bazı Batılı ülkelerden gelen büyükelçilik çekme tepkileri ilginçtir. Acaba Şam’daki dönüşümün Rusya’ya terk edildiğini düşünmek için erken midir? Böyle bir terk edişin parantezinde, Esad sonrasını İhvanı Müslimin (Müslüman Kardeşler) merkezli bir rejimin almasından duyulan endişe var mıdır? Sormaya değer doğrusu.
Altı: Kuşkusuz Rusya’nın böyle bir hamle yapmasında, kendi içinde başlayan huzursuzluğun, dehşetli soğuğa rağmen yapılan siyasi tepki yürüyüşlerinin ve Moskova’daki seçimlerle ilgili Batı kamuoyunda başlatılan tartışmaların rolü olmalıdır. Rusya, acaba Irak’taki gibi sessiz durursam, bir şekilde beni de kuşatan bir hamle karşısında çaresiz kalabilir miyim endişesini, bir büyük devlet olmanın getirdiği avantajlarla okumuş olmalıdır.
Yedi: Moskova’nın bölgeyi hareketlendiren bu çıkışı karşısında, Suriye konusunda farklı beklentilerin adresi haline gelen Ankara ne yapacaktır? Şöyle bir gelip geçen günü birlik doğalgaz krizleri (Azeriler ve de İran) önemli bir işaret midir?
Sekiz: Daha önce yazmıştım, tekrar dikkat çekiyorum. Türkiye ve Rusya Dışişleri Bakanlarının Moskova’da altına imza attıkları 30 maddelik bildiri çok önemlidir. Türkiye’yi tek bir seçeneğe mahkum etmek isteyenlerin aksine, mevcut iktidar ve siyasi akıl, bunca iç ve dış baskıya rağmen kafasını kaldırıp tarihe ve bölgeye bakmasını başarabiliyor, çok önemlidir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Medvedev arasında başlayan trafiğe dikkat.
Dokuz: Suriye sorunu, bölgesel ve küresel ölçekte bir büyük çatışmanın merkezi olduğu kadar, Türkiye’nin kendi iç dengelerinde çok ciddi depremleri tetiklemeye doğru ilerlemektedir. Son dönemde yaşadığımız hemen tüm sorun ve tartışmalar, bir şekilde Türkiye’nin Suriye konusundaki politikasıyla ilgilidir.
On: Ankara’nın öfkeli tepkisinin paralelinde soğukkanlı bir devlet politikası yürütmesi önemlidir, doğrudur, anlamlıdır. Bunun kimi ne kadar rahatsız ettiğini anlamak için son 24 saatin en önemli iç gelişmesine bakmak yeterlidir. Acaba hangisidir diye sormayacağınızı ümid ediyorum!
star
Bu yazı 1,467 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
6 Nisan 2013
Kraliyet patron, biz taşeron muyuz?
-
27 Eylül 2012
Ordu neden değişmek zorunda
-
21 Eylül 2012
Eylül ayının kara listesi
-
14 Eylül 2012
Yeni Türkiye ve yeni ekonomik model
-
13 Eylül 2012
Libya saldırısı ve Türkiye’nin kodları
-
3 Eylül 2012
Türkiye’nin yalnızlığı ve Mısır
-
30 Ağustos 2012
Ankara-Paris rekabeti
-
24 Ağustos 2012
İstihbarat zaafı var mı?
-
23 Ağustos 2012
BDP niçin çıldırdı?
-
17 Ağustos 2012
Fırsat treni telaşı
-
16 Ağustos 2012
Yola nasıl devam edeceğiz?
-
10 Ağustos 2012
‘Gergin Barış’ın sonu mu?
-
6 Ağustos 2012
PKK’nın intiharı
-
27 Temmuz 2012
Henüz vakit varken
-
20 Temmuz 2012
Suriye sorunu ve Türkiye’nin özgüveni
-
19 Temmuz 2012
Şam’daki patlama ve Moskova’daki Türkiye
-
28 Haziran 2012
Türkiye itibar mı kaybediyor?
-
22 Haziran 2012
Mısır, Suriye ve derin iktidarlar
-
21 Haziran 2012
Müzakere akıldır, güçtür
-
14 Haziran 2012
Beka endişesinin dayanılmaz cazibesi
Yorumlar
+ Yorum Ekle