En Sıcak Konular

Bilal Kemikli



Bilal Kemikli
0 0 0000

Bugün Bayram...Kandil Bayramı



Dönem ortası tatil… Ama ne tatil! Sınavlar okundu, şimdi sıra biriken makaleler ve tezlerde. Bir de bekleyen yazılar var.

Çalışarak dinleneceğiz.

Fakat yine de özgürüz, işlerin bir kısmını evde şöyle ayaklarımızı uzatarak tamamlayabiliriz. Mesela aylardır okunmayı bekleyen şu kitap, evde kanepeye uzanarak okunabilir.

Böyle düşündüm ve erkenden evin yolunu tuttum… Daha içeri girer girmez mutfaktan koridora taşan nefis çay kokusunu duyumsadım. Keyfim yerine geldi.

Kanepeye uzanmak, ince belli cam bardakta nefis demlenmiş çay eşliğinde Jose Saramaga’nın İncil’deki İkinci İsa’sını okumak… Bundan iyi keyif mi olur?

Bir bardak çay içtim, kitabın sayfalarında Mecdelli Meryem’in hikâyesine kapıldım… Tatil bu olsa gerek. İnsan istediği kitabı okuyorsa, bundan daha iyi tatil mi olur? Yusuf’un ve Meryem’in eşliğinde, İsa’nın doğuşuna doğru akarken sayfalar, oracıkta uykuya dalmışım.

Evde, kanepeye uzanıp okumanın bazen böyle tezahürleri oluyor. Siz satırlar arasında bir hayale düşüyorsunuz, o hayal sizi uyku kralına teslim ediyor ve elinizdeki kitap oracıkta odanın zeminine kayı veriyor.

Birkaç dakika ya uyudum ya uyumadım… Belki yakaza hali. Kapı zili çalıyordu; ama kalkamıyorum işte, üzerimde bir ağırlık var.

Eşim kapıyı açtı, duyuyorum. Kapı açılır açılmaz içeriyi cıvıl cıvıl çocuk sesleri doldurdu. Bu karda, bu soğukta… Neşeli çocuk sesleri… Diri sesler. Şen bağrışmalar. Sanki bahar geldi... Evet, sesler meltemi getirdi.

Toparlandım, uzandığım kanepeden hemen doğruldum, kulak verdim o seslere. Bahar kokusuna kapıldım.

Hep bir ağızdan sesleniyorlardı:

“İyi bayramlar teyze! İyi bayramlar…”

Hanım sesi karıştı çocuk seslerine, “İyi bayramlar çocuklar, size de iyi bayram…”

Bu arada çocuklara ikram da bulunuyor, hediyelerini veriyordu… “Bana da, bana da!”cıvıltılarından hediyelerin sesini de duyuyordum.

“Fakat” dedi, “Siz bugün ne oldu? Neyin bayramı, biliyor musunuz çocuklar?”

“Bayram teyze, bayram…” dedi, en küçüğü, çocuk lisanıyla…

“Evet, bayram, ama neyin bayramı?”

 Bir sessizlik çöktü… Bayram diye mırıldandı yavrucaklar. Kalktım yanlarına gidip, onları görmek istedim.

Eşim, “Çocuklar, bugün Mevlid Kandili o yüzden bayram.” dedi.

Hediyelerini alan çocuklar, ben kapıya varmadan diğer kapıları çalmak ve benim gibi gafilleri uyandırmak için kaçı verdiler… Fakata seslerini duyuyordum:

“Kandil…”

“Kandil Bayramı…”

“Mevlid Kandili!”

Onlara yetişmedim, göremedim, konuşturamadım…  Fakat o anda ne istedim bilir misin?

Çocuk olup koşmayı… Evet, çocuk olup oradan oraya koşmak istedim.

Koşarak mahalledeki bütün kapılara teker teker uğramak, onlara çocukça saflıkla “Bugün bayram! Bugün Kandil!...” demek istedim.

Meltem olup esmek, her eve her haneye bahar kokusunu getirmek istedim. Uyandırmak istedim, benim gibi gafil, miskin ve umarsızları… Tatili uykuyla, tembellikle geçirenleri!

Bugün bayram…
 
Bugün kandil bayramı.  Mevlid Kandili…

Güneşin doğduğu gün bugün. Gülün açtığı...

Tekrar kitaba, İncil’deki İkinci İsa’ya dönerken, dilimde çocukların o coşkusuna eşlik eden Süleyman Çelebi’nin şu sözü vardı:


“Ölmeyüp İsa göğe bulduğı yol

Ümmetinden olmak içün idi ol”  

Evet, bugün bizler yoğunluk içinde pek fark edemesek de bayramdır. Çünkü bugün, veladetle, o kutlu doğuşla varlığın özüne kavuştuğu gündür.

Bayramınız kutlu olsun efendim…


Bu yazı 2,067 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Nisan 2016 Öğrencime Mektup
    • 5 Şubat 2016 Sahici Büyük Kimdir?
    • 24 Ocak 2016 Aşkın Yolcuğu'na Dair
    • 1 Ocak 2016 Kar taneleri: Semada raks eden dervişler
    • 21 Aralık 2015 Eksik Gören Eksiktir
    • 10 Ağustos 2015 Çeşm-i Cihân'a Ağıt
    • 9 Temmuz 2015 Tevazu: İnsan toprağını işlemek
    • 28 Haziran 2015 Ses vermek?
    • 24 Haziran 2015 Bu kitap neden yazıldı?
    • 4 Haziran 2015 Muhalefeti mi seçeceğiz?
    • 10 Mayıs 2015 Ruhuma Sükünet Veren Şehir
    • 20 Nisan 2015 Sevgili kızım, beklemeyi bilmeliyiz
    • 5 Nisan 2015 Bedhah tuzaklara karşı
    • 9 Mart 2015 Bu iyi bir zamandır
    • 12 Şubat 2015 Oğluma birkaç not
    • 27 Ocak 2015 Öğüt Almak: Nasihatname geleneğimize dair
    • 19 Ocak 2015 Son hadiselere ve tartışmalara dair
    • 29 Ekim 2014 Dostun Bahçesinde Teferrüç Etmek
    • 14 Ekim 2014 Camide buluşalım…
    • 9 Eylül 2014 Bir Gönül Köprüsü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,946 µs