En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Yaşanan acılar dinecek mi dersiniz...



Hukuki açıdan ‘anlamsız’ ve iki ülke ilişkilerini iyice bozacağından da ‘tehlikeli’ bir yasa tasarısının Fransa’da Senato’dan kabul alacağına inanmıyorduk. Hepimiz, hemen herkes...

Fransa’dan ise farklı haberler geliyordu: Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy bizzat ilgilendiği tasarının yasalaşması için bütün tedbirleri almış, Senato’nun en az katılımla toplandığı pazartesiye aldırdığı oylama gününe ‘karşı görüş’teki senatörlerin gelmemesini de sağlamıştı; “Hukuki değil” diyenleri de “İptali için Anayasa Mahkemesi yolu açık” bahanesiyle susturmayı başarmıştı Sarkozy...

Demokrasinin kötü kullanımına en çarpıcı örneklerden birini bu olayla veriyor Fransa: Bir seçimden başarıyla çıkmış yeniden seçilmesi zor görünen bir politikacı, konumunun kendisine sağladığı gücü, kişiselleştirdiği bir konuyu milli bir davaya çevirerek Türkiye’yi rencide edecek biçimde kullanıyor; Fransız demokrasisi de -maalesef- buna izin veriyor...

Bir de “Yasa konusunda Türkiye sâkin olmalı” aklını vermeyi ihmal etmedi Sarkozy...

Zaten sâkiniz. Tarihimizin bir döneminde, koskoca bir imparatorluğu ismiyle, cismiyle ve hacmiyle -o da ancak bir İstiklâl Savaşı verilerek- küçülmeye mahkum eden, ihtirası akıllarından hayli ileride bir kadronun sebep olduğu büyük bir facianın hesabı bizlerden bugün sorulmak istenmesine rağmen... Oysa elimizden gelse, o faciayla birlikte, ‘Devlet-i Aliye’nin tarih sahnesinden yok olmasının hesabını sebep olanlardan bizler soracağız...

İşin daha tuhaf tarafı şu: İmparatorluğu çökerten kadro, bunu engellemek veya geciktirmek amacıyla tedbirler almaya çalışırken, ilham kaynağı olarak seçtikleri ülke Fransa’ydı. Bugün de sistemleri birbirine en çok benzeyen iki ülkedir Fransa ile Türkiye...

Ankara’dan yükselen “Yapılmak istenenin Fransa’nın sürekli savunduğu değerlerle çeliştiği” yolundaki itiraz pek yerinde değil. Fransa’nın öyle tek-tip bir değerler sistemi yok; ‘kendilerine-özel’ değerler yanında sadece ‘kendileri-gibi-olmayanlar için’ benimsedikleri ‘çifte-standartlı’ değerlere de sahiptir Fransızlar...

Sarkozy’nin üslûbu belki biraz daha kaba ve kör gözüm parmağına; yoksa Sarkozy’nin her türlü baskıyı uygulayarak hayata geçirdiği, Türkiye’yi ve insanlarını rencide eden yaklaşım Fransız kültürünün yabancısı değil... Birkaç bilge adam ile bazı hukukçuların seslendirdiği itirazlar esas istisna; Fransa’yı her zaman Sarkozy-tipli politikacılar temsil etti.

Ne bekliyor acaba Sarkozy? Çıkardığı yasayla tarihin bir döneminde yaşanmış facianın hesabını gördüğünü mü? 1915’in yüzüncü yıldönümüne gidilirken bir yerlerde planlanan kapsamlı bir kampanyanın ilk ateşini yaktığını mı? Haksız olduğu için sesini çıkartamayan ve Türkiye’yi daha fazla öfkelendirmek istemeyen İsrail’i bu yolla mutlu etmeyi mi?

Hepsi birden gerçekleşse ne olacak?

Türkiye elbette sakin olmalı, ama bunu da Sarkozy’nin temsil ettiği Fransa’nın yanına da kâr bırakmamalı. Fransa’nın çıkarlarını zedeleyici, canını acıtıcı bir çizgi mutlaka izlenmeli. Bunu başka ülkeler üzerinden yürütmeye de gerek yok; Türkiye’nin elinde Fransa’yı pişman edecek ekonomik, siyasi, kültürel ne kadar koz varsa hepsi değerlendirilmeli.

İllâ yüksek sesli veya aşırı tepkiye ihtiyaç yok.

star



Bu yazı 1,256 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,871 µs