Emre Aköz
0 0 0000
Hayal kırıklığı
Gazeteci Hrant Dink, 19 Ocak 2007'de katledildiğinde çeşitli tartışmalar olmuştu. Mesela bazıları "katilin de ruh halini anlamak gerektiğini" öne sürerken... Bazıları da katil Ogün Samast'ın bir "yalnız kurt" olduğunu iddia etmişti.
Bu tip siyasi-ideolojik suçlarda benim genel fikrim şudur: Türkler asla tek başlarına hareket etmez. Hep devlet içinden birileri teşvik ve destek verir.
Hani bazı suçlular, "Olayı televizyondan öğrendim... Çok kızdım... Gittim, buldum, vurdum" diye savunma yapar ya... Tamamen yalandır! Cinayeti üstlenme hamlesinden başka bir şey değildir.
Böylece işin "tetikçilik" boyutu örtülür: Plancılar, azmettiriciler, emri verenler, el altından destekleyenler korunmuş olur.
Bu açıdan Hrant Dink davasının dünkü kararı tam bir hayal kırıklığı oldu: Çünkü ne Yasin Hayal devletle bağlantılı bulundu, ne de Erhan Tuncel...
Eski genelkurmay başkanının dahi tutuklandığı bir ülkede, hâlâ neden korkuluyor; anlamak mümkün değil.
İstanbul'un bencilleri
Annesiyle telefondan konuşmakta olan genç kadın şöyle diyordu: "Bugün de yağacak diye bir söylenti var."
Halbuki önünde internet bağlantılı bilgisayar, elinin altında ise "akıllı" tabir edilen telefonlardan duruyordu.
İnternetten Meteoroloji'nin sitesine girip hava durumuna bakacağına, söylentiye bel bağlıyordu.
Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin hazırladığı "Cep Trafik" uygulamasını açıp... Sarıyer ya da Hadımköy gibi çeper yerleşimlerdeki trafik kameralarına bakabilirdi.
Medya da bir âlem: Yollar tıkandı, kazalar oldu diye hemen yetkilileri suçluyorlar. Halbuki pazartesi kar yağacağı çoktan belliydi. Zorunlu olmamasına rağmen, millet yine de aracıyla sokağa çıktı. (Vurdumduymaz ve bencil olduklarını nasıl mı anlıyoruz? Salı günü, iş işten geçtikten sonra, korkup yola çıkmadılar, trafik rahatlayıverdi.)
Kırk yılda bir yağan azıcık kar için, devasa kentte önlemler almak israftır. Asıl o zaman kızılmalı.
Hakan Şükür
Unutulmaz örnektir: Doğru Yol Partisi milletvekilleri çiğ köfte yoğurmakla kalmamış... Kıvam testi için köfteleri grup toplantı salonunun tavanına yapıştırmışlardı. Tarih: Aralık 1992.
Çeşitli kesimlerden insanların milletvekili olması olumludur. Böylece farklı çıkar ve sorunlar Meclis'te temsil edilir. Hakan Şükür zeki ve aklı başında bir insandır. Meclis'te olması iyidir.
Ancak AK Parti milletvekili Hakan Şükür'ün, bilhassa spor yasalarıyla ilgilenmek yerine, enerjisini Lig TV'de yorum yapmaya harcaması doğru değildir.
(Not: Yorum deyip geçmeyin; tam bir zaman oburudur: Uzun süre maçları izlemek ve genellikle aynı saatte stüdyoda bulunmak gerekir.)
Seçmen, Hakan Şükür'ü, öncelikle "Yasama" görevini yapsın diye Meclis'e gönderdi. Milletvekili maaşını o sebeple alıyor.
Velhasıl Hakan Şükür'ün düzenli biçimde futbol yorumculuğu yapması, siyasetin imajı ve itibarı açısından yanlıştır.
Not: Aslında Hakan Şükür ünlü olduğu için konu ediyoruz. Siyasetin kalite çıtasını aşağıya çeken nice siyasetçi var.
sabah
Bu yazı 1,507 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
23 Ağustos 2012
Yeni Anteplere dikkat!
-
28 Haziran 2012
Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
-
21 Haziran 2012
Bunlar bizi kandırıyor
-
23 Mayıs 2012
Tek emperyalist ABD mi?
-
15 Mayıs 2012
Silivri izlenimleri (1)
-
10 Mayıs 2012
Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
-
6 Mayıs 2012
Aşk olmadan meşk olur mu?
-
3 Mayıs 2012
Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
-
27 Nisan 2012
27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
-
24 Nisan 2012
Stalinci olmak suç mu, değil mi?
-
3 Nisan 2012
PKK'nın vesayet aracı KCK
-
16 Mart 2012
Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
-
9 Mart 2012
Hani kadınları eve kapatacaklardı?
-
22 Şubat 2012
Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
-
16 Şubat 2012
Krizler bitmeyecek
-
14 Şubat 2012
O ajanlara bir de böyle bakın
-
10 Şubat 2012
2014 kavgası
-
8 Şubat 2012
Kemalistler ve İsrail lobisi
-
5 Şubat 2012
Müsamere kardeşliği
-
25 Ocak 2012
Kemalistlerin baba kompleksi
Yorumlar
+ Yorum Ekle