Engin Ardıç
0 0 0000
Zurnanın zırt dediği yere henüz gelmedik
Süleyman Hoca (Yaşar) yazınca uyandım, emekli paşa 8 bin lira maaş alıyormuş.
Muvazzaf paşa da "PKK ile mücadele ederken" maaşı üçe katlıyor.
Henüz bu konuda "canalıcı gerçekler" gündeme gelmedi, geleceğini de hiç sanmam!
Yani lojman, tatil kampı, orduevi ucuzluğu, araba, şoför falan canım... Eskiden "emireri" vardı, kaldırıldı ama asıl önemli ayrıcalıklar sürüyor.
Bunlara dokunan yanar!
Adnan Menderes, bunlara dokunduğu için yakılmıştı.
Tahkikat Komisyonu kurmak, CHP'ye ve basına baskı yapmak falan, işin tuzu biberiydi. Menderes askeri aç bırakmış, üstelik bir de dalgasını geçmişti. Affetmediler. Menderes onlara hakaret etmişti, darbeciler de Menderes'e hapisanede sabah akşam "prostat muayenesi" yaptılar.
27 Mayıs cuntası, subayların gelir durumunu hızla iyileştirdi...
Diğer devlet memurlarına nazaran subaylara olağanüstü maddi ayrıcalıklar tanındı. Subay maaşı zamlı alıyor, İsmet Paşacı küçük sivil memurlar da götürüp saf saf "altın alyanslarını" teslim ediyorlardı devlete, devlet bütçesini denkleştirmek için...
Hele bir de OYAK kurulup ticarete girince... Yalnız ticarete değil, İstanbul sermayesiyle ortak sanayi yatırımlarına da girişince... (Allah Allah, TÜSİAD niçin bürokrasi kuyrukçuluğu yapıyormuş, Rahmi Bey ile Aydın Bey bu hükümeti neden istememişler, anlaşıldı mı şimdi?)
Emekli paşayı aldığı emekli maaşı da kesmeyince, ek gelir sağlamak için gidip bir holdingin yönetim kuruluna giriveriyordu...
Sivil sanayiciler ve işadamları da, "Ankara'yla işlerini yürütmede yardımcı olur" diye emekli paşa istihdam etmeye özen gösteriyorlardı tabii!... (Ne yani, şimdi de imam mı bulunduracaklar ellerinin altında?)
Bürokratik vesayet düzeni yavaş yavaş çözüldükçe (tam anlamıyla ortadan kalkmış değildir ve kalkacağı da yoktur) artık yönetim kurullarına paşa sokmaya da gerek kalmadı.
Fakat bu ülkede, elli yıldır, sivil hükümetler askerin ayrıcalıklarına hiç dokunmadılar.
"Kızıp da darbe yapmasın" diye!
Bu onları her zaman koruyamadı ama sivil politikacının "asker korkusuna" güzel bir örnekti.
Zurnanın zırt dediği yer, bugün de, "Atatürkçülüğün elden gitmesi" falan değil, bürokrasinin ekonomik çıkarlarıdır. (Muhalif basının ekonomik çıkarları gibi.)
Ve de o zurnanın zırt dediği yere hiçbir zaman gelinmeyecektir.
Ben SSK'dan en yüksek dereceden emekliyim, maaşım 1300 lira.
Profesör arkadaşım var, o da emekli, ayda 2 bin 300 lira alıyor.
Paşa da alıyor 8 bin.
İmdi... Bunları, eski ANAP milletvekili ve bakanı Bülent Akarcalı'nın Süleyman Yaşar'a önerdiği gibi eşitlemeye kalkarsanız...
Paşa, emekli olduğu zaman benim kadar para alacağını öğrenirse...
Hele hele tatil köyüne parayla gireceğini, orduevinin ölü eşek fiyatına sunulan hizmetlerine zam geleceğini duyarsa...
O zaman korkun işte!
sabah
Bu yazı 1,621 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
26 Eylül 2012
Tayyip gitsin de Hitler mi gelsin?
-
15 Ağustos 2012
Atraksiyon
-
29 Temmuz 2012
Akşam diyordun Abbas
-
23 Temmuz 2012
Özeleştirini yap Kemal arkadaş!
-
16 Temmuz 2012
Fransa'nın Kılıçdaroğlu'su
-
15 Temmuz 2012
Onları geri kazanalım
-
4 Haziran 2012
Ay birbirinizden farkınız mı vardı?
-
26 Mayıs 2012
İç savaş istediklerini söylemiştim
-
29 Nisan 2012
Coşku duyulacaaak... Duy!
-
13 Nisan 2012
Osmanlıca dersi de konulsun
-
8 Nisan 2012
Osmanlı'da garaj mes'elesi
-
23 Mart 2012
Hatırlayalım hatırlatalım
-
7 Mart 2012
''Haybeden Şef Gezisi''
-
29 Şubat 2012
Senin de adın Kemal
-
12 Şubat 2012
Lafının ardında dur
-
19 Ocak 2012
Aman oğlum, vururlar ha
-
6 Ocak 2012
Zurnanın zırt dediği yere henüz gelmedik
-
5 Ocak 2012
İlker Paşa bize de ifade versin
-
2 Ocak 2012
CHP'yi destekliyorum
-
19 Aralık 2011
Olmayanı olduramazsınız
Yorumlar
+ Yorum Ekle