Sami Kohen
0 0 0000
Rusya ile ''kazan-kazan''
Olay kimilerine göre “yılsonu sürprizi”, kimilerine göre de Türkiye’nin Rusya’ya bir “Noel hediyesi”...
Türkiye ile Rusya’nın bir süredir sessizce yürüttükleri pazarlıklardan sonra, Güney Akım anlaşmasını imzalamaları, çok kimseyi şaşırttı. İmza törenine Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in gelmesi ve Enerji Bakanı Taner Yıldız ile görüşmesi (Bakan’ın kendi deyişiyle) hoş bir sürpriz oldu.
Rus liderinin jesti, Moskova’nın Güney Akım projesine ve Türkiye’nin buna verdiği desteğe ne kadar büyük değer verdiğini gösteriyor.
Gerçekten bu projenin Rusların istediği gibi gerçekleşmesinde Türkiye’nin, Karadeniz’deki münhasır ekonomik bölgesinde denizin altında bir boru hattının döşenmesine izin vermesi önemli bir rol oynuyor.
Aslında Türkiye 7 ülkenin içinde bulunduğu bu dev projeye dahil değil. Karadeniz’in altından geçecek olan boru hattı Bulgaristan, Sırbistan, Macaristan ve Slovakya’dan Macaristan’a kadar uzanacak. Bir başka kolu da Yunanistan ve Makedonya’dan geçerek İtalya’ya ulaşacak. 2015’te tamamlanacak olan bu 20 milyar dolarlık proje sayesinde, Rusya Avrupalılara yılda 63 milyar metreküp doğalgaz satabilecek.
Karşılıklı yarar
Türk hükümetinin bu projeye dolaylı destek vermesinin birçok nedeni var. Ankara’da yapılan değerlendirmelerde Rusya ile bu alanda işbirliği yapmanın Türkiye’nin çıkarına olacağı sonucu çıkarıldı.
Bu strateji “kazan-kazan” prensibine dayanıyor.
* Türkiye’nin kazancı, Rusya ile enerji alanındaki işbirliği alanının daha da genişletilmesidir. Türkiye bu onaya karşılık Rusya’dan daha çok doğalgazı, daha uygun fiyata alabilecek. Ayrıca Ruslar Türkiye’de depolama tesisleri kuracaklar.
Türkiye bu projeye destek vermekle, enerji ulaşım yolu olarak stratejik önemini bir kez daha ortaya koymuştur.
* Rusya’nın kazancı Türkiye’nin bu izni vermesi ile Güney Akım hattının hayata geçirilmesinin kolaylaşmasıdır. Moskova bu sayede hem rakiplerini saf dışı edip büyük miktarda kendi gazını ihraç edebilecek, hem de Avrupa ülkelerini enerjide kendisine daha da bağımlı hale getirebilecek.
Kaybeden kim?
Bu olayda kaybedenler de var tabii.
Bu projenin hayata geçirilmesi, Ukrayna’nın durumunu zayıflatıyor, hatta Avrupa’ya açılan yol olarak onu devre dışı bırakıyor.
Güney Akım projesi, birçok Avrupa ülkesini Rusya’ya daha bağımlı hale getirecek ki bu da AB’de çok sözü edilen “enerji güvenliği” açısından bir zaaf oluşturacak.
Yetkililer istedikleri kadar Mavi Akım’ın Nabucco’ya bir alternatif veya rakip olmadığını söylesinler, gerçek şu ki Rus projesi, Batı’nın çok önemsediği Nabucco projesine ağır bir darbe vurmakta, hatta bazı uzmanlara göre onu gömmektedir.
Aslında bir süredir Nabucco hattının hayata geçirilmesi için gerekli olan doğalgaz ve de finans kaynağı yeterince bulunamıyordu. Bu bakımdan projenin karşılaştığı zorluklar umutları epey sarsmıştı.
Ruslar ise Batılıların sıkıntılarına karşılık, kendi avantajlarını Güney Akım’ın lehine daha rahat kullanabildiler.
Türkiye’nin bu işte Rusya’yı desteklemesi, aslında Batılıların hiç de hoşuna gitmeyebilir, ama Ankara kendi çıkarlarını ve kazanımını ön planda tutmuştur. Ancak daha uzun vadede bu stratejinin tek kaynağa bağımlılık ve enerji güvenliği açısından ne sonuç verebileceğini de şimdiden düşünmek gerek...
milliyet
Bu yazı 1,358 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ocak 2012
Rusya ile ''kazan-kazan''
-
20 Aralık 2011
Irak’taki boşluğu kim dolduracak?
-
23 Eylül 2011
BM’nin Filistin sınavı
-
18 Ağustos 2010
Tabular yıkılırken...
-
6 Ekim 2009
Yorgo’nun dönüşü
-
6 Mayıs 2009
Şimdiki öncelik Kafkasya
-
7 Nisan 2009
Obama’dan çarpıcı mesajlar
-
24 Şubat 2009
Araplar neden birleşmez?
-
20 Ocak 2009
Obama neyi ne kadar değiştirecek?
-
23 Aralık 2008
Ortadoğu’da domino oyunu
-
19 Aralık 2008
Stratejik önem yetmez!
-
4 Kasım 2008
Sürpriz olur mu?
-
10 Ekim 2008
Kriz neleri ne kadar değiştirir?
-
3 Ekim 2008
ABD’de “part-time” sosyalizm!
-
19 Eylül 2008
Livni ile barış olur mu?
-
16 Ağustos 2008
İran’la ilişkilerde ince ayar
-
1 Ağustos 2008
Türkiye şimdi nasıl görünüyor?
-
10 Temmuz 2008
Neden İstanbul?
-
22 Şubat 2008
Sarkisyan'dan beklenen...
-
20 Şubat 2008
Castro gitti ama Castroizm sürüyor
Yorumlar
+ Yorum Ekle