Bülent Korucu
0 0 0000
Adalet de, şefkat de gecikmesin
Uludere'de 35 sivil vatandaşımızın kendi jetlerimiz tarafından öldürülmesi yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Ve o yeni dönemi el birliği ile inşa edebiliriz.
Böylece bir şerden hayır çıkarabiliriz. Her şeyden önce 'acınız acımızdır' yaklaşımının bir teselli cümlesi olarak kalmaması gerekiyor. Bunun için olay gecikmeden aydınlatılmalı. Körlerin fil tarifi gibi her kafadan ayrı ses çıkıyor. "Kaza mı, komplo mu, kasıt mı?" sorusu şeffaf, hızlı ve tatmin edici biçimde cevaplanmalı. Faili meçhul cinayetlerin, darbelerde şartları olgunlaştırma eylemlerinin üzerine gidebilen yargı mekanizması en büyük şansımız. Kuvvet komutanı ve emniyet müdürü seviyesinde güvenlik bürokratlarını soruşturabilen savcılar, aynı özgüvenle bu işin üzerine de gitmeli. İkinci olarak, ölenleri geri getirmese bile arkada kalanların acısını hafifletecek somut adımlar atılmalı. Maddi-manevi tazminat mekanizması acilen devreye sokulmalı. Bunlar zaten başlamış süreçler, talebimiz, yara derinleşmeden sonuçlandırılması. Geciken adalet gibi geciken şefkat de beklenen neticeleri vermiyor.
Vahim olayla ortaya çıkan iki durumu kayıt altına almakta fayda görüyorum. Birincisi devletin tavrı, daha doğrusu değişimin gözlemlenmesi. Çok değil, 10 yıl önce sokak ortasında infaz yapan ve bunu iftihar vesilesi gören bir 'derin devlet' vardı. Devletin legal unsurları ya sindirilmiş veya suç ortağı haline getirilmişti. 'Devlet bazen rutin dışına çıkabilir' diyeni mi ararsınız; MGK antetli ölüm listeleri dolaştıranları mı? O mütekebbir devletin yerinde bugün mahcup devlet duruyor. 35 insanın kanını yerde bırakmayacağı umudu doğuran, en azından pişkinlik göstermeyen bir siyaset ve bürokrasi var karşımızda.
İkinci önemli tavır ise KCK/PKK örgütünün, daha önce can düşmanı gördüğü koruculara duyduğu muhabbet! Çok değil üç ay önce Ağrı'da bir korucunun evini basarak şehit eden örgüt, bu olayı iyi kullandı. Ölenlerin çoğu, askerle birbirine canını emanet eden ve operasyona çıkan korucuların çocuğu. Zamanlama ve mağdurların kimliği kasıt ihtimalini zayıflatıyor. Operasyonlarda PKK'ya karşı psikolojik üstünlüğün ele alındığı dönemde bunun makul izahı yok. Silvan ve Çukurca saldırıları, devletin dengesini bozmayı ve 90'lı yıllara çekmeyi hedefliyordu. 24 şehit ve 18 yaralının bulunduğu son saldırı, savaşı biraz daha kızıştırmak ve güvenlik güçlerinin tekrar 'rutin dışı'na çıkmasını sağlamak içindi. Çok şükür tuzağa düşülmedi. O psikolojide bunu yapmayan güvenlik güçlerinin ibreyi kendi lehine çevirmişken sivillere kasıtlı saldırdığına inanmak zor. İç ve dış kamuoyunda güç durumda kalmaktan başka ne işe yarayacak?
Kıbrıs Harekâtı sırasında Kocatepe muhribini kendi jetlerimizin vurduğu veya operasyondan dönen birliklerin emniyet tedbiri alan arkadaşları tarafından pusuya düşürüldüğü gibi örnekler biliniyor. Uludere'yi diğerlerinden ayıran, ölü sayısı da değil. Zira ölen ve yakınları açısından baktığınızda tek kişinin acısı da aynı. Korucuların dost ateşinde şehit olan Uzman Çavuş Serkan İpek'in eşi ve çocuklarının yaşadığı travmanın daha hafif olduğu iddia edilebilir mi? Önemli nokta, istihbarat teyidi için gerekli zaman varken sivillerin öldürülmesi. Hata olma ihtimali, kaybedilen canları geri getirmeyecek. Sadece geleceğe dair umutlarımızı korumamıza yardımcı olacak. 90'lı yıllardaki devletin hortlama ihtimali çok korkunç. Tam da bunun için önce komplo ya da kasıt ihtimali soruşturulmalı ve milleti rahatlatacak tedbirler alınmalı.
zaman
Bu yazı 1,455 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
28 Eylül 2012
Emri verenle alan bir olur mu?
-
11 Eylül 2012
Siyasette sonuçsuz arayışlar
-
4 Eylül 2012
PKK'yı kim cesaretlendiriyor?
-
3 Ağustos 2012
Özkök Paşa'nın tarihî tanıklığı
-
31 Temmuz 2012
Kılıçdaroğlu, koltuğunu sağlamlaştırdı
-
27 Temmuz 2012
Anketler ne diyor?
-
6 Temmuz 2012
Ahmet Şık, Ahmet Şık'ı yalanlıyor
-
26 Haziran 2012
Karayılan söyledikleri mi kaçırdıkları mı?
-
15 Haziran 2012
Özal'ın ölümü aydınlanacak mı?
-
22 Mayıs 2012
Anayasanın dili
-
11 Mayıs 2012
Başkanlık Türkiye'de uygulanabilir mi?
-
8 Mayıs 2012
CHP'de yerel seçim mücadelesi
-
4 Mayıs 2012
AİHM, mahkemeyi ibra etti
-
17 Nisan 2012
Balyoz'da acı fren!
-
27 Mart 2012
Balyoz'a ABD'den destek gelmiş!
-
16 Şubat 2012
MİT tartışmasındaki toz bulutu
-
8 Şubat 2012
Dindarların talebi özgürlük
-
3 Şubat 2012
CHP'liler dama oynuyor
-
31 Ocak 2012
CHP'de anomali doğumun yan etkileri
-
20 Ocak 2012
Mahkeme aslında 'örgüt var' diyor
Yorumlar
+ Yorum Ekle