En Sıcak Konular

Ahmet Taşgetiren


Ahmet Taşgetiren
0 0 0000

Gül ve Erdoğan gitmeli



Terör memleketin kimyasını bozdu gerçekten...
Herkes, her şey format karmaşası yaşıyor.
1984'ten bu yana geçen 27 yıl içinde, askerin de formatı bozulmuş, sivilin de, medyanın da, korucunun da, hatta sivil halkın da... Müthiş bir savruluş yaşanıyor. Faili meçhuller oradan çıkıyor, emniyet birimleri içindeki eşkıyalaşma oradan çıkıyor, askerin militerleşmesi oradan çıkıyor...
Devlet devlet olmaktan çıkıyor, terör vasatında, millet millet olmaktan çıkıyor hatta... Akıl gidiyor, basiret gidiyor, öfke geliyor, telaş geliyor ve cinayet geliyor.
Korucu ucubesi bir yandan, itirafçı ucubesi öte yandan, yargısız infaz başka yandan, hizbi kontra, ölüm listeleri, örgüt içi infazlar, güvenlik birimlerinin birbirine karşı infazları, hep bu anafor içinde ülkenin başına gelenleri oluşturuyor.

Kimya bozulması

Alın şu Uludere faciasını...
Nasıl okuyabilirsiniz terörün kimya bozması dışında?
35 can gitti orada... Yukarıdan bombalar yağdı, aşağıda yaşları 12, 15, 20 olan genç insanlar, semerlerine mazot bidonları bağlanmış katırları ile birlikte yok oldular...
Neresinden tutsanız elinizde kalıyor.
Orası bir korucu köyü. Yani köy halkı, devletin yanında, sınır bekleyen, gerekirse teröristle mücadele eden insanlar...
Ama geçim yolları kaçakçılık.
Kaçakçılık yaparken teröristlerin memlekete girip çıktığı yolları kullanıyorlar.
Kaçakçılık sözde yasak ama sınırı bekleyen askerlerin nezaretinde kaçakçılık yapıyorlar.
Çünkü başka gelirleri yok. Çünkü korucular. Çünkü devletin yanındalar.
Sınırı bekleyen askerler, her seferinde sınırdan geçenlerin kaçakçı mı terörist mi olduğunu ayırt etmek zorundalar.
Değilse her seferinde "operasyon kazaları" olma riski var.
Çoban ve kaçakçı zannedip, geçmelerine göz yumarsanız, katırlarla silah ve mühimmat taşınması ve sizin karakolunuzu vurabilme riski bulunuyor.
İşte Dağlıca... Çukurca... İşte Hantepe ya da Gediktepe...
Ağır silahlar katır sırtında taşınmış ve belki de "kaçakçı" ya da "çoban" diye göz yumulmuş... Sonra gelsin sıra sıra şehit cenazeleri... Gelsin Anadolu'nun bağrında yakılan terör yangını...
O zaman, istihbaratı iyi değerlendiremeyip pusu yemekle suçlanıyorsunuz.
Ama tersinden, terörist zannedip bombaladığınızda da, onlarca köylüyü katledebiliyorsunuz.
Bu da, terör örgütüne ve onların ülke içindeki KCK ağına ya da dünyadaki propaganda merkezlerine malzeme vermek anlamına geliyor.
Her şey, anlık istihbaratlara ve onların anlık değerlendirmesine bağlı.
Süratli hareket etseniz yanlış bombardıman yapıyor, yavaş hareket etseniz pusu yiyorsunuz.
Askerin de formatı ve kimyası bozuluyor bu arada, siyasetçinin de...
Ayrıca asker kaçakçıya göz yumsa, kaçakçı ile menfaat işbirliğine girmekle suçlanabiliyor.
Herkes pusuya yatıyor ve birbirinin açığını kolluyor.

Şeytani oyunlar

Bu arada terör örgütünün şeytani oyunları var.
Ah devlet, bir sivil grubu öldürse de, örgüt dünyanın önüne çıkıp, "Görün işte Kürtler'e neler yapılıyor" diye vaveyla koparsa...
Bakın, Uludere olayı üzerine örgütün siyaset ve militan ayaklarının etekleri zil çalıyor.
Meydana çıktılar ve ortalığı ateşe verdiler.
Bir süredir suskundular oysa... Bu tür yanlışlar, kan takviyesi yapıyor terör örgütüne...
Korucu çocuklarının cenazesini PKK bayraklarıyla kaldırmak da cabası...
Bu durumda ne yapmalı?
Terörü kesinlikle bitirmeli çünkü bataklığın gerçek adresi o.
Bölgeyi rahatlatmalı, bölge insanını rahatlatmalı, bunun için de, insan hakları alanında yapılabileceklerin azamisi yapılmalı.
Ve Uludere faciası bütün boyutları ile ortaya çıkarılmalı. Cumhurbaşkanı'nın ve Başbakan'ın bizzat ziyaretleri ile -başka türlü bu travma gitmez çünkü- çocuklarını kaybeden köylülerden özür dilenmeli, tazminat ödenmeli.

bugün



Bu yazı 1,262 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Vesayet tortusunu silmek...
    • 20 Eylül 2012 Ana gündem: Terörü yok etmek
    • 12 Eylül 2012 Gültan Kışanak kaçırılsa...
    • 11 Eylül 2012 AK Parti formatının önemi
    • 9 Eylül 2012 Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz
    • 7 Eylül 2012 ''Akil adam'' enstrümanı
    • 28 Ağustos 2012 MGK ne yapacak?
    • 26 Ağustos 2012 Düşme, düşersen üzerine çullanırlar
    • 19 Ağustos 2012 Bayram nostaljisi
    • 14 Ağustos 2012 Aygün ve bölgenin çıplak gerçeği
    • 12 Ağustos 2012 115 asker ölseydi...
    • 9 Ağustos 2012 ''Güvenlikçi politika''
    • 7 Ağustos 2012 Şemdinlili bir ananın Karayılan'a mektubu
    • 2 Ağustos 2012 ''Daha büyük harita''
    • 27 Temmuz 2012 Ortak mutluluğu planlamak
    • 26 Temmuz 2012 Ortadoğu'da ne oluyor?
    • 24 Temmuz 2012 Bölgesel Kürt yapılanması
    • 19 Temmuz 2012 Erdoğan'ın kurgusu ne?
    • 18 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu için son raunt
    • 27 Haziran 2012 Türkiye sınanıyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,137 µs