En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

‘Protestocu’ yılın değil, yılların adamı



Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın konuştuğu salona kendisini ‘protesto etmek’ üzere gelmiş genci korumaların elinden kurtarması, eleştirilerini dinlemesi önemli bir ilk... Umarım, konuşan ile dinleyen arasındaki ‘diyalog’ hep böyle ‘barışçı’ zeminde geçer...

Çağımız bireysel özgürlükler ve bireysel çıkışlar çağı; teknolojide kaydedilen ilerlemeler ile toplumsal ilişkilerin yeni tarzı da buna imkân sağlıyor. Yenilikler tam oturmadığı için, bu tarz, hukuki çerçevesini henüz bulamadı; bu sebeple sıkıntılara da sebep oluyor. Başkalarıyla ilgili eleştirel düşüncelerinizi Twitter veya Facebook’tan yararlanarak bütün dünyaya duyurmanız da, hakaret ve küfürlerinizi kişiye özel iletmeniz de mümkün...

Kahire’deki ‘Tahrir Meydanı’ bireysel çıkışların yeni teknolojiler kullanılarak toplumsal hareketliliğe kolayca dönüşebildiğini gösterdi; önceleri bir-iki kişinin fikri olan rejimi protesto, kısa zamanda binlerin, biraz daha sonra yüzbinlerin meydanı doldurmasıyla bir ‘devrim’e dönüştü. Eski Yunan’daki ‘doğrudan demokrasi’ ütopyası, Arap Baharı’na evsahipliği yapan ülkelerde bir anda gerçekleşir gibi oldu.

Meydanlar mesaj veriyor, meydanları dolduran kitleler karşısında rejimler sessiz kalamıyor.

TIME dergisi her yılın sonunda bir ‘yılın adamı’ seçer; bu yıl o unvana lâyık onca kişi dururken bir anonim yüz ‘yılın adamı’ olarak ilân edildi: Protestocu... Şimdiye kadar yaşananlar kurumsallığa kavuşursa, ‘protestocu’ tipi 21. yüzyılın demokrasisine ‘katılımcılık’ boyutu katabilir.

Bugünün insanı, hangi ülkede yaşıyor olursa olsun, kendisinin sistem içerisindeki yerinden fazla memnun değil. Dört-beş yılda bir yapılan seçimlerde oy kullanmakla sınırlı bir demokrasi kimseyi kesmiyor. ‘Sivil toplum örgütleri’ altında toplanarak görüşlerini değişik biçimlerde ifade etmek bir süreliğine idare etti; ama bu da yeterli olamadı. Şimdilerde sisteme bireysel katılımın daha etkili olabilecek başka yollarını zorluyor insanlar...

Herkes bu yeni kazanılmış özgürlük alanının nasıl kullanılacağını tam anlayabilmiş değil; bu sebeple şaşkınlıklar ve yanlışlıklar yaşanıyor. Konukların suratına pasta atmak, konuşmacılara yumurta yağdırmak gibi anormallikler bu geçiş döneminin yanlışlıkları; sadece protestonun ne önemi var? Önemli olan eylemini neden yaptığın mesajını verebilmekse daha keskin ve uygar bir yöntem bulmak şart.

O zamana kadar geçiş dönemi yanlışlıklarına muhatap olanlar daha yüce gönüllü davransalar doğru bir iş yapmış olurlar. Bakan Yıldız’ın davranışı bu yolda önemli bir örnek...

Etkisini muhtemelen uzun yıllar boyunca hissettirecek yeni dönem, bireysel taleplerin en kestirme yoldan muhataplarına ulaştırılabildiği, yönetici konumunda bulunanların da taleplere kulak verdiğini ve yerinde gördüğü talepleri yerine getirdiğini en kestirme yoldan belli ettiği bir dönem olacak. ‘Sosyal medya’ denilen iletişim araçları buna imkân sağlıyor işte.

Sosyal medya karşısında siyasiler kendilerini edilgen olmaktan çıkarmaya başladı; sözgelimi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül izleyenleriyle her an iletişim halinde. Aynı durumda olan başka siyasiler de var.

Doğrudan erişim imkânı geleneksel medyayı bu yönden de zora düşürüyor.

star

Bu yazı 1,021 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,507 µs