En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Siyasette dağılma var mı?



Eskiden kaçmaktan kovalamaya vakit kalmazdı. Türkiye değişti. Artık uzun vadeli hesaplar yapabiliyoruz. Başımızı kaldırıp çevremizde olup bitenlere bakabiliyoruz. Daha ötesi, bizim dışımızdaki dünyayı etkileyebiliyor, hatta peşimize takıp sürükleyebiliyoruz.


Son günlerde dile getirilen kaos endişesini, bu tablo ile oluşturduğu kontrastla açıklamak lâzım. MHP Genel Başkanı'nın 'AK Parti'deki çatlak' ikazı, bu çelişkinin yapıcı bir eleştirisi olarak görülmeli. Bahçeli iktidar partisine sorumluluklarını hatırlatıyor. Kaos ve dağılma görüntüsü vermemesini istiyor. Söylediği, bir muhalefet partisi lideri için günlük politikanın üstünde tutarlılık taşıyor. 'Siz işinizi yapın, tek parti iktidarının uyumunu ve sürekliliğini sağlayın, biz de kendi işimizi yapalım' demiş oluyor.

Türkiye büyük bir dönüşüm yaşadı. Başka ülkelerde ayaklanmalarla, devrimlerle elde edilen sonucu, aklı başında adımlarla ve politik akılla sağladık. Gemisini kurtaranın kaptan olduğu, orman kanunlarının işlediği, çetelerin devlete hakim olduğu bir ülkenin yerinde bugün her şeyin düzene girdiği ve daha ötesine ulaşma umutlarının sürdüğü bir ülkede yaşıyoruz. Ergenekon çetesi gibi bir çete, bundan 13 yıl önce yargı mensuplarını toplayıp brifingler ve talimatlar veriyordu. Bugün yargı aynı çetenin mensuplarından hesap soruyor. Dün kanunsuzluk yapanın yerine kârdı. Suç işlemek, soygun yapmak normaldi; sadece yakalanmamak gerekliydi. Cinayet işleyenlerin ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaştıklarını hepimiz biliyorduk. Yeni cinayetlerin işlenebileceğini de.

Hukukun hakim olduğu bir ülkede yaşıyoruz artık. Suçun kovuşturulduğu, suçluların hesap verdiği bir devlet düzenine ulaştık. Aşılması imkânsız gibi görünen engelleri son dört yılda geçtik. Devrim yapmadık. Ayaklanmadık. Elimize silah alıp, bizim hayatımıza kastedenlerin karşısına dikilmedik. Zora, şiddete başvurmadık. Sokaklara dökülmedik. Her şeyi demokrasi içinde ve hukuk usulleriyle başardık. Başarma vaadiyle önümüze düşenlere vekalet verdik. Onlara destek olduk, arkalarında durduk. Tedric kaidesiyle, devrimle değil evrimle hukuksuz bir ülkeye hukuk getirdik. Birçok engelle karşılaştık, büyük badirelerden geçtik; ama sonunda başardık.

Kaos endişesi, denizi geçip çayda boğulma korkusunu yansıtıyor. Şike yasası konusunda oluşan hassasiyet, hukuk karşısında herkesin eşit olması prensibine dayanıyor. Ve geçtiğimiz bu zorlu sürecin sona erdiği ve bir geri dönüş olacağı kaygusu bu endişeyi büyütüyor. Daha ötesi, hedefe varmak için daha çok merhaleler olduğu, bu kaotik görüntünün umutsuzluk oluşturduğu anlaşılıyor.

Kaos gerçekten var mı? AK Parti iktidarını var eden, sürdüren sebepler ortadan kalktı mı? Hedeflerden vazgeçildi mi? Kaide-i tedric prensibi aynı yumuşaklık ve araçlarla geriye doğru mu işliyor? Bu sorularla meşgul olmanın bile haksızlık olduğunu düşünüyorum. Çünkü tarihin çarkları geriye çevrilemez.

Türkiye değişti. Tarihte bireyin rolü hızlandırmak içindir. Biz Türkiye'nin değişen dinamiklerine, güçlerine güvenmeliyiz. Hukuk talep eden bir toplum var oldukça hukuk var olur. Kaos endişesi bile, aslında bu talebi yansıtıyor. Çare ise yeni bir anayasa yapmak.

Dile getirilen kaos görüntüsünü ve beklentisini, toplumun hassasiyeti ve uyanıklığı olarak yorumlamalıyız. Kaosu engelleyecek olan zaten bu hassasiyetin kendisi. Yapacak çok iş var. Yapabilecek olanlar da meydanda. Türkiye yeni bir anayasa yapıyor. Gerçekten kaos olup olmayacağını kestirmek için bu sürece bakmalıyız. Anayasa için umudunuz ne durumda?

Öyleyse mesele yok.

 
zaman


Bu yazı 2,639 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,717 µs