Deniz Ülke Arıboğan
0 0 0000
Bush'tan Obama'ya Ortadoğu
Bugünlerde birçok analist Arap Baharı'nın gerçekleştiği coğrafyanın Büyük Ortadoğu Projesi'nin kapsadığı alanla örtüşüyor olması konusunda yorumlar yapıyor. Bu belki bir tesadüf belki de Bush'un paketiyle başarılı olamamış bir 'zorla dönüştürme' hamlesinin, Obama'nın paketiyle sunulmuş bir 'kendiliğinden dönüşme' projesine geçiş hali.
Hatırlanırsa Irak müdahalesinin ardından başta Suriye olmak üzere bölgedeki diğer diktatörlükler de kendilerini tehdit altında hissetmeye başlamışlardı. Ancak ABD'nin Irak ordusunu ve BAAS rejimini saf dışı bırakmakta gösterdiği mahareti, Irak'ta barışı tesis etmekte gösterememesi bu projeye küresel ölçekte bir tepki gelişmesine sebep oldu. Irak'ta önce ABD güçlerine karşı gerilla savaşı başladı, ardından yüz binlerce sivilin de hayatını kaybedeceği ve günümüze kadar hala tamamıyla sona erdirilemeyen iç çatışmalar çıktı. Gelişmeler ABD'nin sadece kendi ekonomik çıkarlarını gözeterek emperyalist bir mücadeleye giriştiği izlenimini kuvvetlendirdi. Nihayetinde bu projenin arkasındaki neo-con planlamacılar önce II. Bush dönemi sırasında gerilemeye başladılar, ardından Obama iktidarında tamamen güçlerini kaybettiler.
Bu durumda önce Clinton tarafından, ardından da Biden'ın Türkiye ziyareti sırasında ABD yönetiminin Ortadoğu'daki rejim değişikliklerine verdiği net desteğin iyice anlaşılması gerekiyor. Çünkü bir önceki yönetimin dış politika tercihlerini şiddetle eleştiren Obama'nın bugün yürüttüğü strateji de farklı yöntemlerle de olsa Ortadoğu'daki mevcut durumun ABD tarafından değiştirilmek istendiğini gösteriyor. Buradan, ABD'deki temel fikir farklılığının amaçlar açısından değil de izlenecek yöntemler üzerinden çıktığı sonucuna varabiliriz. Biraz detaylandırırsak neo-con stratejistler açısından Ortadoğu'nun yeniden tanzim edilmesi gerekirse güç kullanarak sağlanmalıydı ve ABD kendi başına programını uygulamaktan çekinmemeliydi. ABD'nin kendi gücüne aşırı güveni hem müttefikleriyle arasında çatlaklar oluşmasına yol açtı hem de askeri yöntemleri bu politikanın temel aracı haline getirdi. Şiddetin meşrulaştırılması ve toplumsal desteğin sağlanması için terörle mücadele edildiği üzerine bir algı inşa edildi. Diğer bir farklılık Bush yönetiminin İsrail politikalarını koşulsuz desteklemesi olmuştu ki bu da askeri yöntemlerin temel bir araç kabul edilmesi yaklaşımıyla uyumluydu.
Obama yönetimi ilk andan itibaren önce Irak'tan sonra da Afganistan'dan askeri varlığını çekmeyi hedeflediğini bildirmiş, hatta bunu seçim taahhütleri arasına yerleştirmişti. Askeri yöntemlerin araç olmaktan çıkarılması ABD'nin siyasi hedeflerine ulaşmak için müttefikleriyle sıkı işbirliğine gitmek zorunluluğunu net olarak ortaya koydu. Bu kapsamda Ortadoğu'da ABD'nin mutlaka desteğini sağlamak isteyeceği ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini söylemek zor olmaz.
Son olarak Biden'ın gezisinde bir kez daha ortaya konan bu gerçek, Türkiye'nin yıkıcı askeri gücünden çok yapıcı ve mutabakat sağlayıcı yumuşak gücünün daha fonksiyonel hale geldiğini gösteriyor. Ancak Suriye örneğinde olduğu gibi çatışmaların tırmandığı durumlardan da kaçınmak mümkün olmayabiliyor. Yine de Türkiye'nin sıcak bir askeri çatışmanın içine çekilmesi bölgenin demokratikleşmesini hedefleyen projenin rayından çıkmasına sebep olabilir. Çünkü Türkiye önce etnik ve mezhepsel temelde siyaset yapılmasını reddederek tarafların kemikleşmesine karşı çıktı. Şimdi de siyasal mücadelenin demokratik araçlarla yapılması talebiyle şiddetin bir araç olmaktan çıkarılmasını arzuluyor. Türkiye'nin demokratik hareketlere verdiği destek hem üzerine yapıştırılmaya çalışılan emperyalist bir güç olma yaftasından kurtulmasını sağlayacak hem de Ortadoğu halklarının da gönüllü kabullenecekleri yumuşak güç statüsünü pekiştirecektir. Obama yönetiminin de bölgeye ilişkin talepleri bu süzgeçten geçirilerek değerlendirilirse Türkiye bölgede uzun vadede barışın tesisine bir katkı sağlayabilir.
Akşam
Bu yazı 1,613 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
21 Eylül 2012
Düşünce ve ifade özgürlüğünden nefret söylemine
-
17 Eylül 2012
Ciddi bir temizlik harekatı yapılıyor
-
31 Ağustos 2012
Terörle mücadele meselesi!
-
29 Ağustos 2012
Neymiş bu sıfır sorun?
-
27 Ağustos 2012
Suriyeli mülteciler ve tampon bölge
-
17 Ağustos 2012
Hüseyin Aygün'ün kaçırılması konusu
-
13 Ağustos 2012
Türkiye'de iç siyasetin dönüşümü
-
3 Ağustos 2012
Dünya nereye gidiyor?
-
4 Temmuz 2012
Kürt sorunu mu?
-
8 Haziran 2012
Kılıçdaroğlu-Erdoğan görüşmesi
-
6 Haziran 2012
Suriye'de son tango!
-
2 Mayıs 2012
Yeni Ortadoğu'nun İsrail'i
-
20 Nisan 2012
Dış politikada ilkeler
-
28 Mart 2012
Nükleer Güvenlik Zirvesi ve Suriye
-
23 Mart 2012
Ekonomik kriz milliyetçiliği besleyecek mi?
-
21 Mart 2012
Afganistan ne için?
-
7 Mart 2012
Putin'in üçüncü dönemi
-
22 Şubat 2012
Xi Jinping Türkiye'de!
-
10 Şubat 2012
Devlet devletin kurdu mu?
-
8 Şubat 2012
Suriye sadece iç meselemiz mi?
Yorumlar
+ Yorum Ekle