En Sıcak Konular

Nuh Gönültaş


Nuh Gönültaş
0 0 0000

Gerekenler yapılmazsa kâbus geri dönebilir



Akıl, fikir ve iyi niyet taşıyan hiç kimse inkâr edemez. Türkiye'de demokrasi, insan hakları, fikir hürriyeti ortamı ciddi şekilde gelişiyor.
Farklı dünya görüşlerindeki, farklı yaşama biçimindeki, farklı etnisitedeki insanların bir arada yaşayabilmesi adına gerçekten güzel şeyler oluyor.
Vatandaşların arasına giren, kin ve nifak tohumları eken, insanları ayıran, farklılaştıran noktaları nazara veren ve bu farklılıkları çatışma sebebi olacak şekilde kışkırtan, çatıştıran, insanları birbirine karşı tahrik eden "kara kediler etkisizleştirildikçe" Türkiye daha da güzel olacak.
"Peki bu konuda tekerlek tümseği aştı diyebilir miyiz?"
Ben sanmıyorum!
Çıkın sokağa önünüze gelen ilk kişiye sorun, 'Türkiye yeniden eski haline, eski çatışma ortamına, eski polarizasyon süreçlerine, faili meçhullere, Susurluk süreçlerine, 12 Eylüllere, askeri vesayetin kol gezdiği, generallerin başbakanlara küfrettiği zamanlara geri döner mi" diye...
Hiç kuşkusuz "elbette" diyecektir.
Hatta bu soruyu AK Parti hükümetinin üst düzey yöneticilerine, bakanlarına, mümkün olsa da Başbakan Tayyip Erdoğan'a sorabilsek, ne cevap verirlerdi dersiniz.
Diyebilirler mi ki:
Evet artık geri dönüş mümkün değil...
Bu ülkede artık askeri vesayete itibar edilmez...
Demokrasiden dönüş olmaz...
Laik-antilaik çatışması çıkarmak isteyenler bunu başaramaz.
Aleviler'le Sünniler'i birbirine düşürmek amacını güdenler bunun için gerekli ortamı bulamazlar.
Türk-Kürt iç savaşı çıkarmak isteyenler bir daha bu amaçları için ortam oluşturamazlar.
Bu ülkede artık başörtüsü sorunu diye bir sorun olmaz. Türkiye'deki azınlık vatandaşlarımız öldürülme korkusu olmadan huzur içinde yaşayabilir...
Eğer demokrasi adına kazanımlar kurumsallaştırılmaz, Anayasa yeniden yazılıp özgürleştirilmez, yapılan değişiklikler demokratik yasalarla perçinleştirilmezse Türkiye için kâbusun geri dönme ihtimali her zaman vardır.
Aslında hükümetin bu konularda çok da istekli olmadığı, fakat eğer gerekli çabayı göstermezse ayakta kalamayacağını, hükümet etmesinin mümkün olamayacağını, defalarca ve defalarca devrilmiş olabileceğini anlamış olması ve tabii ki toplumsal baskı karşısında direnmeye gücünün yetmeyeceğini kavramış olması ile yürüyor bu işler.
"AK Parti'nin elinden gelse Ergenekon'dan vazgeçerdi" diyen Fehmi Koru'dur. Koru 2008 Ağustos'unda Habertürk'e verdiği bir röportajda aynan şunları söylüyor:
Soru- Ergenekon (operasyonu) kimin işi, hükümetin mi, hükümete rağmen mi?
"...Siyasi iktidarlar bu işlerden korkarlar ucu nereye gidecek bilinmediği için, kontrol edemeyeceği için. Geçmişte örneklerini çok gördük. Kontrgerillanın varlığını ilk telaffuz etmiş siyasetçi defalarca başbakan olmasına rağmen bunu yapamadı. Refahyol döneminde Susurluk kazası oldu, üzerine gidilmedi, faso fiso dedi. Belki anlamadılar belki üzerine gitmediler... Bugünkü siyasi iktidarın da eğer elinden gelse bu işe elini bulaştırmadan daha en başında vazgeçebileceğini düşünüyorum."
Geçenlerde Mehmet Ali Birand da medyadaki gelişmelerle ilgili olarak çok önemli bir söz etti. Şu tarihi sözleri söyledi:
"Bugün de asker olgusu medyanın kafasından gitmiş değil. Maazallah ortam değişse, medya hemen eskiye döner, ne iyi oldu da geldiler demekten çekinmez. Eğer Erdoğan asker üzerinde bir sivil otorite kuramamış olsaydı bugün de yayınlar farklı olmazdı emin olun."
Demek ki yapılması gerekenlerin yapılması savsaklanırsa kâbusun geri dönme ihtimali her zaman vardır.
Belki de AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar'ın son günlerdeki çabaları bu yüzdendir, kâbusun geri dönmemesi içindir. Çünkü eğer kâbus geri dönerse hayat en başta kendisine dar edilecektir!

bugün

Bu yazı 1,434 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 8 Temmuz 2012 Delikli demir ile mertlik arasındaki ilişki...
    • 5 Temmuz 2012 İki arada bir derede ölüm!
    • 28 Haziran 2012 Dessas-ı ehli dünyanın hafiyeleri veya satılık kalemler...
    • 26 Haziran 2012 Kılavuzu NATO olanın...
    • 17 Haziran 2012 Davet ile davete icabet...
    • 5 Haziran 2012 AK Parti celladına gülümserken...
    • 31 Mayıs 2012 Kürtaj emanete ihanettir!
    • 13 Mayıs 2012 28 Şubat dalgaları ve hükümetin kıyıları...
    • 26 Nisan 2012 CHP'nin tarihi en yumuşak yeri...
    • 24 Nisan 2012 Vatana ihanetin yasal dayanağı olur mu?
    • 19 Nisan 2012 Peki, AK Parti iktidarı bin yıl sürecek mi?
    • 17 Nisan 2012 Çevik Bir nefreti, Tayyip Erdoğan sevgisi...
    • 14 Nisan 2012 Adaletin rövanşı...
    • 8 Nisan 2012 İçimizdeki darbeciler yüzünden...
    • 29 Mart 2012 Gazete kapatmak çağ dışı bir çözümdür...
    • 22 Mart 2012 Talimatla akreditasyon olur fakat demokrasi olmaz...
    • 13 Mart 2012 Liderlik cesareti...
    • 8 Mart 2012 Stratfor ve WikiLeaks gazeteciliği!
    • 1 Mart 2012 Bu ülkede 28 Şubatlar bitmez!
    • 26 Şubat 2012 15 yıl sonra yeniden ''şubat soğuğu!''

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,956 µs