Ardan Zentürk
0 0 0000
Araplar ‘Türk modeli’ne soğuk!..
GAZİANTEP- Abant Toplantıları’nın 25’incisinin Gaziantep’te yapılmasının anlamı büyük, hele konu, “Arap Baharı’ndan Sonra Ortadoğu’nun Geleceği ve Türkiye” olunca. Gaziantep, Kayseri, Adana, Eskişehir gibi bir “Anadolu başarı öyküsü...” Yıllık toplam 5 milyar dolarlık ihracatı var. Bunun yüzde 38’ini Irak’a gerçekleştiriyor! Diğer Ortadoğu ülkelerine de yüzde 11’lik pay düşüyor. Yani, Irak, Suriye veya Ürdün gibi bir ülkede istikrarsızlık doğduğu an, Gaziantepli bunu doğrudan yaşamında hissediyor.
Abant Toplantıları’nı düzenleyenler, mekan kadar katılımcılar konusunda da titiz çalışmışlar. Zirve Üniversitesi’nin (bir başka Anadolu başarı öyküsü, giderek Gaziantep’i Ortadoğu ve Afrika’nın önde gelen eğitim merkezlerinden biri yapacak) ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıda Arap dünyasının önde gelen aydınlarının görüşlerini dinleme fırsatı bulduk. Toplantıya ayrıca İsrail’den akademisyenlerin de çağrılmış olması çok tutarlı bir seçim.
“Arap Demokrasisi...” Nereye...
“Ben Tahrir’den geliyorum” diye söze başlayan Mısırlı akademisyen İbrahim Ganem, toplantının en gerçek karakterlerinden biri kuşkusuz... Felsefi birikimi yüksek, devrimine inanmış bir bilim adamının bütün çizgilerini onda görmek mümkün... Mısır’daki devrimin esas itibariyle anti-İsrail/anti-Amerikan karakter taşıdığını söylemesi önemle not edildi.
Ganem’e göre Mübarek gibi diktatörler, İsrail’in güvenliği için yıllarca o makamlarda tutuldular. Suriye ordusu ise bugüne kadar İsrail’e karşı tek bir mermi sıkmadı ama özgürlük isteyen kendi vatandaşlarını katletmekte büyük başarı (!) gösterdi.
Benzer yaklaşımı yine Kahire Üniversitesi öğretim üyelerinden Pakinam Sharkawy’den görmek ilginç. Sharkawy, Fas’tan Tunus’a, Mısır’dan yarın Suriye’ye uzanacak bir İslami partiler yükselişi sürecini, Arap demokrasisinin ana karakteri olarak değerlendirdi. Ona göre, dünyada demokrasinin tek bir tanımı yok ve Arap demokrasisi de halkın talepleri doğrultusunda dini bir kimlik taşıyacak.
“Demokratik barış” sağlanabilir mi...
Toplantıya katılan Arap dostlarımızın söz aldıklarında benzer yaklaşımları sergilemeleri dikkat çekici... Demokrasi aslında bir barış sistemi...Fakat bölgede yaşanılan “Arap uyanışı”nın bölge açısında barış umutları verdiğini söylemek için çok erken...
1. “Arap Demokrasisi” tarif edildiği gibi gelişirse, hiçbir Arap devletinin İsrail ile uzlaşmacı bir yaklaşıma girmesi mümkün değildir.
2. Gerek devrimlerin doğal anti-emperyalist gelişim çizgisi, gerek İsrail unsuru nedeniyle Arap dünyasının yakın gelecekte genel anlamda “Batı” olarak nitelediğimiz dünya ile siyasi çatışmaya girmesi kaçınılmazdır.
Yani... Tahrir Meydanı’ndaki gençleri alkışlayan Batılı ellerin kısa bir zaman içinde yumruğa dönüşmesi ve bölgenin yeni hesaplaşmalara yönelmesi beklenebilir.
Türkiye’nin durumu...
Toplantının en önemli faydası, Araplar’ın “Türk modeli” denilen kavrama soğuk baktığını ve “kendi modellerini Tahrir Meydanı’ndan yola çıkarak yaratmakta kararlılık gösterdiklerini” sergilemesi oldu.
Artık, “dış müdahale ve formüllerin” hepsine kapalı, kendi rotasında yürümekte kararlı bir Arap dünyası ile karşı karşıyayız. Onlar, “reform programlarının” Batılı başkentlerde yazıldığı, kendilerinin sadece bir oyuncu olarak yer aldıkları bir dünyada yaşamak istemiyorlar ve bunda sonuna kadar haklılar.
Toplantıda söz alan Türk aydınların da çok haklı gerekçeler ileri sürerek Türkiye’nin “model olmak” gibi bir hedef taşımadığını çok iyi anlatmaları Türk-Arap ilişkileri açısından güçlü bir güven ortamı yarattı.
Ekonominin gerçekleri...
Bir “devrim ateşinin” samimi fikirlerini taşıyan Arap dostlara “güçlü uyarı sinyali” Pakistan Uluslar arası İlişkiler Enstitüsü uzmanlarından Dr.Naveed Ahmad’dan geldi: “Burada söylenenleri saygıyla karşılıyorum ama gerçeklerden biraz uzak buluyorum. Ekonomik koşullar nedeniyle Batı’ya hiç istemediği tavizler veren bir ülkenin insanı olarak söylüyorum, yarın, yeni kurulan Arap hükümetlerinin önüne ekonomik zorluklar gelecek. Yatırımlar durmuş, yüksek işsizlik var ve insanlar demokrasi ile seçtikleri bu hükümetlerden acil sonuçlar bekleyecekler. Bu hükümetler Batı ile buluştukları anda ne yapacaklar?”
Bence, Araplar’ın üzerinde düşünmesi gereken bir sorudur bu...
star
Bu yazı 1,263 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
6 Eylül 2012
Bir garip Türkiye portresi
-
27 Ağustos 2012
Ortadoğu’ya hoş bulduk!
-
26 Temmuz 2012
Rusya-Suriye-Almanya Kimyasal silah
-
23 Temmuz 2012
AB’nin ''gerçek'' yolu...
-
7 Haziran 2012
Clinton ile buluşma ve terör
-
30 Nisan 2012
Öldürülecekler listesi...
-
5 Nisan 2012
Sürgündeki milletin acısı
-
29 Mart 2012
Suriye-Lübnan: Her şey yeni başlıyor...
-
26 Mart 2012
İran katliama katıldı!..
-
19 Mart 2012
Türkler Arap öldüremez!..
-
12 Mart 2012
Yarı-başkanlık sistemine doğru...
-
1 Mart 2012
Esas mesaj ‘diaspora’ya
-
30 Ocak 2012
SURİYE: Savaş yeni başlıyor...
-
23 Ocak 2012
Sarkozy’nin işi bitti...
-
5 Ocak 2012
İran’la dans
-
29 Aralık 2011
2012: Savaş yılı
-
8 Aralık 2011
İsrail’in Türkiye’ye ihtiyacı var
-
5 Aralık 2011
Araplar ‘Türk modeli’ne soğuk!..
-
28 Kasım 2011
‘Felaket senaryosunu önlemeye çalışıyoruz...’
-
17 Kasım 2011
SURİYE: Yüksek risk!..
Yorumlar
+ Yorum Ekle