Mümtaz'er Türköne
0 0 0000
CHP'nin bir yönü var mı?
Norveç Dışişleri Bakanı Eide'nin, Avrupa Sosyalistleri Partisi Kongresi'nde Kılıçdaroğlu'na yönelttiği eleştirilerin tam iki asırlık bir geçmişi var.
Şöyle diyor Eide: 'Müslüman kökleriyle uzlaşmış Türkiye, Kemalist Türkiye'nin otoriter yöntemlerle Batılılaşma çabasından daha Avrupalı.' Yaklaşık iki asır önce de Avusturya Şansölyesi Prens Metternich, Tanzimat reformları hakkında Mustafa Reşid Paşa'ya -elbette Kemalizm hariç- benzer sözleri söylemişti. Değişim kaçınılmaz; ama ancak kendi tarihiyle, gelenekleriyle ve değerleri ile barışık, yani ancak kendi köklerine bağlı reformlar başarıya ulaşabilir.
Derin köksüzlük duygusu, geçmişe dair bir sorun değil. Geldiği yeri kavrayamayan, gideceği yönü tayin edemez. CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Eide'ye verdiği cevabın 'Bizim yöneticilerimiz Arap yöneticilere özeniyor' gibi kel alâka bir karşılıktan ibaret kalması bu köksüzlükle alâkalı. CHP kendisine bir gelecek arıyorsa, önce yönünü tayin etmeli.
Fuat Keyman, boşluğu vecize gibi parlak bir cümle ile dolduruyor: 'Türkiye'de aktör, değer, söylem ve siyasî vizyon düzeyinde bir sol ve merkez sol olmadığı için' tüm bu dengesizlikler ve aşırı uçlara savrulmalar yaşanıyor.' CHP, Keyman'ın sıraladığı şekilde 'aktör' olamıyor, 'değer' üretemiyor, 'söylem' geliştiremiyor ve 'siyasî vizyon' oluşturamıyor. Sıralaması kolay, ama yapması zor. Siyasî partiler teorisyenleriyle, kadrolarıyla, yetiştirdikleri politikacılarla ve halkla kurdukları iletişimle bu zorlu işi, uzun emek ve çabalarla yerine getirirler. Hepsini bir arada mükemmel bir sentezle bir araya getirecek sihirli formül de yok. Ama bir yerden, belki de en kritik yerden başlamak gerekiyor. CHP'nin sürekli tökezleyen, hep sil baştan yapan umutsuz arayışlarının arkasında ne var? CHP neden yönünü bulamıyor?
Başbakan'ın özrü, CHP'nin yön kaybının tarihimizden kaynaklandığını gösterdi. Bu amansız zaafın sebebini görmesi için CHP'ye yardım edelim. Evet CHP, tarihin kamburunu sırtında taşımaktan bir türlü belini doğrultamıyor. Bırakın yönünü tayin etmeyi, sağında solunda olup bitenleri bile takip edemiyor. Ancak CHP'nin taşıyamadığı, altında ezildiği tarih CHP'nin tarihi değil; doğrudan bu ülkenin tarihi.
CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce'nin, Atatürk'ten ve İnönü'den özür dileyerek Başbakan'a yaptığı nazire, bu yönsüzlük duygusunun başka bir örneği. Atatürk ve İnönü, mezarlarından kalkıp bu özrü kabul etseler, CHP'ye bir faydası olur mu? Köksüzlüğün getirdiği yönsüzlük duygusu telafi edilir mi? CHP saflıkla, kendisini dünyayı sırtına alıp taşıyan Atlas gibi görüyor. Bu yük tek başına CHP'nin değil, tarihin yükü. Tarih hatasız olmaz. Tarihi kusursuz kılmak için çaba harcarken, bu yükün altında pestili çıkıyor. Başbakan'ın bu yükten kurtulmak için CHP'ye sunduğu tarihî fırsatı CHP kanadında sezenler oldu. Formül basit: Bu tarih CHP'nin değil, devletin, ülkenin tarihi. 'Geçmişte bu hatalara ortak olmuş bir CHP'nin var olduğunu bugünün CHP'sinin kabul etmesi' bu fırsatın büyük bir kazanca dönüştürülmesi olacaktı.
CHP, resmî tarihin ve resmî ideolojinin yükü altında eziliyor. Hepimiz, ilkokulu bitirene kadar bize ezberletilen yalanlara inanır; aklımız erince de aldatılmışlık duygusu ile gerçeklerle barışırız. CHP gerçeklerle barışmak yerine 88 yaşında bir çocuk olmakta ve çocuk kalmakta ısrar ediyor.
Cumhuriyet büyük işler başardı. Hatta zor zamanlarda imkânsızları gerçekleştirdi. Bu arada birçok da hata yaptı. Ama dünün mucizeleri bugünün basit ve sıradan adımlarından ibaret. Türkiye iddialı bir ülke. Korkularını aşmış, kendine güvenen bir devlet iş başında. Önümüzde duran ufuk, Cumhuriyet'i kuranların ve tek parti döneminin muktedirlerinin hayallerinin çok ötesinde. Arap ülkeleri Türkiye'yi model alırken, Türkiye'yi Avrupa'ya, Arap ülkelerine özeniyor diye şikâyet etmek; tarihin çok dışında kalmak, çocuk hafızasıyla muhakeme yürütmek ve çocukça bir kıskançlığı dile getirmek demek. 88 yaşında bir çocuk.
CHP yönünü bulamıyor. Bulması, bunun için de bu ağır tarihin yükünü CHP'nin üzerinden birinin alması, onu bu yükten kurtarması lâzım. Başbakan denedi. Fırsat henüz kaçmış değil.
zaman
Bu yazı 1,268 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Eylül 2012
Bu sefer çözülecek mi?
-
16 Eylül 2012
Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
-
14 Eylül 2012
Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
-
13 Eylül 2012
CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
-
9 Eylül 2012
Merkez Sağ'ın son noktası
-
7 Eylül 2012
Başbakan sertleşmekte haklı mı?
-
28 Ağustos 2012
Hükümet haklı çıktı
-
26 Ağustos 2012
Kawa ve Ergenekon
-
24 Ağustos 2012
Terör sorunu ayrışıyor
-
17 Ağustos 2012
Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
-
16 Ağustos 2012
'Paralel devlet'in iflası
-
12 Ağustos 2012
Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
-
10 Ağustos 2012
Yangını kim söndürecek?
-
5 Ağustos 2012
Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
-
22 Temmuz 2012
Davutoğlu haklı çıkarsa?
-
17 Temmuz 2012
'Hücre yenilenmesi'
-
29 Haziran 2012
ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
-
24 Haziran 2012
Türkiye savaşa girer mi?
-
21 Haziran 2012
Teröre teslim olmak
-
19 Haziran 2012
Çözüme yakın mıyız?
Yorumlar
+ Yorum Ekle