Ardan Zentürk
0 0 0000
SURİYE: Yüksek risk!..
Suriye muhalefetinin “Suriye Ulusal Konseyi” adı altında İstanbul’da birleşmesi, Türkiye’nin de bu Konsey’i muhatap alması, Ankara’nın komşusundaki gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini çok net ortaya koyuyor. Belli ki Türkiye, Beşar Esad liderliğindeki Baas rejiminin sonuna gelindiğini, Suriye’de kurulacak yeni yönetimle de değişim sürecinde yakın temasta olmayı düşünüyor.
Suriye’de Libya tarzı bir gelişme olabilir mi?.. Yoksa, bu ülke tahmin ettiğimizden çok daha uzun ve kanlı bir hesaplaşmanın içine mi çekiliyor? Suriye’de “gerçek anlamda” dengeler neyi işaret ediyor çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor.
1. Suriye, bir Libya değildir. Libya’da ülkenin geleceği, aşiretler arasındaki dengeler üzerinde şekillenmektedir. Suriye’de toplumsal sınıfların tercihleri ve etnik zemin önemli rol oynamaktadır.
2. Beşar Esad’ı 15 Mart 2011 gününden bu yana yalnız bırakmayan, aksine olaylar tırmandıkça rejimin daha sert müdahalesini destekleyen çok önemli bir toplumsal sınıf var: Orta sınıf. Baas rejiminin nimetlerinden yararlanan ve tercihini değişime karşı durmaktan yana kullanan bu sınıf nedeniyle muhalefet Şam’a kadar uzanamadı ve bazı kentlerle sınırlı kaldı.
3. Suriye ekonomisini ayakta tutan orta sınıfın bu tavrı, Baas Partisi-ordu- istihbarat teşkilatı üçgeninde şekillenen rejimin bütün kanatlarının da birbirine kenetlenmesine neden oldu. Kaddafi’nin ordusu yoktu, istihbaratı cılızdı, tek dayanağının Sirte’deki aşireti olduğu hazin sonunda belli oldu. Beşar Esad’ın ordusu ve istihbaratı var, bu durum ülkedeki sivil ölümlerinin de artmasına neden oluyor.
4. Yaşanılan durum; Suriye muhalefetinin “güçlü dış destek almadan” üzerindeki rejim baskısından sıyrılabileceğini göstermiyor.
5. ABD-AB çizgisinde ve NATO şemsiyesi altında, Libya
tarzı bir dış müdahale ise, bu kez hayli zor görünüyor. Rusya ve Çin, Libya’dan sonra Suriye’nin de benzer bir Batı müdahalesi ile yıkılmasının kendi stratejileri açısından vahim sonuç doğuracağına inanmış durumdalar.
6. Rusya, açıkça Beşar Esad’ı destekliyor. Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Burhan Galyun Moskova’daydı ve Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile görüşmesi hüsranla sonlandı. Lavrov, Rusya’nın “silahlı muhalefet unsurlarından” çok rahatsız olduğunu, halkın arasına karışarak güvenlik güçlerine ateş açan bu insanların sokaklardaki ölümlerin artmasına yol açtığını bile savundu.
7. Lavrov’un bağlantılı açıklamasında Fransa ve Amerika’yı isim vererek Suriye konusunda iki yüzlü politika izlemekle suçlaması ve NATO’nun Türkiye ile Irak üzerinden Suriye’deki muhalefet gruplarına silah sağladığını iddia etmesi önemlidir. Karşımızda Libya krizindeki Rusya yok, belli ki...
8. Suriye’nin üyeliğini askıya alan Arap Birliği’nin bu ülkeye karşı çok uluslu, NATO destekli bir askeri müdahalenin yolunu açacak strateji geliştirmesi mümkün olabilir mi? Arap Birliği’nin Suriye rejimine karşı ortak cephe oluşturmakta kararlılık göstermesi belki askeri müdahalenin yolunu açmaz ama, BM Güvenlik Konseyi’nde Rusya ve Çin’in manevra alanını daraltıcı etki yapabilir.
9. Kabul edelim, Libya ve devamında Suriye’deki gelişmelerin kimyasını Mısır bozmuştur. Mısır lideri Mübarek, Tahrir Meydanı’nın baskısına dayanamayarak istifa etti. Ülke yönetimini geçici olarak üstlenen askerler, Mübarek’i tutukladı, mallarına el koydu ve bir dönemin bütün hesabını yalnız şahsından değil, oğulları başta aile ve yakın çevresinden sormaya başladılar. Bu gelişme,Kaddafi ve Esad’da, “geri çekilsek de, demokrasinin yolunu açsak da hesap vermekten kurtulamayacağız” düşüncesi yarattı. Belki, Mısır, Mübarek’in şahsında daha yumuşak bir geçiş yaşasaydı, bu yumuşama, Libya ve Suriye’ye de yansımış olacaktı.
Suriye’de denklem çok bilinmeyenli. Geleceği görmek, güçlü bir cebir bilgisine sahip olmayı gerektirebilir, çünkü, siyasetin çok değişken dengeler üzerinde durduğu bir sorundan söz ediyoruz. Son gelişmeler, Türkiye’nin bu konudaki riskinin yükseldiğini işaret ediyor. Temkinliyim.
star
Bu yazı 1,325 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
6 Eylül 2012
Bir garip Türkiye portresi
-
27 Ağustos 2012
Ortadoğu’ya hoş bulduk!
-
26 Temmuz 2012
Rusya-Suriye-Almanya Kimyasal silah
-
23 Temmuz 2012
AB’nin ''gerçek'' yolu...
-
7 Haziran 2012
Clinton ile buluşma ve terör
-
30 Nisan 2012
Öldürülecekler listesi...
-
5 Nisan 2012
Sürgündeki milletin acısı
-
29 Mart 2012
Suriye-Lübnan: Her şey yeni başlıyor...
-
26 Mart 2012
İran katliama katıldı!..
-
19 Mart 2012
Türkler Arap öldüremez!..
-
12 Mart 2012
Yarı-başkanlık sistemine doğru...
-
1 Mart 2012
Esas mesaj ‘diaspora’ya
-
30 Ocak 2012
SURİYE: Savaş yeni başlıyor...
-
23 Ocak 2012
Sarkozy’nin işi bitti...
-
5 Ocak 2012
İran’la dans
-
29 Aralık 2011
2012: Savaş yılı
-
8 Aralık 2011
İsrail’in Türkiye’ye ihtiyacı var
-
5 Aralık 2011
Araplar ‘Türk modeli’ne soğuk!..
-
28 Kasım 2011
‘Felaket senaryosunu önlemeye çalışıyoruz...’
-
17 Kasım 2011
SURİYE: Yüksek risk!..
Yorumlar
+ Yorum Ekle